Türklerin beş yüz yıllık geleneği
Türkler, sözlü kültürlerinin yanında görsel sanatlarda da özellikle süsleme sanatlarında önemli bir yere sahipti. Bu sanatlardan birisi de kağıdın oyulmasıyla yapılan kât'ı sanatıydı. Türkler İslamiyet'ten önce bulundukları coğrafyalarda birikimlerini oluşturdular. İslamiyet'ten sonrasında da Uzak Doğu etkileriyle İran, Arap ve Bizans kültürünü harmanlayıp Osmanlı ile Avrupa'ya kadar yaydılar. Bu uzun kültürel maceranın içerisinde kendine özgü kât'ı sanatını da unutmadılar.
Giriş Tarihi: 15.11.2018
18:17
Güncelleme Tarihi: 16.11.2018
13:52
ON BEŞİNCİ YÜZYILDAN BU YANA
Aşık Çelebi Meşairü'ş- Şu'arâ adlı eserinde, 16'ncı yüzyılda Osmanlılarda Fatih Sultan Mehmet döneminde Efşancı Mehmet'in döneminin en ünlü oyma sanatçısı olduğunu kaydeder. Ona ait kaatıa levhalar devlet erkânı tarafından ödüllendirilmiştir. Efşancı Mehmet'e atfedilen İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan Nişapuri Albümü içindeki imzasız kaatıa bahçe büyük bir ustalık ve zarafetle işlenmiştir. Yine aynı üslupta hazırlanmış Viyana Milli Kütüphanesi'ndeki Üçüncü Murat Albümü içindeki benzeri bahçeler Osmanlı kağıt oyma sanatının bahçe konulu en güzel örnekleridir.
17'nci yüzyıla ait önemli bir eser ise Mundy Albümü olarak bilinir. Gezgin Peter Mundy'nin İstanbul'da satın aldığı Osmanlı tiplerinin tasvirlerinin yer aldığı eserin sayfa kenarları çok çeşitli kaatıalar ile süslüdür. Eser Londra British Library'dedir.
ON SEKİZİNCİ YÜZYILDA YENİ TARZ ESERLER OLUŞTU
18'inci yüzyıldan itibaren, Lale Devri'nin etkisi altında kitap sanatlarında oluşan yeni bir üslup ile kağıt oyma sanatında yeni tarz eserler ortaya kondu. Üçüncü Ahmet ve Birinci Mahmut dönemlerindeki kağıt oyma yazı sanatının son temsilcilerinden biri de Mehmet Halazade'ydi. Aynı zamanda hattat olan sanatkarın oyma nesta'lik eserlerinden bazıları Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunuyor.
Yeni üsluptaki eserler arasında kaatıa manzara resimlerini sayabiliriz. Daha önceki klasik dönemdeki eserlerden farklı olarak bu çalışmalar mukavva kutu veya ahşap yazı çekmecelerinin iç kapaklarına çalışılmıştır. Bu eserlerin en önemlilerinden biri Cambazzade Osman imzalı mukavva yeşil bir kutu içindeki kaatıa bir manzara resmidir. Çok çeşitli bitkilerin, ağaçların ve hayvanların yer aldığı bu zengin kompozisyonda üç boyutlu bir görünüm hakim.
MEVLEVİ DERGÂHLARI GELİŞMESİNİ SAĞLADI
Kât'ı sanatının gelişmesinde; saraya bağlı çalışan sanatkârlar ve saray dışındaki çarşı ustalarının yan sıra Mevlevi derviş ve dedelerinin de büyük rolü olmuştur. Eskiden Mevlevi dergâhları ilim ve sanat yuvasıydı. Bu dergâhlarda her sanat dalında olduğu gibi kât'ı dalında da önemli sanatkârlar yetişmiştir. 18'inci yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Mevlevi sanatkâr Derviş Hasan Eyyubi'ye ait bir yazı çekmecesinin iç kapağındaki ve dışındaki kât'ı süslemeler döneminin günümüze kadar gelmiş en önemli örneklerindendi. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki eserde bir Boğaziçi manzarası bütün detaylarıyla zarif bir şekilde işlenmiş.
ON DOKUZUNCU YÜZYILDA ÇİÇEK KOMPOZİSYONLARI
Kağıt oyma sanatı 18'inci ve 19'uncu yüzyıllarda ağırlıklı olarak kağıt oyma yazı geleneği ve çiçek kompozisyonları ile devam eder. Bu devrin en önemli eserlerinden biri halen Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan Mehmet Selim Divanı'dır. Kağıt oymacılığında kağıt oyma bahçe ve çiçek uygulamaları, 19'uncu yüzyıl başlarına kadar karakteristik özelliklerini korudu.
Ancak onun ardından gelen gerileme döneminde siyasi ve ekonomik olumsuzluklar sonucu sadece halk sanatı kapsamında eserler verilmiş, önemli sanat eserleri üretilememişti. 19'uncu yüzyılda Osmanlı Musevi sanatkârlarının dini geleneklerine uygun olarak hazırladıkları Ketuba evlilik sözleşmeleri ve diğer süslü levhaları da kât'ı sanatının farklı çalışmaları olarak sanat tarihimizde yer alırlar.
KÂT’I İÇİN GEREKLİ MALZEMELER
Yaklaşık 500 yıllık bir geçmişe sahip olan kât'ı sanatının, en temel malzemesi sabırdır. Eskiden oymacılıkta, 'nevregen' adı verilen ve cilt yapmakta kullanılan bir tür ucu eğri bıçak veya mukraz (makas) kullanılırdı. Günümüzde ise, küçük ucu kıvrık makas, kretuar ve bisturi kullanılmaktadır. Makas ile elde kesim yapılır, ancak kretuar kullanımında bir zemine ihtiyaç vardır. 'Mat' adı verilen kesme tablası, kretuarın rahat kullanımını sağlar ve zemine sürten keskin ucun körelmesini önler. Kesilen kağıt parçaları ile rahatça çalışabilmek ve zarar vermeden küçük hassas parçaları tutabilmek için pul cımbızı kullanılır.