Arama

Cennetin müjdesi kız evlat

İnsanın hayatta sahip olabileceği en kıymetli varlıklardır çocuklar. Hayatımızın süsleridir... Hz. Peygamber iyi muamele etme konusunda kızları öncelerdi hatta bir kimsenin iki veya üç kız çocuğunu yetiştirmesi ve onlara iyi muamele etmesi halinde kendisi ile cennette komşu olacağı müjdesini vermişti.

  • 4
  • 11
İSLAM’DA KIZ ÇOCUKLARI NASIL GÖRÜLÜR?
İSLAM’DA KIZ ÇOCUKLARI NASIL GÖRÜLÜR?

İslamiyet'in zuhuru ile birlikte, kız çocuklarını değersiz, hor ve hakir gören cahiliye anlayışı şiddetle kınanıp onlara şefkat ve merhametle muamele edilmesi telkin ve tavsiye edildi. Hz. Peygamber'in bu konudaki uygulamaları ise söz konusu tavsiye ve telkinlerin nasıl pratize edileceğini ortaya koyan canlı örnekler oldu.

Cahiliye Dönemi'ndeki anlayışın tam aksine İslâm dini kız çocuklarına karşı şefkat ve merhametli olunmasını tavsiye eder. Hz. Peygamber bırakın diri diri gömülmesine, kız çocuklarının en küçük bir haksızlığa uğrayıp aşağılanmasınamüsaade etmedi. Onlara en iyi şekilde muamele edilmesini tavsiye eder.

Kız çocuklarının statüsünü artırmaya yönelik bu nebevi telkinler ve tavsiyeler etkili olmuş, Müslüman toplumlarda kız çocuğu algısı müspet yönde önemli değişiklikler gösterdi. Ancak kız çocuklarına yönelik bu değişim İslam toplumlarında hiçbir zaman sünnette bildirilen düzeye ulaşamadı. Hatta zaman zaman Hz. Peygamber'in bu konudaki öğütleri unutulup kız çocuklarını hakir görme anlayışı devam edildi.

  • 5
  • 11
HZ. PEYGAMBERİ SOYU KIZLARI İLE DEVAM ETTİ
HZ. PEYGAMBERİ SOYU KIZLARI İLE DEVAM ETTİ

Peygamber her fırsatta ashabına kendi kız çocuklarına yahut kimsesiz kız çocuklarına bakmalarını, onları erkek çocuklardan ayırmamalarını tavsiye etmiştir. Bir sahabe kendi kızı veya başka birinin kızına iyilik yapmış ise Allah'ın elçisi o sahabeye iltifatta bulunup onu cennetle müjdeledi. Cahiliye dönemindeki 'soyu erkek evlat sürdürür' anlayışının aksine dört kız babası olan Hz. Peygamber'in soyu kızları ile devam etmiştir.

  • 6
  • 11
HZ. PEYGAMBER'İN KIZ ÇOCUKLARINA VERDİĞİ DEĞER
HZ. PEYGAMBER’İN KIZ ÇOCUKLARINA VERDİĞİ DEĞER

Hz. Peygamber'in kızlarından Hz. Fâtıma babasının odasına girdiğinde Hz. Peygamber'in onu ayakta karşıladığı, selamını alıp onu öptüğü ve yerine oturttuğu, babası da Fâtıma'yı ziyaret ettiğinde Fâtıma'nın aynı davranışı sergilediği nakledilir.

Peygamber kızlarına gösterdiği sevgiyi kız torunlarına da gösterirdi. Hz. Zeynep, Medine'ye taşınınca Ümâme isimli kızı ile birlikte Hz. Peygamber'in evine yerleşti. Hz. Peygamber, kızı ve küçük yaştaki torunu Ümâme'nin Medine'ye göç etmelerine çok sevindi ve onlarla zaman geçirmeye başladı. Torunu Ümâme ile birlikte toplumun içine çıkıp mescide giderek namaz kıldı. Bir rivayete göre Hz. Peygamber, Ümâme kucağında olduğu halde ashabına namaz bile kıldırdı. Secdeye varırken Ümâme'yi yere bıraktığı, kıyama kalkınca onu tekrar kucağına alarak namaza devam ettiği rivayet edilir. Yani Hz. Peygamber namaz gibi önemli bir ibadet esnasında, bir kız çocuğunu kucağında taşıyarak toplumun bu konudaki algısını müspet yönde değiştirmek ister.

  • 7
  • 11
DÜNYADA İSLAM’LA ÇOCUK HAKLARI MÜSTAKİL BİR KONU HALİNE GELDİ
DÜNYADA İSLAM’LA ÇOCUK HAKLARI MÜSTAKİL BİR KONU HALİNE GELDİ

1959 yılında Birleşmiş Milletlerce Çocuk Hakları Beyannamesi yayınlandı. Fakat beyannamenin Batılılar tarafından ortaya konmuş olması sebebiyle, meselenin İslam tarihinde ihmal edildiğine dair zihinde yanlış bir kanaat oluşmamalı.

Çocuk hakları, İslam'da, tarih olarak Kur'an ve hadisle başlar. Hatta insanlığın gündemine "çocuk hakları" mefhumunu müstakil bir konu olarak İslam getirdi. Bizzat Resulullah'ın hadislerinde "çocuğun hakkı" diye başlayan ve bir kısım meseleleri beyan eden açık naslar vardır. Keza, Kur'an-ı Kerim'de de "hak" olarak yorumlanabilecek çocuklarla ilgili birçok ayetler mevcut.

  • 8
  • 11
OSMANLI’DA KIZ ÇOCUKLARI
OSMANLI’DA KIZ ÇOCUKLARI

Osmanlı'da kız çocuklarının eğitimine oldukça önem verirdi. Çocuklar, 5-7 yaş arası merasimle okula alınır, ilk yıllar karma sınıflarda okunur, çocukların gelişimine göre kız-erkek ayrılırdı. Aynı zamanda kızlar aile içi eğitimine tabii tutulur, özel hocalardan ders alırlardı.

Kızlar önce 'sıbyan mektepleri'ne alınır oradan "rüşdiye"ye (ortaöğretim), "inas rüşdiyeleri"ne (kız lisesi), "kız idadîleri"ne, "inas darülfünunu"na, (kız üniversitesi) geçerdi.

Meslekî eğitimde ise "Kız Sanayi Mektepleri", "Ana Mektebi", "Ebe Mektebi", "İnas Sanayi-i Nefise Mektebi" (Kız Sanat Okulu) de vardı. Sultan II. Abdülhamid döneminde hummalı bir biçimde başlayarak gelişen eğitime, savaş dönemlerinde bile ara verilmemişti. İşte bu da Osmanlı'nın kızların eğitimine verdiği önemi gösterir.

Osmanlı'da yetimlerin haklarını koruma konusunda önemli bir titizlik gösterirdi. İmparatorluk onların barınma ve yemek ihtiyaçlarının yanında eğitimleri ile de ilgilenmiş, hatta bu durum devletin en temel meselelerinden biri haline gelmişti.

Yetim ve öksüz çocuklara, sevgi dolu bir ortam hazırlamak, eğitimleriyle ilgilenmek, güzel ahlâk ve davranışlar kazandırmak, toplumun maddî-manevî sorumlulukları arasında görülmüştü. Bu doğrultuda, devlet desteğiyle açılan bir kurum olan dârüleytâmlarda çocukların ve gençlerin emniyet, güvenme, dayanma, korunma, sığınma, kabul görme, sayılma ve sevilme gibi temel duygusal ihtiyaçları büyük oranda karşılanmaya çalışılmıştı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN