Fanus içinde bir cennet: Kekova
Turizmin başkenti Antalya'da, Ortaçağ'dan bugüne kültürel ve tarihi izleri barındıran, Akdeniz'in en temiz denizine sahip Kekova, saf güzelliğiyle ziyaretçilerini hayran bırakıyor.
Giriş Tarihi: 30.07.2018
16:12
Güncelleme Tarihi: 30.07.2018
16:16
Bölge, Likya yazısı ile yazılmış kitabeli mezarlar, kıyıda su içinde Likya tipi lahitler, mendirek ve yapı kalıntıları, ortaçağ kalesinin içinde kayaya oyulmuş tiyatro, kaya mezarları, su sarnıçları, kuzeyde lahitlerden ve az sayıda kaya mezarlarından oluşan nekropol sahası, antik mezarlar ile su içinde kalmış rıhtım, antik kent içinde yüzlerce yıllık Osmanlı camilerinden oluşan zengin bir tarihi mirasa sahip.
İster denizden kıvrılarak mavi dalgaların üstünden, ister dağları aşarak patikaların içinden inilen Üçağız, kıyıya dizilen Kale, Çayağzı ile bugünün, dünün ve önceki günlerin egzotik birlikteliğiyle sarmalanmış Akdeniz mavisine bürünmüş, yarısı su üstünde, yarısı su içinde kalmış kent, ziyaretçilerine hayran bırakıyor.
Batık kenti barındıran bölge, tarihi dokusu ve tertemiz denizi ile de ilgi çekiyor. Denizcilerin sığınak yeri, gemi inşaa ve onarım üssü olarak kullanılan, bugün "batık kent" olarak adlandırılan adanın kuzeybatı kıyılarındaki kalıntılar, M.Ö 5. yüzyıl'dan beri ticari ve askeri merkez olarak kullanılmış olan Kekova'nın en renkli köşesi.
"Yeryüzü cenneti" olarak nitelendirilen Kekova, 2000 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girdi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kekova'nın Ortaçağ'dan bugüne kadar kesintisiz her topluluğa ev sahipliği yaptığını söyledi. Bugün de yerleşim alanlarının bulunduğunu anlatan Çevik, tarihi ve kültürel kalıntıların yanında bölgenin eşsiz bir doğal güzelliğe sahip olduğunu belirtti.