Günübirlik gezilebilecek doğa ile iç içe bahar rotaları
İlkbaharın en çok yakıştığı şehirlerden biri olan İstanbul, güneşin kendini göstermesiyle adeta çiçek açmaya başladı. İçimizde oluşan tatil ve dinlenme duygusunu kısa süreliğine de olsa tatmin edecek, şehir hayatının stres, trafik ve bunalımlarından bizi bir günlüğüne de olsa uzaklaştıracak gezi rotalarını sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 12.04.2018
16:01
Güncelleme Tarihi: 12.04.2018
16:17
"İstanbul'da yeşil alan" denildiğinde, tabi ki her birimizin aklına ilk olarak Belgrad Ormanı geliyor. Birçok yürüyüş parkurunu barındıran Belgrad Ormanı'nda, doğanın uyanışına, ağaçların yeniden yeşillenişine ve baharın en güzel renklerine şahit olabilirsiniz.
Derelerin kenarında kuş cıvıltıları eşliğinde yapacağınız dingin yürüyüşlerin ardından doğa ile birlikte siz de kendinizi yenileyebilirsiniz. Belgrad Ormanı içinde en çok tercih edilen yürüyüş güzergâhlarının başında, II. Mahmut ve Valide Sultan göletlerini de içine alan rota geliyor. Bu güzergâh, çocukların da rahatlıkla yürüyebileceği zorluk derecesinde.
Bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla 1500'ün üzerinde bitki türünün yetiştirildiği Atatürk Arboretumu da görülmeye değer yerlerden biri. Arboretumun içinde, üzerinde kazların, ördeklerin, kuğuların ve hatta su kaplumbağalarının yüzdüğü bir de göl var. Suyun rahatlatıcı güzelliğini, göl kenarındaki banklarda oturarak yaşamanız mümkün.
1800'lerde Polonyalı siyasi sürgünlerin kurduğu Polonezköy, Anadolu Yakası'nda Beykoz'un kalbinde yer alıyor. Baharda renk cümbüşüne dönen Polonezköy'e, sadece kahvaltı etmek için bile gidilebilir. Köy kahvaltısı yaparak başladığınız güne, hamakta dinlendikten sonra at gezintisiyle devam edebilirsiniz.
Farklı kuş türlerine rastlayabileceğiniz yürüyüş parkurunda dolaşabilir; şehrin gürültüsünden uzak bir ortamda, doğayla baş başa kalmanın tadını çıkarabilirsiniz.
Biraz daha kültürel bir gezi olsun istiyorsanız, Zofia Teyze'nin Hatıra Evi'nde eski fotoğraflara dalıp köyün tarihini öğrenebilirsiniz. Hemen önündeki ağaç oyma heykel sergisi ve 1914'te yapılan Czestochowalı Meryem Ana Kilisesi de mini kültür turu için birebir.
Beykoz'un şirin sahil köyü Riva, İstanbul'a yarım saat uzaklıkta. Denizi ve kumsalı epey cazip görünse de, bu mevsimde tercih edilebilecek en güzel yerlerden biri Riva Deresi. Burada balık tutup piknik yapmak veya tekneyle sazlıkların arasında kısa bir gezinti yapmak mümkün.
Bizanslılardan kalan, Osmanlılar döneminde Karadeniz'den gelecek saldırılara karşı iyi bir savunma merkezi olan Riva Kalesi, güneşi batırmak için mükemmel bir nokta.
Yazları oldukça fazla turiste ev sahipliği yapan Riva Plajı da, bahar aylarında yürüyüş yaparak güneşin tadını çıkarabileceğiniz yerlerden bir tanesi.
İstanbulluların Sarıyer'deki komşusu Kilyos, baharda farklı bir atmosfere sahip oluyor. Beldede, Sultan II. Mahmut'un restore ettirdiği Kilyos Kalesi görülmeye değer yerlerden bir tanesi.
Tepeye ulaştığınızda karşınıza çıkan panoramik manzara ise oldukça büyüleyici. Kilyos'ta günümüze ulaşabilen üç su terazisi, iki taş iskele, kayıkhane ve İstanbul'un Fethi anısına 1453'te dikildiği söylenen büyük çınar ağacı da ziyaret edilebilir.
Anadolu Feneri- Anadolu Kavağı
Günübirlik gidilebilecek rotalardan bir tanesi de Anadolu Feneri. Küçük meydanda kısa bir tur attıktan sonra Yoros Kalesi'ne tırmanabilirsiniz. 1190'da Cenevizlilerin yaptırdığı kaleden, etrafınızdaki manzaraya baktığınızda adeta büyüleneceksiniz.
Anadolu Feneri İstanbul'a yarım saat uzaklıkta Karadeniz'in hırçın dalgalarının eskitemediği küçük bir köy. Kıyıya inildiğinde doğa ve manzaranın güzelliği, piknik için oldukça elverişli bir ortam sağlıyor. Anadolu Feneri dalgakıranı içerisinde yer alan balık restoranlarında deniz ürünlerinin lezzetini deneyimleyebilirsiniz.