İstanbul'un fethiyle birlikte halkın su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaya başlanan ve zamanla mimari ve hat sanatının eşsiz eserleri haline gelen tarihi çeşmeler zamana direniyor. Türk ve İslam toplumlarında temizlik ve içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan çeşme ve sebillerin her biri, insanların su ihtiyacını karşılamasının yanında ait olduğu dönemin hat ve mimari sanatını üzerinde taşıyor. Mahalle dokusunun oluşumunda ve gelişiminde de belirleyici unsurlardan görülen ve o dönemlerde hemen hemen her sokakta yapılan çeşme ve sebiller, üzerlerindeki kitabelerle de döneminin izlerini geleceğe taşıyan anıtlar olarak görülüyor. Dünyanın önde gelen kültür ve medeniyet şehirleri arasında yer alan ve sahip olduğu tarihi eserlerle her yıl milyonlarca turisti ağırlayan mega kent İstanbul'da, özellikle Osmanlı tarih ve kültürünü uzun yıllardır üzerinde taşıyan tarihi çeşme ve sebiller bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle eski günlerini arıyor. Ağırlıklı olarak tarihi yarımadanın yanı sıra Beşiktaş, Eyüp ve Beyoğlu'nda bulunan çok sayıda tarihi çeşme, günümüzde ise ilgisizlik ve bakımsızlık yüzünden unutulmaya yüz tutmuş vaziyette. Söz konusu çeşmelerin büyük çoğunluğunda su akmıyor. Tamamına yakınının musluğu sökülen çeşme ve sebillerde birikmiş atık ve çöpler dikkat çekiyor. Ayrıca, her biri birer sanat eseri kabul edilen çeşmelerin üzerindeki kitabelerin kimisi silinmiş, kimisi ise bakımsızlık nedeniyle okunamaz durumda. Bazı çeşmelerin üzerindeki sprey ve boyalarla yazılmış yazılar dikkati çekiyor. Çoğu işlevini yitirmiş halde 'cansuyu' bekleyen çeşmeler, buna rağmen taşıdıkları tarihi değer ve güzellikleriyle İstanbul'un kültür tarihinin önemli örnekleri olarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.