6 Şubat Depremi... İzleri hala kalbimizde...
2023 yılında gerçekleşen 6 Şubat Depremleri, ülkemizin en büyük sınavlarından biriydi. Zihnimize kazınan bu acı tarih, binlerce canı bizden kopardı. Geride kalanlar ise kaybedilen canların acısını yaşarken bir yandan da evsiz, yurtsuz kalmanın gerçeğiyle yüzleştiler. Ülkemizin her noktasından ve dünyanın birçok yerinden gelen yardımlarla 11 ilde yaralar sarılmaya çalışıldı.
Giriş Tarihi: 06.02.2024
16:45
Güncelleme Tarihi: 07.02.2024
08:50
◾ Ben 99 depreminde İstanbul'daydım, o depremi yaşadım. Aşağı yukarı birbirine yakın derecedeydi şiddeti bakımından. Şimdi depremden önce ve sonraki durumuma bakarsak zaten bizim de kendi inancımız gereği dünya ile ilişkilerimizi bir daha gözden geçirdik.
◾ Maddi olarak 30-40 saniye içerisinde olan her şeyin tamamen yok olacağını gördük. Önemli olan burada insanlara, insanlığa nasıl faydalı olabiliriz, bunların kalıcı olduğunu … Yani bir insana dokunmanın çok hem dünyada ve hem ahirette bunun karşılığı olduğunu daha çok hissettik.
◾ Dünyada iki kanatlı olmamız gerekiyor. Hem dünyadaki işlerimizi sağlamamız gerekiyor. Hem de ahirete buradan bir şeyler götürmemiz gerekiyor. İnşallah bizim bu yaptığımız işlerde uhrevi boyutu olan faaliyetler olarak hanemize yazılır. Öyle ümit ediyorum.
Saadet Dilara Karasakız
Aslen Kahramanmaraşlı olan Dilara Karasakız, mimar. Hem yardım gönüllüsü hem de bölgede çocuklarla titizlikle ilgileniyor. Mesleğini deprem bölgeleri için kullanıyor.
◾ Deprem haberini aldığımda Ordu'daydım . Tek başıma kalmış oldum. Haberi alır almaz bütün herkesi arkadaşlarımı, anneannemi, babaannemi, dedemi, halalarımı, amcalarımı aradım. Hepsinin sesine ulaşmaya çalıştık. Tek ulaşamadığımız halam, eniştem ve iki kuzenimdi. Yaklaşık bir hafta sonra gidebildim, şehir kapkaranlık, ölü bir şehir. İnsanlar enkazların etrafında ateş yakmış bir ümit bekliyorlar . Kazı çalışmalarının başında bekleyen aileler çaresiz, herkesin gözünde aynı donukluk...
◾ Hasar tespit çalışmalarına ciddi bir şekilde kanalize olmam gerektiğini fark ettim . Çünkü çok fazla ev vardı ve insanlar bir an önce evlerinin sağlam olup olmadığını öğrenip tekrar yeniden yerleşmek istiyorlar. Anneannemi ve dedemi Balıkesir'e yerleştirdik. Sonra onları yerleştirdiğimiz yerin çok yakında bir ortaokul vardı. Okul bana, ben okula bakıyorum böyle, "Ne yapabilirim, ne yapsam" diye düşünüyorum.
◾ Sonra okuldan geçerken bir gün, markete gidiyordum, anneannemlerden çıktım. Çocuklar vardı, dedim, "ben Maraş'a gideceğim, oradaki arkadaşlarınıza mektup yazmak ister misiniz" ben de götürsem, dedim. "Aaa olur, çok güzel olur" diye nasıl heyecanlandı çocuklar… Hemen beni müdürlerinin yanına götürdüler. Sağ olsun Balıkesir Gönen'deki Ortaokul müdürü ve öğretmenleri bana iki saat içerisinde içerisinde yaklaşık 300 'e yakın mektup toplandı. Çocuklar okulda olmalarına rağmen kimisi en sevdiği futbol kartlarını koymuş, mektupların içerisine kimisi kalemini koymuş, kimi en sevdiği silgisini koymuş. Herkes aslında yüreğinden, kalbinden parça koymuştu.
Türkiye'de gerçekleşen en büyük depremler
Serdar Kesik, İlahiyat 3. sınıf öğrencisi
Serdar Kesik
Marmara İlahiyat 3. sınıf öğrencisi olan Serdar Kesik, dergilerde yazarlık ile ilgileniyor. 10 yıla yakındır da gönüllü olarak faaliyette bulunuyor.
◾ İkinci gün sabah uçağıyla Maraş'a indim. Önceden de çok uçağa binmiştim ama o uçak yolculuğu sanırım benim için unutulmaz olacaktı. Uçağa bindik, uçağın içindeki insanların tamamı bölgeye yardım için giden insanlardı. Kaptan Maraş'a gittiğimizi söyledi ve teşekkür etti, sesi titriyordu. İndikten sonra arama kurtarmacı olarak bölgeye gittim. Ancak geri hizmette çalıştım, lojistikle ilgilenmemiz gerekti. Yani o bölgedeki kriz şartlarından dolayı böyle bir ihtiyaç hasıl oldu. Sonrasında 20 günden fazla da Maraş, Adıyaman, Urfa'da çocuk oyun çadırlarının kurulması ile ilgili faaliyetlere yardımcı oldum.
◾ İnsan olduğumu hatırladığım bir zamandı çünkü İstanbul'da yaşarken hayatlarımız bize farklı kaygılarla yaşamayı mecbur ediyor. Maraş'a gittiğimde insan olmanın kaygısıyla yaşamanın ne demek olduğunu fark ettim . Hem diğer insanlardan gördüğümüz muamele; örneğin ben pek çayla arası olan birisi değilim ve Maraş'tayken bir abla hasarlı olan evinin balkonundan bize çay demleyip getirmişti ve bu çok etkilemişti. Çünkü hakikaten kriz durumun içinde olan bir insanın kendisine yardım için gelen birisine çay getirmesi, yemek getirmesi çok insani bir duygu.
◾ Verdiğim değerin biraz düştüğünü gördüm, eşyaya verdiğim değerin biraz kıymetini düştüğünü gördüm. Bölgeden döndükten sonra böyle arabamıza bir araba çarptı park halindeyken aynası kırıldı böyle kafası falan bayağı bir hasar aldı. O zaman fark ettim yani çünkü depremde böyle yüzlerce arabanın preslenip çöp gibi asıldığını gördük tabiri caizse. O süreçte aslında çok değer verdiğimiz dünyalık bir takım şeylerin o kadar da değerli olmadığını gördüm.
◾ Ben yaklaşık 33 gün bölgede kaldım. Bir sırt çantasıyla yaşadım o sürede, tamamen bir seyyardım. Bazen bir mescitte uyuyordum. Bazen kalabiliyorsam bir yurtta, bazen de bir otelde kalıyordum ama az sayıda şeyin bana yettiğini fark ettim.
Bilimsel veriler içeren ilk deprem tarihi kitabı: İşaretnüma