Arama

6 Şubat Depremi... İzleri hala kalbimizde...

2023 yılında gerçekleşen 6 Şubat Depremleri, ülkemizin en büyük sınavlarından biriydi. Zihnimize kazınan bu acı tarih, binlerce canı bizden kopardı. Geride kalanlar ise kaybedilen canların acısını yaşarken bir yandan da evsiz, yurtsuz kalmanın gerçeğiyle yüzleştiler. Ülkemizin her noktasından ve dünyanın birçok yerinden gelen yardımlarla 11 ilde yaralar sarılmaya çalışıldı.

  • 7
  • 15
Hatice Karasakız, Sosyal Hizmet uzmanı
Hatice Karasakız, Sosyal Hizmet uzmanı

Hatice Karasakız

Kahramanmaraşlı olan Hatice Karasakız, Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktadır.
Deprem bölgelerinde aktif olup yardım gönüllüsü olarak hizmet vermektedir.

Depremi telefon ile duyduk, 15 dakika sonra... Fakat "Asrın Faciası" büyüklüğünde bir deprem olasılığını hiç aklımızdan geçirmiyorduk. Ben o süreçte çok ciddi bir enflüanza geçiriyordum. Serumla beraber hiçbir şey yapamadan evde kilitli kalmanın acısıyla kıvrandım. Maraş'a yaklaşık bir buçuk hafta sonra gittik. Gittiğimde uzun bir süre kaldım. Orada günlük hayatımızda bir tırnak çakısının, iğnenin, sabunun, tarağın önemi yokmuş gibi düşünürken, o mahrumiyet içerisinde onların ne kadar kıymetli olduğunu hissediyorsunuz. Depremzede bir beyefendi, tıraş bıçağı görünce dedi ki "bunu bile mi düşündünüz?" Adamcağızın o gözündeki mahcubiyeti hiç unutamıyorum, bende iz bıraktı.

Orada yaklaşık bir 15-20 gün kadar kaldık. Bu süreçte insanların gözündeki o büyük afeti ve okudum. Ben çok büyük bir hayvanseverim evde de kedilerim var, kedilerin bile gözleri normal bakmıyordu. İnsanlar normal bakmıyordu. Ben Maraşlıyım. Eşimin ailesi, benim ailem. Çok iyi tanırım. İnsanların yüzüne baktığımda yüz mimikleri ve gözlerindeki taşıdıkları anlam depremden öncekiyle aynı değildi.

"Hiç ulaşamayanlar var orada, onlara verin" diyen gencin bütün evi yıkılmış, çalıştığı iş yeri yıkılmış, ailesinden birçok kayıp oldu. Bu genç bir hafta sonrasını geçindirecek ya da birkaç gün sonrasını geçindirecek herhangi bir garantisi yok. Bu çocuk, bu tok gözlülüğü ile diyor ki "siz hiç ulaşmayanlara götürün, köydekilere götürün, biz Elhamdülillah var" diyor.

Asrın en büyük felaketi: Kahramanmaraş depremi

İstanbul'dan yola çıkmadan önce elimde ufak bir yaralanma oldu, küçük bir kaza geçirdim. Yardıma giderken hiç önemsemedim. Daha sonra elim enfeksiyon kaptı, inanılmaz derecede şişti. Elimi kullanamıyorum ve koluma doğru şişmeye başladı. Eşime dedim, her zaman gittiğimiz bir hastane vardı "hastaneye gidelim, hemen enfeksiyona pansuman yaptıralım, hemen işimize bakalım" işe odaklıyız, insanlara yardım ulaştırmaya odaklıyız. Orada gittik hâlbuki biliyoruz, deprem için oradayız. İnsan psikolojisinin değişkenliğini anlatmaya çalışıyorum. O her zaman gittiğimiz ve kendimizi güvende hissettiğimiz hastane yok, bomboş. Zaten biz geçtik, biliyoruz. Daha sonra dedim ki hemen eczaneye gidelim. Eczaneden kendim yapayım. Az ileride eczane yok. Yokluğun içerisindeki o depremi görmek, diyorsunuz ki evet yok. "Asrın Felaketi"ni ne demek olduğunu orada bildiğimiz halde yaşamak, ayne'l yakin yaşamak böyle bir şey…

◾ Orada biz yardıma gittiğimizde genç hanımlardan bir tanesi dedi ki "eline ne oldu senin" dedim ki "sorun değil", "gel" dedi "ben seni pansuman edeyim." Maraşlı bir aile çadıra alınmış, evi tamamen yıkılmış, hiçbir şeyleri kalmamış. O süreçte elinde ecza, tedavi namına ne varsa bir elimi sıcak suyla, pamukla pansuman etti, merhem sürdü ve elimi bağladı. Dedi ki, "bu elini çok kullanma." Ama ben böyle tedavi sırasında ne varsa bir elimi sıcak suyla pamukla pansuman etti merhem sürdü ve elimi bağladı dedi ki "bu elini çok kullanma" ama ben böyle hiç elimin acısında değilim. Benim elimi pansuman eden o depremzedeye bakıyorum. O kadar büyük bir sevgiyle sanki onu genç bir hanım, hiç tanımadığım, hayatımda ilk defa gördüğüm bir hanım değil annem sarıyordu orayı. Dedim ki bu hanıma ya dedim "Biz size yardıma geldiğimizi zannediyorduk, biz yardım görmeye gelmişiz. Allah sizden razı olsun" bu beni çok etkilemişti. İşte başka bir ülkeden Kırgızların, Maraş için koşa koşa buraya gelmeleri etkilemişti.

  • 9
  • 15
Mahmut Karasakız, Yardım Gönüllüsü
Mahmut Karasakız, Yardım Gönüllüsü

Mahmut Karasakız

1970'li olan Mahmut Karasakız, Kahramanmaraş doğumlu.Asıl mesleği Turizm Otelcilik olan Karasakız,
emekli olduktan sonra da yaygın olarak gönüllü yardım çalışmalarına devam ediyor.

◾ 1970 Kahramanmaraş doğumluyum. Mesleğim Turizm Otelcilik. Uzun yıllar bu sektörde Kahramanmaraş'ta çalıştım. Bana gece yarısı telefon geldi, Elâzığ'dan bir arkadaşım aradı. "Abi geçmiş olsun" dedi, "hayırdır" dedim. "Abi deprem oldu ya sizin orada" dedi, dedim ben İstanbul'dayım. Arkadaşlarımı aradım hemen, yaklaşık yarım saat içerisinde yola çıktık. Öyle bir ortam vardı ki korku filmleri gibi... Çernobil'e atom bombası atılmış, ortalık kasvetli, ateşler yakılmış, insanlar soğuktan üşümemek için onların dumanları… Tarif edilemez bir atmosfer vardı. İnsanlar yerde parkelerin üzerinde, sandalyelerin üzerinde daha sonra battaniyeler yavaş yavaş gelmeye başlayınca önce battaniyelerin üzerinde...

◾ Bir yardım arabası gelmişse, ondan bir şey yenecekse, götürebilecekleri bir şey varsa hemen ucundan tutup bize yardım ediyorlar. Tabii bizim de yakınlarımız vardı, hepsiyle irtibata geçtik önce. Sadece en küçük kız kardeşimle irtibata geçemedik. Çünkü onların oturdukları apartman yıkılmış. İnsanlar kendi imkanlarıyla yakınlarını çıkardılar. Biz çok kıymetli dostlarımızı, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, tanıdıklarımızı kaybettik.

Deprem bölgesinde zarar gören tarihi yapılar

  • 10
  • 15

Ben 99 depreminde İstanbul'daydım, o depremi yaşadım. Aşağı yukarı birbirine yakın derecedeydi şiddeti bakımından. Şimdi depremden önce ve sonraki durumuma bakarsak zaten bizim de kendi inancımız gereği dünya ile ilişkilerimizi bir daha gözden geçirdik.

◾ Maddi olarak 30-40 saniye içerisinde olan her şeyin tamamen yok olacağını gördük. Önemli olan burada insanlara, insanlığa nasıl faydalı olabiliriz, bunların kalıcı olduğunu… Yani bir insana dokunmanın çok hem dünyada ve hem ahirette bunun karşılığı olduğunu daha çok hissettik.

Dünyada iki kanatlı olmamız gerekiyor. Hem dünyadaki işlerimizi sağlamamız gerekiyor. Hem de ahirete buradan bir şeyler götürmemiz gerekiyor. İnşallah bizim bu yaptığımız işlerde uhrevi boyutu olan faaliyetler olarak hanemize yazılır. Öyle ümit ediyorum.

  • 11
  • 15
Dilara Karasakız, Mimar
Dilara Karasakız, Mimar

Saadet Dilara Karasakız

Aslen Kahramanmaraşlı olan Dilara Karasakız, mimar. Hem yardım gönüllüsü hem de bölgede
çocuklarla titizlikle ilgileniyor. Mesleğini deprem bölgeleri için kullanıyor.

Deprem haberini aldığımda Ordu'daydım. Tek başıma kalmış oldum. Haberi alır almaz bütün herkesi arkadaşlarımı, anneannemi, babaannemi, dedemi, halalarımı, amcalarımı aradım. Hepsinin sesine ulaşmaya çalıştık. Tek ulaşamadığımız halam, eniştem ve iki kuzenimdi. Yaklaşık bir hafta sonra gidebildim, şehir kapkaranlık, ölü bir şehir. İnsanlar enkazların etrafında ateş yakmış bir ümit bekliyorlar. Kazı çalışmalarının başında bekleyen aileler çaresiz, herkesin gözünde aynı donukluk...

Hasar tespit çalışmalarına ciddi bir şekilde kanalize olmam gerektiğini fark ettim. Çünkü çok fazla ev vardı ve insanlar bir an önce evlerinin sağlam olup olmadığını öğrenip tekrar yeniden yerleşmek istiyorlar. Anneannemi ve dedemi Balıkesir'e yerleştirdik. Sonra onları yerleştirdiğimiz yerin çok yakında bir ortaokul vardı. Okul bana, ben okula bakıyorum böyle, "Ne yapabilirim, ne yapsam" diye düşünüyorum.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN