Ayçin Kantoğlu: Gazze’deki çocuklar uyuyan kalpleri uyandırıyor
Biliyorsunuz iki aydır büyük bir acı içerisinde yaşıyoruz. Yaptığımız hiçbir şey içimize sinmiyor. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz; dua ediyoruz, ağlıyoruz, konuşuyoruz, boykot ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde çok güzel bir ses duyduk. "Gazze'den başka herkesin, her yerin işgal altında" olduğunu söylüyordu bize. O sesin sahibi Ayçin Kantoğlu ile Gazze'ye, insanlığa, vicdana dair güzel bir sohbet ettik.
Giriş Tarihi: 10.12.2023
10:44
Güncelleme Tarihi: 12.12.2023
11:09
Kaynaklar konusu üzerinde biraz durmak istiyoruz. Konuşmanızda tanımlama ve anlamlandırma yetimizi kaybettiğimizden bahsediyorsunuz. Bu sebepten dolayı bize olmayan, dar gelen kavramlar etrafında dönüp duruyoruz aslında. Bu gerçekliği yenmek için ne yapabilir, hangi metinleri okuyabiliriz?
Çok teşekkür ederim bu soru için. Bu önemli bir soru. O konuşmada sizi çok etkileyen, 22 dakikada hiçbir kısmını fazla bulmadığı, genelinin, dinleyenlerin diyelim. O konuşma tabiatıyla havada duran bir konuşma değil. Dayandığı birtakım metinler, birtakım isimler var. Bunların işaret edilmesi hatta belki yapılması gereken o metinlerin birebir tekrar edilmesiydi. Metinlerin ve makalelerin ama öyle bir vakte hiçbirimiz sahip değiliz. Onların üzerine konuşmak o metnin kıymetinden azaltan bir husus. Ne olursa olsun o konuşmayla oradaki bağlamın ifadeyi örtmek ihtimali var.
Tavsiyem, beslendiğim bu kaynakları da dinleyiciye iletmek ve onları kendi fikirlerini oluşturmak üzere birebir bu metinlerle ve isimlerle baş başa bırakmaktı. En önemlilerinden biri elbette Yalçın Koç hocamızdı ve "Anadolu Mayası" adlı eseriydi. Yine Ahmet Turan Esin saydığım isimlerden birisiydi. Onun çeşitli makaleleri bu noktada temel alınmalı. Ayrıca dediğim gibi etkin kullanıyorum bir iki senelik kullanıcı olmama rağmen X platformunda. Haftalık, aylık "Odalar " açıyoruz. Oralarda seçkin konuklarımız oluyor. Bilhassa Mehmet Rahmi Aktaş hocamızla çok okumalar yapıyoruz. Yalçın Koç hocamız üzerine çok sunumlar gerçekleştirdi. Fevkalade beslenebiliyoruz eğer buralara alaka gösterirseniz, bu isimlere alaka gösterirseniz, bu konuşmanın da kodlarını içindeki lisanı, birtakım işaretleri çok daha çabuk ve layıkı veçhi ile kaynağından beslenerek beni de töhmet altında bırakmadan çözme imkanı olacaktır. Bir saymadığım isim var. Sonra bunu fark ettim. Onu da burada dile getireyim. İhsan Fazlıoğlu hocamızın insan ve nesne ilişkisi üzerine bir videosu halihazırda sanıyorum internette bulmak mümkündür. O da o konuşmada telaffuz edilmiş, dile gelmiş anlatılardan biridir. Bu isimleri fark etmek elbette birçoğunun farkındayız ama onları takip etmek başka bir şey. Onların peşine düşmek, metinlerini anlamak, dertlerini dertlenmek ve bize gösterdikleri yolu görmek gibi kendimize koyabileceğimiz hedefler olmalı. Bu bakımdan kaynaklar evet çok önemli çok teşekkür ederim bu güzel soru için.
Ayçin Kantoğlu: Mazlumun yanında olmak hasreti bu ulusa ait bir durumdur
Son olarak tabii ki zulme uğrayanların sesi olarak Türkiye'den biraz bahsetmek istiyoruz. Ülke olarak koyduğumuz bu tavır, öncü olduğumuz bu cesaret konusunda neler söylemek istersiniz?
Kötünün iyisi mi diyeyim artık, ne diyeyim bilmiyorum. İyi olduğumuz taraflar var ama çok eksik olduğumuz taraflar da var. Dolayısıyla kendimizi böyle bir sınıflandırmaya tabi tutarken bazı şeyleri örttüğümüzü de çoğu zaman düşünürüm. Mazlumun yanında olmak hasreti bu ulusa ait bir durumdur. Yani denebilir ki bu millet dünyada yardımlaşmanın her dem, hangi ahval ve şerait içinde olursa olsun örneklerini vermiştir. Mazluma yardım etmek için kendisinin abad olmuş olmasını beklemez . Dolayısıyla bu bize ait bir özellik olmak bakımından yine burada ben ışıyacağını, ortaya çıkacağını kimliğin kimliğe dair bir unsur olması bakımından da bizim bizi yakalayacağını düşünüyorum. Ama bir başka açıdan da değerlendirdiğimde dünyada yükselen o sesin gerisinde kaldığımızı hissediyorum. Bundan fazlasını yapabiliriz. Kısa sürede toparlanabiliriz ve Gazze'nin yanında eksiksiz bir şekle dönüştürebiliriz. Taleplerimizi yineleyebiliriz. Bizim Türkiye'den ve dünyadan talebimiz: İsrail'in cezalandırılması, yalnız bırakılması, sorumluların yargılanması dır. Her türlü ticari, askeri ilişkinin askıya alınmasını istiyoruz. Bunu bütün devletlerden ve kendi devletimizden bir vatandaş olarak talep ediyorum. Şunu da son olarak söyleyeyim; bu zor zamanlarda da devletimizin, milletimizin ve kahraman ordumuzun yanında duracağımızı yüksek sesle ifade etmenin vaktidir. Çünkü burada tehdit bizedir. Bunu da görüyoruz. Bunu da bilelim.
Ayçin Kantoğlu: Dünya Şehit Çocuklar Günü
Bizi ağırladığınız için çok teşekkür ederiz. İlminizden mahrum bırakmadığınız için. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa...
Sizleri gördüm, şad oldum. Çok teşekkür ederim. İyi ki geldiniz. Son olarak şunu eklemek isterim: 23 Aralık tarihini, Rim evladımızın aziz hatırasını yaşatmak ve onunla beraber artık onda cisimleşen İsrail'in katlettiği şehitlerimizi de sonsuza kadar anmak için "Dünya Şehit Çocuklar Günü" olarak ilan edilmesini istiyoruz. Hem Türkiye'de hem dünyada. Bununla ilgili bir sosyal mecrada etiket çalışmamız 23 Aralık tarihine kadar devam edecek. Bu konuda herkesten destek beklediğimi bir kez daha ifade ediyorum. Çok teşekkür ederim.
Fikriyat Sohbetleri'nin bir başka bölümünde görüşmek üzere.
Editör:
Bekir Salih Yaman Betül Sav Burcu Sandıkçı Büşra Gedik Halil İbrahim Kutlu Özge Özkul
Kamera:
Eyüp Kaymak Serkan Hervenik
Kurgu:
Ayşenur Akyol Günışığı Gülhan Salma