Elazığ ve Malatya’da yaşanan büyük depremler
Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem, dikkatleri bölgeye çekti. Elazığ ve Malatya bölgesi 1513'ten itibaren en büyüğü 7.4 olarak tahmin edilen çok sayıda yıkıcı depremle sallandı. Malatya'da 1893'te meydana gelen depremin artçıları tam bir yıl sürmüştü.
Giriş Tarihi: 26.01.2020
11:04
Güncelleme Tarihi: 26.01.2020
11:10
Malatya ve civarı 2 Mart 1893 sabahı büyük bir depremle uyandı. Ambraseys, depremin büyüklüğünü 7.1, şiddetini ise 10 olarak tahmin etmekte. Bu deprem üzerine Selahattin Satılmış ve Naim Ürkmez'in araştırmaları vardır. Deprem, Malatya, Besni, Adıyaman, Akçadağ, Kâhta ve Hekimhan'ın da içinde yer aldığı bölgede büyük hasara sebep oldu. Depremden 10 bin civarında bina etkilendi. 885 kişi hayatını kaybetti. 10 binden fazla büyük ve küçükbaş hayvan telef olmuştu. Depremin kışa gelmesi bölgede insanların zor şartlarda hayatlarını devam ettirmesine sebep oldu. Aynı yıl çıkan kolera salgını bölgede yaşayanların hayatını iyice zorlaştırdı. Depremin artçıları bir yıl kadar sürdü. Osmanlı yönetimi depremden sonra aldığı tedbirlerle komisyonlar kurarak depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılayıp, depremin yaralarını sarmaya çalıştı. 4 Aralık 1905'te Malatya ve civarında bir deprem oldu. Deprem, Pütürge ile Çelikhan arasında hasara sebep oldu. Rumkale ve Malatya civarında da depremin yıkıcılığı hissedildi. Ambraseys, depremin büyüklüğünü 6.8, şiddetini ise 9 olarak tahmin etmektedir.
TÜRKİYE'NİN VE ORTADOĞU'NUN TARİHİ DEPREMLERİNİ AYDINLATTI
Türkiye bir deprem ülkesi sözünü sık sık duyarız. Jeologlar sık sık ellerindeki tarihi verilerden bahsederler. Ancak bir deprem ülkesi olan Türkiye'de deprem analizleri için en önemli unsur olan elimizdeki veriler tam olarak yeterli değildir. Ülkemizin deprem riski açısından birinci derece deprem kuşağında yer almasına rağmen, tarih boyunca geçirdiği depremler teferruatlı olarak bilinmemektedir.
Modern metotlarla depremlerin ölçümleri yaklaşık bir asırdır yapılmaktadır. Ancak İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin değişik yerlerinde meydana gelen büyük depremler daha önceki tarihlerde olduğu için bu depremlerin aletsel ölçümler bilinmediği gibi depremlerin yansıması olan tahribat, can kaybı, ekonomik boyutu, toplum yaşantısına tesirleri, deprem sonrasındaki imar faaliyetleri ve insan ilişkilerine tesiri gibi konular hakkında da fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu yüzden ülkemizde tarih boyunca meydana gelen depremler hakkındaki yorumlar eksik kalmaktadır. Ülkemizin herhangi bir yerinde meydana gelecek bir depremin hangi bölgelerde ne ölçüde yıkıma yol açacağı, ne kadarlık bir zaman periyodunda gerçekleşeceği gibi konuların aydınlığa kavuşabilmesi için tarihî kaynaklarda o bölgeleri etkileyen depremler ile ilgili verilerin gün ışığına çıkarılarak deprem üzerinde araştırma yapan uzmanların, yerel yöneticilerin, şehir plânlayıcılarının, mimarların, tarihçiler ve diğer ilgililerin kullanımına sunulması gerekir.
Türkiye'nin deprem tarihine en önemli katkıyı aslen Kahire Rumlarından olan ve uzun süre İngiltere'de çalışan Nicholas Neocles Ambraseys (1929-2012) yapmıştır. Bir deprem mühendisi olan Ambraseys özellikle tarihi depremlerle ilgili çok önemli veriler toplayıp, analiz etmiştir.
Nicholas Neocles Ambraseys ile bir Osmanlı tarihçisi olan Caroline Finkel'in büyük bir araştırma sonucunda 1995'te yayınladıkları "The Seismicity of Turkey and Adjacent Areas: A Historical Review, 1500- 1800" isimli kitap bu alandaki en önemli eserdir. Çok önemli bu araştırmanın farkına varılması ise 1999 depremiyle oldu. Ambraseys ve Finkel'in bu eseri TÜBİTAK tarafından Umur Koçak'a çevirtilerek 2006'da "Türkiye'de ve Komşu Bölgelerde Sismik Etkinlikler: Bir Tarihsel İnceleme 1500-1800" ismiyle yayınlandı.
Bu araştırma 1500 ile 1800 arasında Türkiye ve çevresindeki depremleri tarihi sırasıyla tespit edilebilen kaynakları analiz ederek ortaya koydu. İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin 300 yıllık deprem geçmişini derli toplu ortaya koydu. Çok çok önemli bir araştırmadır. Ambraseys, ayrıca birçok makalesinde Türkiye'deki depremleri incelemiş, kitapta ele alamadıkları 19. yüzyıl depremleriyle de ilgili araştırmalar yapmıştır. 1989'da Geophysical Journal da yayınladığı "Temporary seismic quiescence: SE Turkey" isimli makalesinde Türkiye'nin güney ve doğusundaki durgunluğa dikkat çekip, bölgedeki tarihi depremleri incelemiştir.