Arama

Tesettür kişisel bir tercih midir?

Dijital dünyanın hayatımızın her alanını işgal etmesiyle birlikte manevi haller de yavaş yavaş tehlikeye girmeye başladı. Bunun en bariz örneğini, örtüsünü terk eden influencerlar yoluyla görebiliyoruz. Bu elbette kişinin kendisini ilgilendiren bir durum. Bizim burada ele almamız gereken nokta ise kitleleri her anlamda yönlendirebilecek konumda olan kişilerin, tesettürden çıkmayı reklam ederek duyurmaları... Tabi burada meselenin özüne inmek ve öncelikle neyi kaybettiğimizi neyi eksik yaptığımızı ve tehlikenin farkında olarak elimizi taşın altına koymanın gerekli olduğunu hatırlamamız ve hatırlatmamız gerekiyor.

  • 5
  • 7
Kendini iyi hissetmek bu kadar önemli mi?
Kendini iyi hissetmek bu kadar önemli mi?

Fatma Bayram:

Ben epey bir psikologla ilmi anlamda konuşmalar yaptım, terapi anlamında görüşmeler yaptım. Mesela şunu diyorlar, bu beni çok hayrete sevk ediyor. Bir mesele anlatıyorsunuz, diyor ki; "Sen kendini nasıl hissediyorsun? Sen nasıl mutlu olacaksın? Ben de diyorum ki; benim nasıl mutlu olacağım önemli değil, doğrusu ne? Yani doğru olan ne? Eğer bir doğru var ve o doğruya benim isteklerim uymayacaksa, ben ona uymaya doğruya uymaya hazırım. Mutlu olmayabilirim ama doğru olanı yapmak istiyorum. Çocuğumla, ailemle, işimle, anne-babamla, akrabalarımla, dinimle ilgili…

Mesela siz Kur'an'da, sünnette şöyle bir ifadeye rastladınız mı; "Namazı kılın acayip mutlu olacaksınız, çok iyi hissedeceksiniz kendinizi. Tesettürlü kadınlar kendini çok iyi hissedecek, başını örttüğünde…" Öyle bir şey yok, ama yanlış anlaşılmak da istemem çünkü bütün bir çağa "karşı" duruyormuşum gibi geliyor bunu söylediğimde. Bu çok cesaret isteyen bir şey. Kendini iyi hissetmek bu kadar önemli mi gerçekten? Hakikatten vazgeçmeye değer mi? Kendimi iyi hissetmemem bazı konularda normal değil mi? Çünkü benim nefsim, dürtülerim, hayvani tarafım var. Ben kendi iç dünyama, en diplere baktığımda, şiddetle ilgili şeyler geçiyor içimden… Birine şunu yapsam, şöyle çaksam bir tane diye geçiyor içimden. Ne olacak şimdi? İyi hissetmek için bunları yapmalı mıyım? Ağzımdan kötü sözler çıkmak istiyor bazen, söylemeli miyim, kendimi iyi hissetmek için? Hayattaki en üst nihai hedefim kendimi iyi hissetmek mi? Ben bunun öyle olduğunu düşünmüyorum.

Bir taraftan da tabi kendileriyle çelişiyorlar; anne-babasıyla ilişkisinde problem yaşayan birine "onlar toksik ilişki onlardan uzaklaş" diyor ama patronuyla sorun yaşayan birine "bu toksik ilişki buradan çık" demiyor. Bu düşünce sisteminin kapitalizme nasıl hizmet ettiğini görmemiz gerekiyor. Mesela ben her şeyi alamıyorum, kendimi iyi hissetmiyorum dediğiniz de "sen de alma, minimal yaşa, kanaatkâr ol" demiyor, büyük ölçüde. Hiç kimseyi de itham etmiyorum burada. Bu popüler dünyada akan psikolojik tavsiyeleri söylüyorum ben. Yoksa işini çok iyi yapan psikolog arkadaşlarımız var, elhamdülillah. Sayıları da artsın inşallah. Tekrar burada gerekli değil ama altını çizeyim, ben psikolojik bir hizmet alacağımız zaman, bizim değerlerimizi paylaşan insanlardan almamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir psikoloğun önüne oturduğunuzda bütün ruhumuzu, iç dünyamızı, kendimizin bile vakıf olmadığımız en derin dünyamızı onun önüne açıyoruz ve orada kartları istediği gibi değiştirebilir, kötü niyetli biri. Ben Allahtan korkan, ahirete inanan, işini hesap verme düşüncesiyle yapan ve modern/post-modern psikolojiye körü körüne teslim olmayan, oradan seçerek alabilen insanlara ancak kendinizi bu derecede teslim etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

  • 6
  • 7
Tesettürü bırakmayı neden güzelliyorlar?
Tesettürü bırakmayı neden güzelliyorlar?

Güzelleme dedik, buna tesettür firmaları da katılıyor aslında. Böyle bir görsel şovda nasıl koruyacağız kendimizi?

Fatma Bayram:

Tabi siz çok somut şeyler istiyorsunuz ama ben öbür tarafla ilgili bir şey daha söyleyeyim. Mesela nasıl başladık biz buna; tesettürlüyken güzel olma… Tesettür firmaları deyince o çağrıştı hemen. Yani tesettürlü bir kadının da şık olması, modern olması. Şimdi bir adım sonra bu nereye gidiyor, biliyor musunuz? Yeterince şık değilim tesettürle… Bir adım sonra buraya gidiyor.

Ben birkaç düğün yaptım ailede, gençler diyor ki; "ne yaparsak yapalım ne giyersek giyelim, tesettürlü gelinlik güzel değil zaten." Halbuki bizim kuşağa göre şahane giyiniyoruz. Biz örtündüğümüz zaman tek tip bir pardösü vardı. Kalın anadol marka çoraplar vardı. Üstüne de çenenin altından düğüm atarak bağladığımız baş örtülerimiz vardı. Şık olmaktan vazgeçiyorduk. Yanlış ifadeler kullanmak istemiyorum; şık olmaktan vazgeçmek değil de bugünkü anlamıyla "çok güzel olmaktan…" vazgeçiyorduk. Çünkü şunu kabul ediyorduk biz; "tesettür kadının güzelliğinin örtünmesi demektir zaten." Güzelliğimizi örteriz, kendimizi sergilemeyiz.

Hatta biz neyi tartışıyorduk; "baş örtülerimiz, omuzlarımızı kapatmalı mı?" Çünkü omuzlarınızı örtün ifadesi hani boyunda bırakılan eşarp yeterli oluyor mu? İnce çorap giydiğimizde 2 tane üst üste giyerdik, cildin rengini gösteriyor vs. diye… Etek boyu meselesini konuşurduk. Çünkü tesettür demek zaten "sergilemekten vazgeçmen" demek "göstermekten vazgeçmen" demek. Bir de tabi bunlar hep birbiriyle bağlantılı. Kadınlar özel hayatlarındaki misafirlikler, eğlenceler, birtakım ritüellerden vazgeçtikten sonra; artık evler küçüldü, evlerde misafir bile ağırlanmıyor, bütün hayat dışarıya akınca, o güzel olma ihtiyacını da tabi ki dışarıda yaşamaya başladı.

  • 7
  • 7
Erkeklerin tesettürü de konuşulmalı mı?
Erkeklerin tesettürü de konuşulmalı mı?

Erkeklerin tesettürü de konuşulmalı mı?

Fatma Bayram:

Evet, gençler hep öyle söylüyor. Onların tesettürünü de konuşalım… Şimdi burada kamuya açık bir alanda konuşuyoruz. Böyle feminist ifadeler kullanmayı çok istemem ama Müslümanlık adına yapmaları gereken o kadar çok şeyden vazgeçtiler ki erkekler, artık onların olmayacağını biz de kabullendik ve hiç konuşmuyoruz. Mesela cihad… Siyer okudum, az önce size söylediğim gibi… Siyer okuyun; o sahabenin ne çoluk çocuğu görüyor gözleri ne evliliklerini ne hanımlarını ne ticaretlerini ne ziraatlarını… 3 kişi Tebük Savaşı'na katılamamış, biraz böyle ağırdan almışlar, Allah'ım sureler iniyor ayetler iniyor haklarında. Yani bugün tamamen terk ettiler tamamen bıraktılar kendilerine farz olan alanı. Orada neredeyse hiç varlık göstermiyorlar. Mesela çocuklarının din eğitiminden kim sorumludur, İslam'a göre? Babalar sorumludur. Onu da annelere bıraktılar.

Az önce dediğim gibi toplum bir organizmaya benzer, organın biri hastaysa öteki de ondan etkilenir ve birbirlerini tetikler karşılıklı olarak. Önce erkekler bozuldu, sonra kadınlar veya önce kadınlar bozuldu, sonra erkekler gibi şeyler söylemek istemiyorum. Bu zayıflamalar hep birlikte oluyor. Hep birlikte dünyevileştik, aşırı fiziksel değerleri yücelttik ve bunlar karşılıklı olarak birbirini etkiledi. Tesettürü bırakan arkadaşlarımızdan dürüstçe ifade edenlerin bir kısmı, bu gerekçeyle bıraktığını söylüyor. Ortada yarış var ve tesettürlü olduğun an egale ediliyorsun bu yarıştan, doğal yöntemlerle, tabii seleksiyon yani. Dolayısıyla o yarışı kaybetmek, çekilmek istemiyor. Amacına ulaşmak istiyor. Tesettür burada ciddi bir engel ve bırakıyor. Niye tesettür ciddi bir engel? Çünkü kazanılacak olan kişiler için tesettürün bir değeri kalmadı.

Kişisel tercih meselesine gelelim.

Şimdi biliyorsunuz biz tesettürü konuşuyoruz ama başka toplumsal krizlerimiz de var, dini anlamda. Cinsiyet meseleleri, detaylarına girmeyeyim. Orada da çok altı çizilen bir kavram bu, kişisel tercih… Neredeyse kişisel tercihlere saygı duymak, insan kabul edilmenizin şartı haline geldi. Yani insan kabul edilebilmeniz için kişisel tercihlere saygı duyuyor musun? Bu sınavdan geçmeniz gerekiyor. Bir dine inanmak nedir? Göremediğim, bilemediğim, hakikatin önemli bir kısmı var; gittiğim bir yer var, bilemediğim metafizik bir dünya var ve orayla ilgili benim bilgi edinmem lazım. Çünkü oraya doğru gidiyorum. Peki bu bilgiyi bana kim verecek? Bu alemi yaratan Allah, bana o alanla ilgili bilgi veriyor ve o alan sadece gittiğimiz bir yer değil; şu anda yaşarken de metafizik boyutlarımız var, o alanla irtibatımız var. Uhrevi amaçları görmezden geldiğimizde dünyayı da tam istediğimiz gibi yaşayamıyoruz. Çünkü bu dünya ile tatmin olmuyoruz. Her şeyi yapıyoruz, tatmin olmuyoruz.

Benim ailemde de var ama onlarla çok detaylı konuşamıyoruz maalesef ilişkilerimiz bozulmasın diye. Fakat dış dünyadan benimle konuyu konuşmak isteyen gençlerle konuştuğumda bana söyledikleri şeyler; ben hiçbir yerde yadırganmak veya kendisinden bir şey beklenen kişi olmak istemiyorum. Çünkü ne deniyor? Sen başörtülüsün şöyle davranmazsın; sen başörtülüsün İslam'ı temsil ediyorsun o zaman şuraya gidemezsin; şunu yapamazsın gibi beklentiler var. Dolayısıyla ben bunların hiçbirini yaşamak istemiyorum hiçbir şeyi temsil etmek istemiyorum bu şekilde yargılanmak, kınanmak istemiyorum, diyor. Bunu duyunca insan şöyle zannediyor; başörtüsüz dünyada kimse kimseyi yargılamıyor, kınamıyor, hiçbir beklentileri yok harika yaşıyorlar, çok özgürler, herkes birbirine çok saygılı. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bu insanoğlunun yapısı. Herkesin birbirini daha çok tanıdığı bir köyde yaşıyorsanız, herkes birbirinin hayatına daha çok müdahil oluyor; ister kapalı olun ister açık. Yani Orta Avrupa'daki bir Macar köyünde de aynı sorunlar var. Dolayısıyla onu göremiyoruz. Bütün yaşadığımız sosyal problemlerin psikolojik problemlerin başörtüyü açarsan hallolacak diye düşünüyoruz, düşünüyorlar.

Devamını dinlemek için tıklayın...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN