Arama

Türkiye'nin medeniyet meselesi

Medeniyet, bir toplumun tarihin belli bir döneminde maddi ve manevi eserlerini oluşturduğu "ortak bir bilinç"tir. Aynı zamanda dünya toplumlarını, ortak değerler seviyesine yükselten davranış ve yaşam araçlarını yansıtır. Türkiye geçmişi çok eski yıllara dayanan medeniyet tecrübesi ile 21. yüzyılın öncü ülkelerinden biridir. Bütün kültürlere ve entelektüel çeşitliliğe kucak açan ülkemizin medeniyet yolculuğu gelişerek devam etmektedir.

⚫ Nurettin Topçu medeniyeti şöyle tanımlamıştır:

"İnsanlığın çalışarak ortaya koyduğu teknik eserlerin bütününden ibarettir."

⚫ Cezayirli önemli fikir adamlarından Malik bin Nebi ise medeniyeti "İnsan, toprak ve zaman arasında onarıcı bir bağ kurma yeteneğidir. Bu dinamik süreci başlatması için bir kıvılcım veren temel unsur ise dindir" diyerek tanımlar.

Nurettin Topçu'nun hayata bakışı

⚫Sezai Karakoç, medeniyet kavramını şöyle açıklığa kavuşturur:

"Medeniyet, tanımı itibariyle bütün insanlığa hitap eden tarih olgusudur. Tek kişi ya da insanlığa dönük cephesiyle medeniyet, insanın sadece fiziki ya da fizyolojik ihtiyaçlarına cevap veren bir sistem olmakla kalmaz. Aynı zamanda manevi-ahlaki, metafizik ve kültürel isteklerini de karşılamak amacını taşır. İnsanı bütün cepheleriyle ele alır."

Sezai Karakoç'un medeniyet tasavvuru

⚫ Vav TV'de yayınlanan "Medeniyet Meselesi" programında Prof. Dr. Ejder Okumuş ve Prof. Dr. Bekir Karlığa, Türkiye'nin medeniyet meselesini konuştu.

⚫ Türkiye'nin medeniyet tarihinin temellerinin Osmanlı'da atıldığını anlatan Prof. Dr. Bekir Karlığa, Devlet-i Aliyye'nin medeniyetinin farklı ülkelere örnek olduğunu anlattı:

"Bernard Lewis bundan 50 yıl önce yazdığı bir makalede diyor ki Osmanlı'nın Avrupa'ya girmesi Osmanlı'nın faydasından çok Avrupa'nın faydasına olmuştur. Avrupa'da Osmanlı'dan önce köylüler, işçiler hiçbir hakka sahip değillerdi. Osmanlı gelince derebeylik sistemini kaldırdı. Doğu Avrupa'nın en müreffeh dönemi Osmanlı'ydı. Lewis, Osmanlı'ya karşı devam eden savaşlarda halkın Osmanlı'nın yanında durduğunu anlatır. Bu çok büyük bir medeniyet göstergesidir."

⚫Karlığa, medeniyetimiz ile Batı'yı karşılaştırarak İslam camiasında Türkiye'nin tecrübesine sahip başka bir ülke olmadığını anlattı:

"İslam camiasında Türkiye tecrübesiyle yaşayan başka ülke yoktur. 20'nin üzerinde dili konuşan 20'nin üzerinde dine mensup milyonlarca insanı 300-400 sene bir arada birlikte yaşatmanın tecrübesini yaşamışız. Bu medeniyetin en büyük göstergesi budur. Birlikte yaşama ve ötekini kabullenme ötekiyle anlaşmak. Batı medeniyeti bu anlayışa giremediği için parçalayıcı bölücü ve sömürücü olmuştur. Osmanlı tecrübemiz var, cumhuriyet tecrübemiz var Batılılaşma tecrübemiz, demokrasi tecrübemiz var. Bütün bu birikimleri üst üste koyduğumuz zaman, 21. yüzyılın Türkiye yüzyılı olması bir hayal ürünü değil gerçek olacak bir yüzyıldır. Bu da bir medeniyet yüzyılıdır."

Şehirlerinden kan sızan medeniyet: Vahşi Batı

⚫Türk ve Müslüman kültür kimliğinin gelişmesinin temelinde, inançlara saygı ve öğrenme temayülü bulunmaktadır. Prof. Dr. Ejder Okumuş bu temayülü şu sözlerle anlattı:

"Müslümanlar Hz. Ömer'den itibaren karşılaştıkları her medeniyet unsurunu, heyecanla zevkle kendi değerleriyle bütünleştirerek, pratiğe aktararak yeni keşifler yapmışlardır. Yeni karşılaştıkları medeniyetleri anlamaya çalışmışlar, keşfetmişler ama aynı zamanda İslam'a ve Müslümanlara karşı bir saldırı varsa buna bilimsel hamleler de yapmışlardır."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN