Arama
Türkiye'nin medeniyet meselesi
Medeniyet, bir toplumun tarihin belli bir döneminde maddi ve manevi eserlerini oluşturduğu "ortak bir bilinç"tir. Aynı zamanda dünya toplumlarını, ortak değerler seviyesine yükselten davranış ve yaşam araçlarını yansıtır. Türkiye geçmişi çok eski yıllara dayanan medeniyet tecrübesi ile 21. yüzyılın öncü ülkelerinden biridir. Bütün kültürlere ve entelektüel çeşitliliğe kucak açan ülkemizin medeniyet yolculuğu gelişerek devam etmektedir.
⚫ Vav TV'de yayınlanan "Medeniyet Meselesi" programında Prof. Dr. Ejder Okumuş ve Prof. Dr. Bekir Karlığa, Türkiye'nin medeniyet meselesini konuştu.
⚫ Türkiye'nin medeniyet tarihinin temellerinin Osmanlı'da atıldığını anlatan Prof. Dr. Bekir Karlığa, Devlet-i Aliyye'nin medeniyetinin farklı ülkelere örnek olduğunu anlattı:
"Bernard Lewis bundan 50 yıl önce yazdığı bir makalede diyor ki Osmanlı'nın Avrupa'ya girmesi Osmanlı'nın faydasından çok Avrupa'nın faydasına olmuştur. Avrupa'da Osmanlı'dan önce köylüler, işçiler hiçbir hakka sahip değillerdi. Osmanlı gelince derebeylik sistemini kaldırdı. Doğu Avrupa'nın en müreffeh dönemi Osmanlı'ydı. Lewis, Osmanlı'ya karşı devam eden savaşlarda halkın Osmanlı'nın yanında durduğunu anlatır. Bu çok büyük bir medeniyet göstergesidir."
⚫Karlığa, medeniyetimiz ile Batı'yı karşılaştırarak İslam camiasında Türkiye'nin tecrübesine sahip başka bir ülke olmadığını anlattı:
"İslam camiasında Türkiye tecrübesiyle yaşayan başka ülke yoktur. 20'nin üzerinde dili konuşan 20'nin üzerinde dine mensup milyonlarca insanı 300-400 sene bir arada birlikte yaşatmanın tecrübesini yaşamışız. Bu medeniyetin en büyük göstergesi budur. Birlikte yaşama ve ötekini kabullenme ötekiyle anlaşmak. Batı medeniyeti bu anlayışa giremediği için parçalayıcı bölücü ve sömürücü olmuştur. Osmanlı tecrübemiz var, cumhuriyet tecrübemiz var Batılılaşma tecrübemiz, demokrasi tecrübemiz var. Bütün bu birikimleri üst üste koyduğumuz zaman, 21. yüzyılın Türkiye yüzyılı olması bir hayal ürünü değil gerçek olacak bir yüzyıldır. Bu da bir medeniyet yüzyılıdır."
⚫Türk ve Müslüman kültür kimliğinin gelişmesinin temelinde, inançlara saygı ve öğrenme temayülü bulunmaktadır. Prof. Dr. Ejder Okumuş bu temayülü şu sözlerle anlattı:
"Müslümanlar Hz. Ömer'den itibaren karşılaştıkları her medeniyet unsurunu, heyecanla zevkle kendi değerleriyle bütünleştirerek, pratiğe aktararak yeni keşifler yapmışlardır. Yeni karşılaştıkları medeniyetleri anlamaya çalışmışlar, keşfetmişler ama aynı zamanda İslam'a ve Müslümanlara karşı bir saldırı varsa buna bilimsel hamleler de yapmışlardır."
⚫Türkiye zor bir coğrafya üzerinde kurulmuştur. Karlığa, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değerini şu sözlerle anlattı:
"Karşımızda bizi yok etmeye çalışan büyük bir kitle var. Herkesin gelip geçtiği bir coğrafyada, Anadolu coğrafyasında uzun asırlar kalabilen bir Romalılar bir de biz olmuşuz. Roma ancak Fırat'ın bir tarafına hakim olurken, Osmanlı İran'dan Balkanlar'a kadar bütün bu bölgeye hakim olabilmiştir. Herkes bu coğrafyaya sahip olmak için planlar yapıyor. Bugün hiçbir gücü olmayan Yunanistan'ın bile hedefi İstanbul'u yeniden fethetmektir. Türkiye yüzyılı bütün menfi girişimlerin önünü alabilecek güce sahiptir. Bu bir medeniyet projesidir. Bu medeniyet projesi Türkiye'nin yeniden dünya liderliğine oynadığı bir proje olarak gerçeklik kazanacaktır. Kazanmaması için hiçbir sebep yok çünkü şartlar çok hazır. Önemli olan bu şartları değerlendirecek insan kadrosunun yetiştirilmesi."
⚫ Ülkemiz tarihi boyunca sayısız kültüre ev sahipliği yapmış ve bünyesinde birçok fikrin gelişmesine olanak sağlamıştır. Okumuş, Türkiye'nin medeniyet dünyasına yaptığı katkıları anlattı:
"Türkiye'nin diğer birçok İslam ülkesine göre bir şansı vardır. Bütün kültürlere ve entelektüel çalışmalara açık bir ülkedir. Hem Batı'dan hem İslam dünyasından olmak üzere çok önemli eserler tercüme edilmiştir. Dünyada bugün geldiğimiz noktada, Türkiye'nin diğer ülkeler karşısında bir medeniyet modeli heyecanı ortaya koymasından daha tabii bir şey yoktur. 50 yıl sonra Türkiye'nin medeniyet dünyasında çok güçlü şeyler olacaktır."