Gökte yapılıp yere indirilen şehir: Kudüs
Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de mübarek kıldığı şehir. Yaratılış kadar kadim, peygamberler sireti kadar eski… Hz. Âdem'in, şehri imar ettiği yer. Müslümanların ilk kıblesi. Yıllardır boynu bükük Kudüs'ün. Bu gökte yapılıp yere indirilen mübarek beldeye Nizar Kabbani gibi sesleniyoruz: "Ey Kudüs, ey şehrim, ey sevgili, yarın çiçek açacak limon, sevinecek yeşil sümbüller ve zeytin, geri dönecek göçmen güvercinler..." Sizlere cümle cümle, satır satır Kudüs özlemi ve acısı taşıyan şiirleri "ayaklarınıza Kudüs gücü gelmesi" için derledik.
Giriş Tarihi: 15.05.2018
12:54
Güncelleme Tarihi: 06.01.2021
12:40
Yanakları saçları gözleri yanmış
Zehirli gaz bombaları
Yılan gibi sokmuş yalamış gövdelerini
Ağızları, küçücük dilleri yanmış
Bütün Beyrut sapsarı kalmış
Sanki ağlamak imkânsız
Başları
Paletlerle ezilmiş babaları
Yahudi doğramış analarını
Binlerce çocuk topların betonların altında
Beyrut'un gözyaşları şimdi
Kudüs'ün yanı başında
Müslümanlarsa uzakta
Sanki başka
Gelinmez bir dünyada
Acın bir vadi
Zehirli çiçekler bir ova gibi karşımda
Gözüm baksın sadece
Ayrıntıları
Kıvrılıp kırılmış bilekleri
Kemikten yakılmış etleri
Kuma serilmiş cesetleri
Büyük ajansların yaydığı resimleri
Bir seyirci gibi görsün dursun
Bir kadın gibi ağlasın…
Beyrut yengeç kıskacında
Çoğu Müslüman kâfir yanında
Yaslanmış yastıklara sonunu beklerler filmin
Sen Filistin hokkaları doldur kanla
Şairler eğer ahın varken
Uzanırlarsa tomurcuklara güllere
Her biri kanlı bir ateş gibi korku
Bir azar bir şamar olsun
Filistin sen işine bak kar toprağını
Yoğur gazabını Yaradan'ın..
Bu ateş bulutu hangi kavmin üzerinde
Çam ormanlarının salınışında
Kuşların cıvıldayışında
Otların serin tenlerinde
Eğer varsan bakıp görmeye
Şeffaf perdenin az ötesini
Bir ateş bulutu var en bildik yerde
En emin yerde
Ve bak asıl ölen yaylalar villalar tok karınlar
Hissiz dudaklar gayretsiz kalpler
Asla değil kavruk çölde yatan kadavralar
Farz et körsün olabilir
Elele tut
Taş al ve at
Kâfiri bulur
Hani ceylanların
Hani cihat marşın
Bir yumruk harbinden nasıl kaçtın
En arka safta bile kalmadın
Cengi attın dünyaya daldın
Tezeğe konan sinekler gibi
Dönüyor burgaç
Dünya üstten yanlardan daralıyor
Ovalardan
Dar geçitlere sürülen sığırlar gibi
Bir gün ister istemez
Karşısında olacaksın kaçtıklarının
Dua et
O gün henüz mahşer olmasın
Cahit ZARİFOĞLU
"ben Kudüs
şehr-i kadim
uzun bir kışa erdim
Kubbet-üs Sahra'yla göğü çınlatır âhım
kanla doldu mahsenlerim
Yahya'nın kanı
İsa'nın kanı
Ebu Iyad'ın kanı, Ali'nin, Osman'ın, Hüseyin'in
Muhammed Abbas'ın, Ebu Sayyaf'ın kanı
görmüyor musunuz beni diyor
parçalanmış bebeğini bağrına basan anne
kanlı dolarlar üstüne taht kuran
meleği kovan
şeytanı doyuran sofralar kuran
emirler, şeyhler, krallar
başınıza yıkılsın saraylarınız
batsın nasırlaşmış yüreğinize kuleleriniz
mutluluk ne zamandan beri şahsi
hesabım seninle
ey göğümden bombalar yağdıran vahşi
ey putlarını gece gündüz takdis edenler
var mıdır bundan daha zillet
yetmedi mi verdiğim bunca kurban
Febi eyyi âlâ i rabbikuma tûkezziban
velhasıl ben Kudüs
her gün Kartaca
her gün Endülüs"
Arif AY