Arama

İslam Altın Çağı'nın oluşum süreci

İslam'ın Altın Çağı insanlık tarihinin en verimli ve dikkate değer dönemlerinden biri olarak kabul edilir. Bu dönem İslam dininin her alanda gelişmesinin en parlak devrini temsil eder. Peygamber Efendimizin (SAV) Medine'ye hicretiyle beraber burada bir İslam devletini kurması ve bu toplumun eğitilmesi İslam Altın Çağı'nın oluşmasını sağlayan unsurlardır. İslam Altın Çağı'nın nasıl oluştuğunu beraber okuyalım…

🔴 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl arası İslam kültür ve medeniyetinin altın çağı olarak bilinmektedir. Beyt'ül Hikme'de Farsça, Latince, Hintçe ve Yunanca eserlerin çevirileri yapıldı.

🔴 Ayrıca Platon, Charaka, Galen, Öklid, Aryabhata gibi önemli düşünürlerin de çevirileri yapıldı. Bu eserlerin sadece çevirileri yapılmadı, ayrıca bu eserler Beyt'ül Hikme'de detaylıca incelendi.

🔴 Bağdat zamanla büyüyerek sadece İslam devletlerinin değil, eski dünya devletlerinde de tanınan ve bilinen önemli bir merkez haline geldi. Abbasi Halifeleri, Beyt'ül Hikme'ye ciddi yatırım ve destekte bulundu. Burada çalışanlara yüksek maaşlar vererek, çevirileri yapan kişileri her kitabın ağırlığı kadar altınla ödüllendirdiler.

İslam medeniyetinin kurucu metinleri

🔴 Beyt'ül Hikme'de önemli bilim adamları yetişti. Bunlardan bazıları Harizmi, Kindi ve Beni Musa Kardeşler'dir. Hıristiyan kökenli olan bilim adamları olan ve çeviri alanında isimlerini duyuran Sabit Bin Kurra ve Huneyn İbn İshak da İslam medeniyetinin altın çağı için önemli katkılarda bulunmuş bilim adamları arasında yer aldılar.

🔴 Zamanla felsefe alanında yapılan çalışmaların İslam dinine aykırı olduğunu ve İslam'a zarar verdiğini düşünen bazı halifeler, Felsefe çalışmalarını durdurdular.

İslam Medeniyetinin batı dünyasına etkileri

🔴 Matematik, fizik, astroloji gibi ilimlerin bu dönemde gelişmesiyle birlikte aynı zamanda; coğrafya, edebiyat, kimya gibi alanlara da ağırlık verildi.

🔴 Kimyevi bir madde olan "Alkali"yi Müslüman bilim adamları buldu. Aynı şekilde Algoritma ve Cebir'i de Müslüman bilim adamları kullandılar.

İslam Medeniyeti Nasıl Bir Medeniyettir

🔴 Vav TV'de yayınlanan "Medeniyet Mirası" programında İslam Altın Çağı'nın oluşum süreci tüm yönleriyle ele alındı. Prof. Dr. Bekir Karlığa İslam Altın Çağı'nı şu satırlarla izah etti:

"Altın çağ metaforu bir konunun zirveye ulaştığı ve erişilmesi güç bir noktaya geldiği bir daha tekrarlanmasının oldukça güç olduğu bir dönem kastedilir. İslam'ın altın çağını Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretiyle beraber burada bir İslam devletini kurması, Medine'de bir İslam toplumunun oluşması, bu toplumun eğitilmesi yetiştirilmesi terbiye edilmesi yönetilmesi bütün bunlar İslam altın çağının oluşmasını sağlayan unsurlardır. Burada İslam'ın altın çağından değil İslam medeniyetinin altın çağından söz ediyoruz. İslam medeniyetinin altın çağı Medine'de başlayan bu sürecin 12. Asra kadar hatta arada kesintilere uğrasa da 15. Asra kadar bir muhteşem yüzyıllar topluluğu olduğunu görüyoruz. Hz. Peygamber devri Asr-ı Saadet devri olarak anılır. Mutluluk çağı. Bu çağ insanlık tarihinde eşine az rastlanan bir dönüşümün gerçekleştiği bir dönemdir. Bu dönemi iyi analiz etmemiz gerekir. "

🔴 Prof. Dr. Bekir Karlığa, Peygamber Efendimiz'in (SAV) Medine'de bir Müslüman toplumu inşa etmeye çalıştığını şöyle anlattı:

"Cahiliye döneminden yeni bir toplum hayatına geçiş süreci, Medine'ye geliş süreciyle başlıyor. Hz. Peygamber Medine'ye geldiği zaman tarihi bilgilere göre 10 kişi okuma yazma biliyordu. Arap toplumunda okuma yaygındı ancak yazma yaygın değildi. Hz. Peygamber'in Medine'de ilk yaptığı iş bir toplum inşa etmek oldu. Orada bir Müslüman toplumu inşa etmeye çalıştı. İnşa ettiği Müslüman toplum İslam medeniyetinin altın çağını oluşturacak olan gözde çekirdek toplumdu. Bu çekirdek topluluk sayıları az olmakla beraber Mekke'den gelen muhacirlerle Medine'nin yerli halkı olan ensar arasında birleştirmiş olduğu bir yakınlaşma, kardeşlik bir hayat birliği dediğimiz büyük atılımla işe başlamıştır.

Mekkeliler yarımadanın en medeni toplumuydu. Hz. Peygamber'in (sav) bir hedefi gayesi vardı. Aldığı bir vahiy bir risalet vardı. Bu risaletin gereğini yerine getirmek istiyordu. Bunun için öncelikle burada bir devletin temeli atılıyordu. Yeni bir medeniyetin temel taşları yerlerine yerleştiriliyordu. Burada bir fedakarlık ve vefakarlık unsuru var. Herkes bu yeni düzeni inşa edebilmek için üzerine ne düşerse yapmaya çalışıyor. Çölde deve otlatan Arabistan'da çadırlarda gezen o insanlar, dağınık düzensiz insanlar buraya gelince yeni bir düzene adapte oluyor. Her şeyden evvel burada Mescid-i Nebevi kuruluyor. Bu Mescid-i Nebevi'de günde 5 kere bir araya geliyorlar. Namaz kılınıyor, tesbihat yapılıyor, ardından neler yapılacağını istişare ediyorlar. Peygamber Efendimiz bu insanlara yeni bir ufuk açıyor."

Medeniyetin kökleri: Şehirler

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN