İslam medeniyetinin son âlimi: İbn Haldun
İbn Haldun, Orta Çağ klasik İslam medeniyetinin son âlimlerindendir . Yazıları, aile hikayesi ve hayatı, İslam medeniyetinin gerilemesine ve nihayetinde çökmesine yol açan değişiklikleri birçok bakımdan mükemmel şekilde yansıtır. 1332 yılında Tunus şehrinde doğan ve 1406 yılında Kahire'de ölen İbn Haldun, sosyoloji biliminde öncüdür .
Giriş Tarihi: 12.07.2019
14:12
SOSYAL BİLİMLERİN TEMELİNİ ATAN ESER
Kadı ve resmi elçi olarak yoğun bir programı olmasına rağmen akademik araştırmalarına devam eden İbn Haldûn, Erken ve Sonraki Dönem Tarihi Üzerine Dersler ve Arşiv adlı dünya tarihi eserini kaleme aldı. Bu eserin ilk cildi Mukaddime ve Tarihe Giriş adlarıyla bilinir.
Kuzey Afrika'da yaşayan İbn Haldûn, hayatının son yıllarını Kahire'de geçirdi ve Mukaddime olarak bilinen ve sosyal bilimlerin temelini atan dünya tarihi eseri ni burada kaleme aldı.
MECBURİ SÜRGÜN DÖNEMİ ESERİ
İbn Haldûn, sosyoloji, iktisat, ticaret, tarih, felsefe, siyaset bilimi ve antropoloji alanlarındaki eserlerle tanınan kadı, akademisyen ve diplomattı. Ünlü Mukaddime ya da "(Dünya Tarihine) Giriş " adlı eserini siyasi kargaşa ortamı sebebiyle Fas'tan kaçarken Cezayir'e sığındığında mecburi sürgün döneminde yazdı. Birinci ciltte İslam toplumunu derin ve ayrıntılı bir şekilde ve diğer kültürlerle karşılaştırmalı olarak analiz ederken, medeniyet bilimi çerçevesinde İslam toplumlarının yükselişini ve çöküşünü izledi.
GELİŞTİRDİĞİ YÖNTEM GÜNÜMÜZDE HALA KULLANILIYOR!
Çok büyük bir emeğin ürünü olan Mukaddime, genel dünya tarihi üzerine bir eserdir. İbn Haldûn, tarih yazıcılığının gerçekleri liste halinde sunulmasından ibaret olmadığını ve bu gerçekleri kimin yorumladığına, hangi bölgeye ait olduklarına ve taraflı olup olmadıklarına bağlı olarak farklılık arz edeceği fikrini araştırdı ve uyguladı. Tarih yazıcılığına ve yöntembilimine yönelik bu yeni yaklaşım bugün hala tarihçiler tarafından kullanılır. İbn Haldûn, taraflılığı ve doğrulanmamış bilgilerin aktarılmasını tamamen reddeder. Böylece, delillerin bilimsel sayılabilmesi için esas teşkil eden akademisyenlik ve sosyal bilimlere yeni ve ihtimamlı bir boyut getirdi.
SOSYOLOJİNİN TEMELİNİ ATAN ESERİN BÖLÜMLERİ
Bu büyük kitap uzun bir giriş bölümünün ardından gelen altı bölümden oluşur. Birinci bölüm genel olarak toplum, toplumun türleri, coğrafi dağılımları ve medeni dünyanın bölgeleri ile ilgiliydi. İkinci bölüm vahşi kabileler de dâhil olmak üzere göçebe toplumlara bakılıyordu. Üçüncü bölüm hanedanlıklar, halifelikler, manevi ve geçici güçler ve siyasi makamlar üzerine bir söylemdi. Dördüncü bölümde göçebe olmayan toplumlar, şehirler ve iller ele alınıyordu. Beşinci bölümün konusu zanaatlar, geçim yolları ve diğer iktisadi faaliyetlerdi. Altıncı bölüm ise bilimlerin sınıflandırılması ve öğrenme-öğretme yöntemleri üzerineydi. Bu kitabın tamamı 1957 yılında İngilizceye tercüme edildi.
MEDENİYETLER NASIL YOK OLUR?
En tanınmış çalışmalarından bir tanesi, medeniyetlerin yükselişi ve çöküşüyle ilgiliydi; medeniyet ve sosyolojinin bilimi olan sosyal bilimlerin temelleri bu eserlerle atıldı. Medeniyet ve kültürün kendi çöküşünü nasıl hazırladığını açıklar. Çökmeleri; öncesinde sosyal bağların en sağlam olduğu noktada zirveye ulaşan medeniyetler, grup desteğinin ve sosyal bağların refah dönemlerinde boy gösteren sağlıksız rekabet ve yolsuzluk sebebiyle zayıflaması sonucunda tarih sayfasından yok olmaktaydı.