Kuruluşunun üzerinden 30 yıl geçen Filistin’de acı dinmiyor
Kuruluş ilanının üzerinden 30 yıl geçen Filistin devleti, İsrail'in işgali ve bazı Batılı ülkelerin yanlı tutumu nedeniyle zorlu bir süreçten geçiyor. Bugün itibarıyla 140'a yakın ülke Filistin devletini tanısa da bazı Batılı ülkelerin bu grubun içinde yer almaması dikkat çekiyor. Her karış toprağında acı ve gözyaşı olan Filistin'in bütün bölgelerinde İsrail işgalinin farklı boyutları hâkim. Tüm bunlara karşın Filistin halkı, başkenti Doğu Kudüs olan, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin de içinde yer aldığı bağımsız bir devlete sahip olma yolundaki mücadelesini sürdürüyor.
Giriş Tarihi: 15.11.2018
13:37
Güncelleme Tarihi: 15.11.2018
14:07
FİLİSTİN HALKI MÜCADELESİNİ SÜRDÜRÜYOR
Bugün itibarıyla 140'a yakın ülke Filistin devletini tanısa da bazı Batılı ülkelerin bu grubun içinde yer almaması dikkati çekiyor. Filistin'i tanımayan ülkelerin başında sözde dünyanın demokrasi beşiği olarak gösterilen ABD, İngiltere ve Fransa geliyor.
Bir milletin kendi vatanında bağımsız ve özgürce yaşama isteği karşısında üç maymunu oynayan ülkeler, İsrail'in kural tanımaz tutumuna da çoğu zaman göz yumuyor.
Tüm bu ikiyüzlü politikalara ve İsrail'in işgaline rağmen Filistin halkı, başkenti Doğu Kudüs olan, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin de içinde yer aldığı bağımsız bir devlete sahip olma yolundaki mücadelesini sürdürüyor.
OSMANLI'DAN SONRA FİLİSTİN'İN YÜZÜ HİÇ GÜLMEDİ
Filistin'in kalbi olan Kudüs, Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed'in Miraç yolculuğuna çıktığı yer olan Mescid-i Aksa'nın yanı sıra Hristiyanlar ile Yahudilerin en kutsal mekânlarına ev sahipliği yapıyor.
Bu nedenle tarih boyunca saldırılara ve işgallere sahne olan Filistin'in bugün içinde bulunduğu sancılı süreç Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Osmanlı Devleti himayesindeki bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Filistin'i işgal eden İngilizler, 9 Aralık 1917'de kutsal şehir Kudüs'e girdi. Bu tarihten sonra Filistin'in yüzü hiç gülmedi.
FİLİSTİN’İN KADERİNİ DEĞİŞTİREN MEKTUP
Kudüs'ün işgalinden kısa süre önce 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektupla Filistin'in kaderi değişti.
İngilizler dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudi yerleşimcilerin Filistin topraklarına yerleşmesine göz yumdu. Her gün sayıları artan Yahudiler tarihi Filistin topraklarına yerleşmeye başladı.
BM'NİN TAKSİM PLANI NASILDI?
Araplar ile Yahudiler arasında artan çatışmalar nedeniyle İngilizler konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı. BM'nin 1947'de kabul ettiği taksim planında Filistin topraklarının yüzde 55'i İsrail'e verilirken, Araplara vatanlarından sadece 45'i layık görüldü. Özel bir statüye tabi tutulan Kudüs'ün ise uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi kararlaştırdı.
Bu karar bölgedeki durumun iyice içinden çıkılmaz bir hâl olmasına neden oldu.
Bölgedeki İngiliz mandasının sona ermesinin ardından İsrail, 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlığından bir gün sonra Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de aralarında olduğu Arap ülkeleri İsrail'e savaş açtı. Savaşı kazanan İsrail, Batı Kudüs'ü işgal etti.
İsrail, 1967'deki savaşta da Doğu Kudüs ve Batı Şeria'ya girerek tüm Filistin topraklarını işgal etmiş oldu. Her karış toprağında acı ve gözyaşı olan Filistin'in bütün bölgelerinde İsrail işgalinin farklı boyutları hâkim.
İSRAİL'İN HEDEFİNDEKİ DOĞU KUDÜS
Filistin-İsrail meselesinin çözümü önündeki en büyük engel olarak gösterilen Doğu Kudüs, bugün itibarıyla tamamen işgal edilmiş durumda.
Batı Şeria ile arasına 2002'de inşa edilen Ayrım (Utanç) Duvarı'yla Filistin'in diğer bölgeleriyle bağı koparılan Doğu Kudüs, işgali en derinden hisseden bölge olarak öne çıkıyor.
İsrail'in Yahudileştirme politikalarına maruz kalan Doğu Kudüs'te 18 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinde 220 bin Yahudi yaşıyor. İşgalin tüm baskılarına rağmen Doğu Kudüs'te yaşamaya devam eden Filistinlilerin sayısı ise 316 bin.
İsrail vatandaşlığını reddeden Filistinliler, İsrail'in verdiği "Kudüs Kimliği" isimli ikamet belgesini kullanıyor.