Kuruluşunun üzerinden 30 yıl geçen Filistin’de acı dinmiyor
Kuruluş ilanının üzerinden 30 yıl geçen Filistin devleti, İsrail'in işgali ve bazı Batılı ülkelerin yanlı tutumu nedeniyle zorlu bir süreçten geçiyor. Bugün itibarıyla 140'a yakın ülke Filistin devletini tanısa da bazı Batılı ülkelerin bu grubun içinde yer almaması dikkat çekiyor. Her karış toprağında acı ve gözyaşı olan Filistin'in bütün bölgelerinde İsrail işgalinin farklı boyutları hâkim. Tüm bunlara karşın Filistin halkı, başkenti Doğu Kudüs olan, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin de içinde yer aldığı bağımsız bir devlete sahip olma yolundaki mücadelesini sürdürüyor.
Giriş Tarihi: 15.11.2018
13:37
Güncelleme Tarihi: 15.11.2018
14:07
BM'NİN TAKSİM PLANI NASILDI?
Araplar ile Yahudiler arasında artan çatışmalar nedeniyle İngilizler konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı. BM'nin 1947'de kabul ettiği taksim planında Filistin topraklarının yüzde 55'i İsrail'e verilirken, Araplara vatanlarından sadece 45'i layık görüldü. Özel bir statüye tabi tutulan Kudüs'ün ise uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi kararlaştırdı.
Bu karar bölgedeki durumun iyice içinden çıkılmaz bir hâl olmasına neden oldu.
Bölgedeki İngiliz mandasının sona ermesinin ardından İsrail, 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlığından bir gün sonra Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de aralarında olduğu Arap ülkeleri İsrail'e savaş açtı. Savaşı kazanan İsrail, Batı Kudüs'ü işgal etti.
İsrail, 1967'deki savaşta da Doğu Kudüs ve Batı Şeria'ya girerek tüm Filistin topraklarını işgal etmiş oldu. Her karış toprağında acı ve gözyaşı olan Filistin'in bütün bölgelerinde İsrail işgalinin farklı boyutları hâkim.
İSRAİL'İN HEDEFİNDEKİ DOĞU KUDÜS
Filistin-İsrail meselesinin çözümü önündeki en büyük engel olarak gösterilen Doğu Kudüs, bugün itibarıyla tamamen işgal edilmiş durumda.
Batı Şeria ile arasına 2002'de inşa edilen Ayrım (Utanç) Duvarı'yla Filistin'in diğer bölgeleriyle bağı koparılan Doğu Kudüs, işgali en derinden hisseden bölge olarak öne çıkıyor.
İsrail'in Yahudileştirme politikalarına maruz kalan Doğu Kudüs'te 18 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinde 220 bin Yahudi yaşıyor. İşgalin tüm baskılarına rağmen Doğu Kudüs'te yaşamaya devam eden Filistinlilerin sayısı ise 316 bin.
İsrail vatandaşlığını reddeden Filistinliler, İsrail'in verdiği "Kudüs Kimliği" isimli ikamet belgesini kullanıyor.
TÜM TEPKİLERE RAĞMEN ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ KUDÜS'E TAŞINDI
İsrail meclisi 1980'de kabul ettiği bir yasayla Kudüs'ü doğusuyla batısıyla İsrail'in "birleşik başkenti" ilan etti. Böylece Doğu Kudüs'ün ilhakı resmiyet kazanmış oldu.
Buna karşılık BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 1980'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararı kabul etti.
ABD dâhil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ü işgal altında kabul ediyordu. Ta ki ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ün işgali kadar şehrin kaderini de etkileyen kararına kadar.
Trump, Filistin-İsrail meselesinde iki devletli çözüm umudunu da ateşe atarak 6 Aralık 2017'de Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan kararı imzaladı.
Bu kararın ardından, ABD 14 Mayıs 2018'de Tel Aviv'deki İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdı.
BATI ŞERİA'DAKİ YAHUDİ VARLIĞI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Osmanlı egemenliğinden çıktığı 1917'den 1948'e kadar İngiliz manda yönetimi altında kalan Batı Şeria, bir müddet sonra Ürdün'ün egemenliğine girdi ve 1967'ye kadar bu ülkeye bağlı kaldı.
Batı Şeria'yı "Yahudiye ve Samara" olarak adlandıran ve burada tarihte Yahudilere ait bir devlet olduğunu öne sürerek bölge üzerinde hak iddia eden İsrail, 1967'deki savaşın ardından bölgeyi işgal etti.
İsrail, işgal sonrası askeri kanunlarla yönetmeye başladığı Batı Şeria'yı Yahudileştirmek için bölgeye yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri inşa etmeye başladı.
Bugün itibarıyla 250'ye yakın yasa dışı Yahudi yerleşim biriminin bulunduğu Batı Şeria'da yaklaşık 500 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.
FİLİSTİNLİLER YILDA 11 AY KUDÜS'E GİREMİYOR
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Antlaşması" çerçevesinde A, B ve C bölgelerine ayrılan Batı Şeria'nın yüzde 18'i kapsayan "A bölgesi" nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi" nin idari yönetimi Filistin'e, "güvenliği" İsrail'e devredilirken, yüzde 60'ını kapsayan "C bölgesi" nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.
Antlaşma, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi ve Eriha'dan çekilmeleri ile başlayan 5 yıllık bir geçiş dönemi öngörüyordu. Bunun yanı sıra Batı Şeria ve Gazze'de yönetimin Filistin otoritesine teslim edilmesiyle sonuçlanacak geçici bir dönemin belirlenmesi konusunda anlaşılmıştı.
Böylece, 1999 itibarıyla tarafların nihai statü anlaşması imzalayacağı ve Filistinlilerin kendi yönetimini oluşturması öngörülüyordu. Filistinlilerin istediği bölgeler Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'tü. Ancak gelişmeler planlanan şekilde olmadı ve İsrail bu taahhütlerine uymadı.
Bugün Filistin hükümetine ait tüm kurumlar Filistin'in "fiili başkenti" durumunda olan Batı Şeria'nın Ramallah kentinde bulunuyor. Ayrım Duvarı nedeniyle Batı Şeria'daki Filistinliler senenin 11 ayı Kudüs'e giremiyor.
İsrail sadece Ramazan ayında Batı Şeria'da yaşayan Filistinli kadınlar ile 12 yaş altı ve 40 yaş üstü erkeklerin Kudüs'ü ziyaret etmesine izin veriyor.