1927'de yayınlanan eser, iki bölümden oluşur. Birinci bölümde 56 şiir ikinci bölümde ise 75 manzume yer alır. Ayrıca eserde "Gulşan-i Râz-i Cadid" (Yeni Sırrın Gül Bahçesi) ve "Bandagî Nâmah" (Kölelik Mektubu) adlı mesneviler de bulunur.
"Gulşan-i Râz-i Çedid" mesnevisi, Şebüsterî adlı yazarın ünlü eseri "Gulşen-i Râz"a cevap mahiyetindedir. İkbal bu bölümde, eserin orijinalinde olduğu gibi 9 soru sorup, bunları cevaplandırmış ve "Vahdet-u vücud" sorununu çözümledikten sonra, bunun aktif hayatı nasıl etkilediğini göster.
"Bandagî Nâmah" ise aslında esarete karşı bir savaş ilanıdır. Giriş bölümünde köleliğe değinilir. Manzume, özgür ve bağımsız insanların mimari sanatının özelliklerinin anlatıldığı bölümle sona erer. İkbal, sözü edilen eserinde geçmişin iyi hatırlanmasında ısrar ediyor. Şair, geçmişin şan ve şerefine yeniden kavuşulması için her zaman dinamik, uyanık, harekete hazır, sevgi ve hayat dolu olunması gerektiğini savunuyor. İkbal'e göre ancak bu şekilde Doğu, hem maddi hem de manevi alanda Batı dünyası üzerinde üstünlük sağlayabilecektir.
Muhammed İkbal, milletler bağlamında da "birlik" fikrini savunuyordu. Hint Müslümanları ile diğer Müslüman halkların emperyalizme karşı direnişini özellikle de Türk direnişini takdire şayan bulur.
Düşüncesini, içinde taşıdığı coşkun ilâhî aşk neşvesi ve örnek aldığı isimlerin tasavvurları, özellikle mürşidi gibi gördüğü Hz. Mevlânâ'nın aşk ile insana ve kâinata bakışı bağlamında şekillendiren İkbal, İslam ve İslam tasavvufunu eksene alarak Batı felsefesi ile pozitivizmini akıcı ve duru bir dil ile eleştiriyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.