Siyonizmin kanlı hedefleri için Osmanlı’dan kopardılar!
Geçtiğimiz yıl ABD Başkanı Trump, Filistin'in varlığını bir kez daha hiçe sayarak, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını belirtti. Dünyanın ve BM'nin verdiği büyük tepkilere rağmen, ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyarak cehennemin kapılarını açtı. Bunun üzerine Filistin'de "Üçüncü İntifada" çağrısı yapıldı ve çatışmalar başladı. Bu çatışmaları, abluka altındaki Gazze'de hâlen devam eden ve yüzlerce Filistinlinin şehit olduğu "Büyük Dönüş Yürüyüşü" izledi... Filistin toprakları, Osmanlı'dan koparıldı ve bölgede o günden bu yana kan hiç durmadı.
Giriş Tarihi: 11.06.2019
13:13
Güncelleme Tarihi: 11.06.2019
13:26
BATI ŞERİA YENİDEN İŞGAL ALTINDA
2002 yılında, İsrail önce Mart, sonra da Haziran aylarında Batı Şeria'nın neredeyse tamamını işgal etti. Filistin kentleri sık sık baskına uğradı, birbirleriyle bağlantısı kesildi, kuşatıldı ya da uzun süreler sokağa çıkma yasağı altında kaldı.
Nisan ayında İsrail güçleri Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin mülteci kampına girip bölgeyi ele geçirdi. Filistinlilere burada bir katliam yapıldı. Kendisi de ağır kayıp veren İsrail ordusu ise, örgütlü bir direniş ile karşılaştığını belirterek burada sadece 52 Filistinlinin öldüğü konusunda ısrar etti.
"İSRAİL SAVAŞ SUÇU İŞLEDİ"
Birleşmiş Milletler'in bu konuda hazırladığı bir rapor, "sivilleri tehlikeyle karşı karşıya bırakan şiddet olayları" dolayısıyla her iki tarafı da suçladı ama ortada bir katliam olmadığı sonucuna ulaştı. Uluslararası Af Örgütü ise İsrail ordusunun Batı Şeria'da Cenin ve Nablus'a düzenlediği operasyonlarda savaş suçu işlediği hükmüne vardı.
Dikkatlerin odaklandığı bir diğer merkez de Beytüllahim oldu. Beytüllahim'deki Mîlad Kilisesi'nde 5 hafta boyunca devam eden kuşatma, Mayıs ayında, kiliseye sığınmış olan çok sayıda Filistinli'den 13'ünün sürgüne gönderilmesiyle sona erdi.
İsrailli yetkililer 2002 yılı boyunca Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da düzenlenen operasyonların amacının Filistinlilerin terör altyapısını yıkmak olduğunu iddia ediyordu.
Üst üste iki yıldır barış süreci durma noktasına gelmişti. Birleşmiş Milletler, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Avrupa Birliği'nden oluşan, "Dörtlü" Orta Doğu'da çözüme yönelik bir 'yol haritası' ile süreci yeniden canlandırmaya çalıştı.
BUSH'UN ORTADOĞU POLİTİKASI
Yol haritasının yayımlanması, içeriği üzerinde 2002 yılı boyunca devam eden pazarlıklar dolayısıyla gecikti. Belge ancak 2003 yılı nisanında Amerika öncülüğünde Irak'a düzenlenen operasyon sonrasında yayımlandı. Belgenin yayımlanmasına kadar da tüm diplomatik girişimler askıda kaldı.
2003 Haziran'ında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush, Ortadoğu konusundaki siyasetini uzun süredir beklenen bir konuşmayla açıkladı.
Bush konuşmasında Filistinlilere "teröre taviz vermeyen" bir lider belirlemeleri çağrısında bulundu.
FİLİSTİN DAVASININ SEMBOLÜ ARAFAT'IN ÖLÜMÜ
2004, İsrail'in hava saldırıları ile geçen bir yıldı. İsrail'in Mart ve Nisan aylarında Hamas'ın dini lideri Şeyh Ahmet Yasin'le, örgütün önde gelen isimlerinden Abdülazizi el Rantisi'yi öldürmesi Filistinliler arasında büyük tepkiye neden oldu.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze'den yerleşimcileri ve askerleri çekme planını açıkladı.
Aynı yıl içinde İsrail Yüksek Mahkemesi, duvarın güzergâhının değiştirilmesi gerektiğine hükmetti.
Temmuz ayında, Lahey Adalet Divanı duvarı yasadışı ilan etti. Ancak İsrail bu kararlara rağmen duvar inşaasını sürdürdü.
Ekim ayının sonlarında rahatsızlanan Filistin lideri Yasir Arafat, 11 Kasım'da tedavi için götürüldüğü Fransa'da hayatını kaybetti.
Mahmud Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğine getirildi.
2005 yılının Ocak ayında Filistin'de yapılan seçimler sonunda Mahmud Abbas özerk yönetimin başkanlığına getirildi.
Ariel Şaron ise, Gazze'den çekilme planı için hükümetinden onay aldı ve plan Ağustos ayı sonunda yaşama geçirildi. Gazze'de bulunan yerleşimciler zorla bölgeden uzaklaştırıldı.