Siyonizmin kanlı hedefleri için Osmanlı’dan kopardılar!
Geçtiğimiz yıl ABD Başkanı Trump, Filistin'in varlığını bir kez daha hiçe sayarak, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını belirtti. Dünyanın ve BM'nin verdiği büyük tepkilere rağmen, ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyarak cehennemin kapılarını açtı. Bunun üzerine Filistin'de "Üçüncü İntifada" çağrısı yapıldı ve çatışmalar başladı. Bu çatışmaları, abluka altındaki Gazze'de hâlen devam eden ve yüzlerce Filistinlinin şehit olduğu "Büyük Dönüş Yürüyüşü" izledi... Filistin toprakları, Osmanlı'dan koparıldı ve bölgede o günden bu yana kan hiç durmadı.
Giriş Tarihi: 11.06.2019
13:13
Güncelleme Tarihi: 11.06.2019
13:26
FİLİSTİN DAVASININ SEMBOLÜ ARAFAT'IN ÖLÜMÜ
2004, İsrail'in hava saldırıları ile geçen bir yıldı. İsrail'in Mart ve Nisan aylarında Hamas'ın dini lideri Şeyh Ahmet Yasin'le, örgütün önde gelen isimlerinden Abdülazizi el Rantisi'yi öldürmesi Filistinliler arasında büyük tepkiye neden oldu.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze'den yerleşimcileri ve askerleri çekme planını açıkladı.
Aynı yıl içinde İsrail Yüksek Mahkemesi, duvarın güzergâhının değiştirilmesi gerektiğine hükmetti.
Temmuz ayında, Lahey Adalet Divanı duvarı yasadışı ilan etti. Ancak İsrail bu kararlara rağmen duvar inşaasını sürdürdü.
Ekim ayının sonlarında rahatsızlanan Filistin lideri Yasir Arafat, 11 Kasım'da tedavi için götürüldüğü Fransa'da hayatını kaybetti.
Mahmud Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğine getirildi.
2005 yılının Ocak ayında Filistin'de yapılan seçimler sonunda Mahmud Abbas özerk yönetimin başkanlığına getirildi.
Ariel Şaron ise, Gazze'den çekilme planı için hükümetinden onay aldı ve plan Ağustos ayı sonunda yaşama geçirildi. Gazze'de bulunan yerleşimciler zorla bölgeden uzaklaştırıldı.
FİLİSTİN İÇ SAVAŞIN EŞİĞİNE GELDİ
Beyin kanaması geçirerek komaya giren Ariel Şaron'un yerine gelen Ehud Olmert, Kadima adlı yeni bir parti kurdu.
Filistin'de ise, 2006 yılının Ocak ayında düzenlenen seçimlerden Hamas ezici zaferle çıktı ve tek başına hükümet kurdu. Ancak İsrail'i tanıması için baskı altına alınmaya çalışılan Hamas'a yönelik uluslararası ambargo uygulandı.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Hamas'ı gerekçe göstererek, Filistin'e mali yardımları durdurunca, Hamas hükümeti kamu çalışanlarının maaşlarını ödeyemez hale geldi.
Hamas'la El Fetih arasında tırmanan gerilim çatışmalara dönüştü; bu çatışmalar kimi gözlemcilere göre, Filistin'i bir iç savaşın eşiğine getirdi.
Geçen yılın mayıs ayında, tarafların üzerinde uzlaşabileceği bir siyasi zemin olması için İsrail cezaevlerinde bulunan önde gelen El Fetih ve Hamas'lı isimler, "cezaevi belgesi" olarak anılan bir bildirge hazırlamıştı.
Direnişin 1967'de işgal edilen topraklarla sınırlı tutulmasını ve İsrail'in üstü kapalı olarak tanınmasını öngören bildirgenin başta yarattığı heyecana rağmen, bu belge de anlaşmazlıkları gidermeye yetmedi.
Hamas'ın belgenin bazı noktaları üzerindeki itirazları karşısında Filistin lideri Mahmud Abbas, konuyu referanduma götüreceğini ilan etti.
Bu amaçla Hamas'a tanınan süreler tekrar tekrar uzatıldı, referandum kozu yerini erken genel seçime gitme tehdidine bıraktı, ancak Abbas bu adımları hayata geçirme aşamasına gelmedi.
GAZZE'NİN YÖNETİMİNİ HAMAS ALDI
"İç savaş" endişeleri nedeniyle devreye giren Suudi Arabistan'ın aracılığıyla Mekke'de bir araya gelen Hamas ve El Fetih'in ulusal birlik hükümeti kurulması üzerinde anlaşmaya vardı.
Ancak İsmail Heniye başkanlığındaki hükümetin ömrü uzun olmadı. El Fetih'le Hamas arasında yaşanan çatışmalar sonunda, Hamas Gazze'nin kontrolünü ele geçirdi. Abbas hükümeti azletti. Hamas kontrolü altındaki Gazze'de hükümet kurdu, Mahmud Abbas ise, Selam Feyyad başkanlığında yalnızca Batı Şeria'yı kontrol edebilen bir hükümet kurdu.
HAMAS - İSRAİL ATEŞKESİNİN SONU
İsrail'in Mısır'ın da desteğini alarak başlattığı ablukaya daha fazla dayanamayan Gazzeliler, Refah sınırındaki duvarları yıkarak temel ihtiyaçlarını satın alabilmek için Mısır tarafına geçtiler. 11 gün sonra, 3 Şubat'ta Mısır güvenlik güçleri geçişleri yasakladığında, toplamda 800 bine yakın Gazzeli Mısır'a girip çıkmıştı.
Ardından İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 117 Filistinli hayatını kaybetti, 200 Filistinli de yaralandı. Yaklaşık 800 Filistinlinin evi tahrip edildi.
Mısır'ın arabuluculuğunda gerçekleşen müzakereler sonucu Hamas ile İsrail arasında altı aylık ateşkes imzalandı. Hamas roket atmama, İsrail de Gazze'ye yönelik ambargoyu kaldırma ve suikastları durdurma sözü vermişti.
Hamas ile İsrail arasındaki altı aylık ateşkes sona erdi. Ateşkes sürecinde ambargo hafifletilmediği gibi saldırılar azalsa da kesilmedi.
Roket saldırılarını gerekçe gösteren İsrail, mezuniyet töreninin yapıldığı bir polis merkezini vurarak aralarında Hamas'ın üst düzey güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 140 polisi öldürdü ve Gazze Şeridi'nde "Dökme Kurşun Operasyonu" na başladı. 60 savaş uçağının katıldığı operasyonun sadece ilk saatlerinde 200'ü aşkın Filistinli hayatını kaybetti.
Ardından İsrail Ortadoğu Dörtlüsü'nün ateşkes çağrısını reddetti.