Arama

40 hadis 40 yorum

Müslümanlara en güzel örnek, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'dir (SAV). Kur'an-ı Kerim dışında Efendimiz'in (SAV) davranışları, kişiliğiyle ilgili bilgiler, sahabilerin rivayetlerinden oluşan hadislerden sağlanır. Peygamberimiz'in (SAV) sözleri, eylemleri, ashâbının yaptığını görüp de reddetmediği davranışlar, huyu ile ilgili her türlü bilgi hadis kavramı içine girer. Hz. Peygamber'in (SAV) tam manası ile örnek alınması ve yüce Allah'ın (CC) rızasına uygun bir hayat yaşanması açısından Efendimiz'in (SAV) söz ve davranışları büyük bir öneme sahiptir.

  • 24
  • 40

ŞÜKRETMEK

Enes bin Malik'den (RA) nakledildiğine göre Rasulullah (SAV) yatağına uzandığında şöyle dua ederdi: "Bize yedirip doyuran, bizi içirip kandıran, her konuda bize yeten ve bizi sığındıran Allah'a (CC) hamd olsun. İhtiyaçlarını karşılayacak durumu ve sığınacak bir yeri olmayan nice kimseler vardır." (Müslim, Zikr 64,)

◾ Allah Rasulu (SAV) yatağına uzandığı zaman geçirdiği günün şükrünü bu dua ile eda ederdi. Zira, huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği yanında olarak bir gün geçirmek, dünya nimetlerine sahip olmakla eşdeğerdi, onun nezdinde. Kulluğun gereği olan şükür, vahye muhattap kılındığı 23 yıl boyunca defalarca hatırlatılan hasletlerden biriydi.

◾ Hz. Peygamber'in (SAV) Rabbi'ne şükreden bir kul olabilmek gayesiyle geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılması, yatıp kalkarken, yiyip içerken, yeni bir nimete kavuştuğunda dilinden "Elhamdülillah" tesbihini düşürmemesi, sevindirici bir haber aldığında ya da kendisine müjde verildiğinde şükür secdesine gitmesi hep bu yüzdendi.

Devamını dinlemek için tıklayınız

  • 25
  • 40

HAYA İMANDANDIR

Abdullah bin Ömer'in (RA) naklettiğine göre Allah Resulü (SAV) şöyle buyurmuştur, "Haya, imandandır." (Buhari, İman 16.)

Haya, imandandır. Kaygılı gözler her yerde onu arıyor. Kulaktan kulağa herkes birbirine onu soruyordu. Neredeydi? Herkes telaş içindeydi. Erkekler kadınlara sordu, büyükler küçüklere.

◾ Onu yitirmekten utanarak sordular. Onu kaybettiklerini kimseye fark ettirmemeye çalışarak aradılar. Çünkü utanılacak bir şeydi. Haya hiçbir yerde yoktu. Onsuz olmuyordu.

◾ O olmadan kızarmıyordu yüzler. Aksine yüzü kızaranlar utanıyordu. O olmadan çirkinlik akıyordu yüzlerden, gözlerden ve sözlerden. Nağmeler hep hayasızlığa davet ediyordu. O olmadan insan çalıyordu, sövüyordu, öldürüyordu. Tüm bunlardan hayanın yüzü kızarıyordu da insanların kızarmıyordu.

Devamını dinlemek için tıklayınız

  • 26
  • 40

SILA-İ RAHİM

Abdurrahman bin Avf'dan (RA) nakledildiğine Resûlullah (SAV) şöyle demiştir, "Yüce Allah (CC) şöyle buyurur; Ben Rahmanım. O akrabalık bağlarının adı da Rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdüren ile ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim" (Ebu Davut, Zekat 45.)

◾ Rahman'ın rahmetine açılan kapı sıla-i rahim. Rahman ve Rahim olan Allah'ın (CC) adıyla. Yeni güne her hayrın anahtarı olan bu sözlerle merhaba diyen mümin, gününün hayırlı ve bereketli geçmesini diler, Rahman olan Allah'tan. Ağzına ilk lokmayı koyarken, elbisesini giyerken, evinden ayrılıp aracına binerken, belki bir sınava, toplantıya veya ameliyata girerken, Rabbinin huzuruna durup ona kulluğunu arz ederken, hep bu sözler dökülür dudaklarından.

◾ Çünkü en sıradan işlerden, en önemli vazifelere kadar yaptığı her işin onun rahmetiyle noksansız dosdoğru ve sağlam olmasını arzu eder.

Devamını dinlemek için tıklayınız

  • 27
  • 40

KİMSİN?

Abdullah bin Ömer'den (RA) nakledildiğine göre Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "Kim bir kavme benzerse o da onlardandır." (Ebu Davut, Libas, 4)

◾ Soru: Kimsin? Cevap: Sustu. Susmak hiçbir zaman sadece susmak anlamına gelmez. Bu soruyu bir başkası sorsaydı keşke. O zaman her şey çok daha kolay olabilirdi.

◾ Ama insanın içinden münasebetsiz zamanlarda apansız böyle soruların geçmesi ve yine insanın kendisinin bu sorulara cevap vermek, daha doğrusu sorunun sebep olduğu dipsiz boşluğu doldurmak zorunda olması pek de kolay değil.

Devamını dinlemek için tıklayınız

  • 28
  • 40

HASET VE KİN

"Yayş bin Velid'in Zübeyr'in azatlık kölesinden, onun da Zübeyir bin Avvam'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (SAV) şöyle dedi, "Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı. Haset ve kin beslemek. İşte bunlar kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder. Canım elinde olan Allah'a (CC) yemin ederim ki iman etmeden cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmeden de Mümin olamazsınız. Birbirinizi sevmenizi sağlayacak şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın." (Tirmizi, Sıfatü'l kıyame, 56)

Haset ve kin, kalbi esir alan en kötü hastalıklardan biriydi. İblisi Rabbi'ne isyan ettirip kıyamete kadar lanetlenmeye mahkum eden de Kabil'e yeryüzündeki ilk cinayeti işleten de Yusuf'un kardeşlerine baba ile oğlu yıllarca birbirine hasret bırakacak tuzağı hazırlatan da hep aynı duyguydu.

◾ Uzun lafın kısası çok eskilerden beri vardı bu hastalık. Allah Resulü (SAV) ashabını uyarmadan edemiyordu. Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı. Haset ve kin beslemek. İşte bunlar kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder.

Devamını dinlemek için tıklayınız

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN