Ahiretin varlığına delil 15 Ayet
Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet düşünmeyi, tefekkür etmeyi açıklar. Kainata bakıldığında en ufak bir işte bile birçok gaye ve maksadın gözetildiğini görüyoruz. Gökte devasa cisimler devasa hızlarla, çok ince ve hassas ölçülerle hareket ediyor. Böyle bir sünnetullah, vazifesini yerine getirip iyi hizmet edenlere neden mükafat vermesin ve itaatsizlik edip isyan edenlere karşılığını ödetmesin? Evrene bakıldığında başka bir yerde büyük bir mahkeme olduğunun delilerini görürüz. Bu yüzden sizlere Kur'an-ı Kerim'den ahiretin varlığına delil tam 15 ayeti tefsirleri ile beraber bir araya getirdik.
Giriş Tarihi: 13.09.2024
09:36
Güncelleme Tarihi: 13.09.2024
10:04
Herkese yaptığının karşılığı tastamam ödenir. Zâten Allah, onların yaptıklarını pek iyi bilmektedir.
Zümer Suresi 70. Ayet
Zümer Suresi 70. Ayet Tefsiri
◾ Putperest Araplar, aslında Allah'ın varlığına inanıyor, sorulduğunda O'nun yaratıcı kudretini tanıdıklarını ifade ediyorlardı; fakat putlarını aracı tanrılar saydıkları için Allah'ı bırakıp putlara tapıyor, onlara sığınıyor, onlardan yardım istiyor, böylelikle şirk inancına sapıyorlardı. Oysa onların insanlara yardım etmek şöyle dursun, Allah'tan gelen bir zararı veya bir rahmeti, nimet ve bereketi önleme güç ve imkânları yoktu.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
"Dünyadan ayrılırken tattığımız o ilk ölümümüzden başka? Azaba da uğratılmayacağız, değil mi?"
Sâffât Suresi 59. Ayet
Sâffât Suresi 59. Ayet Tefsiri
◾ "Artık bir daha ölmeyeceğiz değil mi?" anlamındaki soru cümlesi, cennet hayatının sonsuzluğu konusunda bir kuşku ifadesi değil, orada bulunanların, nâil oldukları nimetlerden dolayı hissettikleri şaşkınlık ve mutluluğun büyüklüğünden dolayı söylenecek bir sözdür (Râzî, XXVI, 139). "Önceki ölüm"le bireyin dünya hayatının son bulduğu ölümü kastedilmiştir. "Amel sahipleri böylesi bir kurtuluş için çalışmalıdırlar" ifadesi ise âhiret mutluluğunu kazanmanın, dünyada bu uğurda harcanacak çabaya bağlı olduğunu göstermektedir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Yine onlar, hem sana indirilene hem de senden önce indirilenlere iman ederler. Âhiret gününe ise yakînen inanırlar.
Bakara Suresi 4. Ayet
Bakara Suresi 4. Ayet Tefsiri
◾ Allah bir olduğuna, din de Allah'ın gönderdiği, kendisiyle kulları arasında bir bağ, kulları için bir irşad, bir hayat düzeni olduğuna göre gerçek bir peygamberin aracılığı ile Allah'ı tanıyan ve O'na iman edenlerin diğer peygamberlere ve hak dinlere de iman etmesi kaçınılmazdır. Ancak böyle bir imanla tevhide ulaşılır: Allah birdir ve bütün insanlar bir tek, eşi ve ortağı olmayan Allah'ın kullarıdır, bütün peygamberler bir Allah'ın elçileridir, bütün hak dinler bir Allah'tan gelmiş ve aynı esasları getirmiştir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
İnsanlardan bir grup da vardır ki, gerçekte mü'min olmadıkları halde "Allah'a ve âhiret gününe iman ettik" derler.
Bakara Suresi 8. Ayet
Bakara Suresi / 8. Ayet Tefsiri
◾ Hak dine inananlarla bunu açıkça inkâr edenlerden sonra üçüncü bir inanç ve davranış grubu olarak münafıklara geçilmiştir. Münafık "gönülden inanmadığı halde Allah'ı, Peygamber'i ve onun bildirdiği diğer iman ilkelerini benimsediğini söyleyen, müslümanmış gibi görünen kimse" demektir. Bu grubun en belirgin özelliği ikiyüzlü oluşlarıdır; inanmadıkları halde inanır görünmeleri ve akıllarınca müminleri kandırmalarıdır. Açık inkârcılardan ve bilinen İslâm düşmanlarından, gizli olanlar daha tehlikeli oldukları ve bunların doğru yolu bulma ihtimalleri daha zayıf bulunduğu için kâfirlerin en aşağı tabakada olanları bunlardır.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Onlar, kendilerinin Rablerine kavuşacaklarını ve günün birinde O'na döneceklerini kesinlikle bilen kimselerdir.
Bakara Suresi 46. Ayet
Bakara Suresi 46. Ayet Tefsiri
◾ Ahlâkın ve tasavvufun temel kavramlarından olan sabır, "acıya katlanma, sıkıntıya göğüs germe; Allah'a tevekkül ederek O'ndan gelen sıkıntılara katlanma; insanın kendisini, aklın ve dinin yapılmasını gerekli gördüğü işleri yapmaya veya yapılmasını yasakladığı, uygun bulmadığı davranışlardan uzak durmaya zorlaması; kişinin hayırlı amacına ulaşma yönündeki direnci" gibi anlamlarda kullanılır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "sbr" md.).
Tefsirin devamını okumak için tıklayın