Anadolu erenlerinden: Hz. Mevlana
Düşünceleriyle asırlardır insanlığa ışık tutan Mevlana, 66 yıllık ömründe "mutlak aşk"ın izini sürdü. Aldığı örnek eğitim, edindiği sağlam ilim topluma büyük bir sevgi, engin bir dünya görüşü olarak yansıdı. Mesnevi ve Divan-ı Kebir gibi büyük eserleri ile yüzyıllardır Müslümanlara farklı bir bakış açısı sundu. Sözleriyle, şiirleriyle insanın kendisiyle, yaratıcısıyla ve dış dünyadaki bütün varlıklarla barışık, huzurlu ve mutlu olmasını öğütlerdi.
Giriş Tarihi: 14.10.2022
14:08
Güncelleme Tarihi: 17.12.2022
11:38
Mevlana'ya göre ilahi aşka ulaşmanın yolu
💠 Hz. Mevlana, insanın nebevi sünneti kendi hayatında samimi olarak gerçekleştirmesiyle ilahi aşka ulaşacağını söyler. Farklı alimlerin ilahi aşka ulaşmada kendi tarzları vardır. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, İbn-ul Arabi her biri aynı yolun ayrı akan çeşmeleridir.
💠 İnsanlık manevi aşka, günümüze kadar bu gibi Allah dostu velilerin kendi ömürlerini Efendimiz'in (AS) öğretisine vakfedip yaşamalarıyla nail olmuşlardır.
Vav Tv'de Doç Dr. Eşref Altaş'ın sunumuyla yayın hayatına başlayan Göğerenler'in programının ilk konuğu Prof Dr. Hayri Kaplan Mesnevi'nin yazılışı hakkında şu bilgileri aktardı:
💠 "Mevlana'ya Mesnevi'yi Hüsametttin Çelebi yazdırır. İmla üsulu ile yazılır. Mevlana söyler, Hüsamettin Çelebi yazar. Eski sûfi şairlerde uygulanan gelenek neyse o şekilde yazılır.
💠 Biliyorsunuz eski şairlerimizin çoğu sûfidir veya eskiden sûfilerin hemen hemen hepsi şiir söylemiştir. Her birinin bir divanı olmaz, zaten. Divan da kelime anlamıyla onların şiirlerinin bir araya getirildiği yerdir. Fakat bu mecmuaları kimileri hayattayken dinleyen öğrencileri ya da etrafında sohbetine katılan kişiler ellerinde hazır divit, hokka ve kağıda bunu hemen dercediyorlar."
Programın tamamını izlemek için tıklayınız...
🔸 "Neden yazmak için böyle acele ediyorlar? Çünkü ikinci, üçüncü, dördüncü bir kişide tekrar söz konusu olduğunda şiir değişebiliyor. Fakat şiirler farklı kişiler tarafından da kaydedilebildiği gibi bizim mesnevi örneğinde de olduğu gibi düzenli planlı bir şekilde icra edildiğinde, ki araya fasılalar da girmiş olmakla birlikte, tek bir kişi tarafından da kaydedilebilir. Özellikle bizim sûfi şairlerimizin divanları bu şekilde yani çoğunlukla tek bir kişinin derlemesi sayesinde oluşmuştur.
🔸 O yüzden arada kayıplar da vardır. Mesela Divan-ı Kebir'de nüsha farklılıkları sayı itibariyle o kadar fazla ki kimi Divan-ı Kebir otuz bin küsür, ki kimi Divan-ı Kebir elli bin küsür… Divanları da bu kaydeden kişiler ya hergün günü gününe onu not ederek kronolojik olarak sıralayabilir: Ama bu çok nadirdir. Onun yerine divandaki şiirlerin daha kolay ezberlenmesi ve bulunması amacıyla son harflerine göre eliften başlayıp yeye kadar sıralayabilirler. Fakat bu durumda da bir yanlış anlama ya da okuyanlar tarafından yanlış yorumlama ortaya çıkabiliyor. O sufinin ilk dönemlerde, ilk manevi hallerde yaşadıkları dolayısıyla söyledikleriyle artık son dönemlerinde veya kemâle erdiği durumlarda söyledikleriyle kronolojiyi takip edemiyoruz."
Mevlana'nın Mesnevi-i Şerif'inin ilk 18 beyiti
🔸 "Dinle, bu neyden!" diye başlayan bölüm Mevlana'nın Hüsamettin Çelebi'ye bir anlamda zaten yazmaya başladım, demesi. Belli ki bu Mesnevi'nin şah diyebileceğimiz beyitleri de bunlar. Burada ne anlatılıyor? Ney nedir, kimdir ve buradaki anlatı ne? İlk 18 beyit diye geçiyor. Bu mesneviyi şerh edenler daha ziyade ilk 18 beyti hakkıyla şerh edebilirlerse gerisine ondan sonra cesaret edebiliyorlar. Neden? Çünkü bu ilk 18 beyitte adeta insanın ve insanlığın hikayesini sembolik bir dille daha çok da insan-ı kamili vasfeder tarzda Mevlana dile getirmiş.
🔸 İşin doğrusu ney bir tür hiçliği, bir tür kamışta olduğu gibi sesin kendisinden çıkmadığını ama kendisine üflenildiği zaman nefesle, bilinç sahibi birisi tarafından kendisinden yani insan-ı kamilden sadır olduğunu anlatıyor. Mesnevi'nin de böyle bir düşüncenin, böyle bir ilhamın ürünü olduğunu vurgulamaya çalışıyor, Mevlana.
🔸 Hikayemiz ise çok basit aslında ama basit hikayemizin safhaları hakkında ancak tecrübeye dayalı bilgileri bize yaşatacak örnek kelimeler veya kavramlar sadece ipucu olarak sunulmuş. Mesela, neylerin yetiştiği göl; bir koparılmışlığı cennetten düşmüş olmayı, ezelden bu dünyaya atılmışlığımızı temsil ediyor. Fakat bizim geldiğimiz ve bedenlerimizle yaratılmadan önce de var olduğumuz bir evrenden bahsediyor. Adı ruhlar alemi ama her ruhun sanki dünyaya gelip de göçmüş ve bilinçlenmiş kendi karakterini kazanmış; adeta isimlendirilmiş haliyle ruhlar alemi. Halbuki böyle bir imtihan süreci yaşanmış değil orada. Fakat Hz. Muhammed belli, Eşref belli, Hayri belli... Halbuki felsefede böyle bir şey mümkün değil biliyorsunuz. Bu dünya için hatt-ı hareket çiziyor. Nasıl hareket edeceğimiz noktasında kemal yolculuğu çiziyor. Sadece bilişsel düzeyde değil, artısı bahsettiğimiz bu ilahi aşk ama Kur'an-ı Kerim bunu muhabbet şeklinde ifade etmiş.
🔸 Mevlana'nın gözü, kulağı, aradığı, sorduğu ve bize emanet etmek istediği ilahi sözü duyacak kulak, ilahi güzelliği görecek göz ve bunu kendisinde gerçekleştirecek olan bütün insanlığı kuşatabilecek bir sevgi, öyle geniş gönül.
Mevlana'dan hayat dersi veren 40 alıntı
Programının sonlarına doğru Prof Dr. Hayri Kaplan bizlere pergel meteforunu açıkladı:
🔸 "Bir ayağım pergeldeki gibi şeriatta, öteki ayağım 72 milleti dolaşıyor, kuşatıyor." ifadesi pergel meteforunu açıklıyor. Mevlana bize yazıp, söyleyip miras bıraktıklarıyla gerekse ardından sadece onun çağırısıyla Müslüman olanlara da bir tecrübe... Demek ki Mevlana, Peygamber (SAV) yolunun toprağı olarak şeriatin üzerinde, şaşmaz bir şekilde onun yolunun pratiklerini yerine getiren bir hayat sürmüş, bununla birlikte bu 72 milletin hepsine de İslam'ın davetini tebliğ edebilecek, sohbet edebilecek bir de etkileyebilecek, ihtidalarına sebep olabilecek bir güce ve etki alanına sahip gözüküyor.
🔸 Doç Dr. Eşref Altaş: "Mevlana denildiğinde akla birçoğumuz için farklı temalar akla geliyor. Mevlevilik tarikatı da akla gelebiliyor, sema, semazen de. Çocuklar için mevlana şekeri ve bir derviş dede de akla gelebilir." Dedikten sonra "Mevlana bize ne ifade etmeli? " sorusunu Prof Dr. Hayri Kaplan'a yöneltti.
Prof Dr. Hayri Kaplan bizlere Mevlana'nın bize ne ifade etmesi ile ilgili düşüncelerini şu şekilde aktardı:
🔸 "Peygamber Efendimizin (SAV) sünneti, onun hedefleri ve amaçları her ne ise o güzel ahlakı İslam toplumuna bir örnek olarak sunmayı amaçlayan bir insan olarak Mevlana'yı değerlendirmek lazım."