Asr-ı Saadet'te Ramazan ayı nasıl geçerdi?
Asr-ı Saadet'te, on bir ayın sultanı Ramazan'da oruç farz olunduğundan beri heyecanla karşılanırdı. Hz. Peygamber, Ramazan ayında Cebrail'le mukabele eder son on günü itikâfa girerdi. İşte asr-ı saadette Ramazan ayı nasıl karşılanırdı, sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 10.05.2019
14:40
Güncelleme Tarihi: 08.05.2020
11:17
HZ. PEYGAMBER'İN RAMAZAN’DA İTİKÂFI
Hz. Peygamber (sav), ramazanın son on gününde Mescid-i Nebi'de itikâfa girerdi. Hatta rivayetlerde kendisi için mescitte çadır kurulduğu ve farz namazı kıldırdıktan sonra genellikle zikir, ibadet ve Kur'an okumak için bu çadıra çekildiği nakledilir.
Bu günlerden birinde gerçekleşen olayı Ebu Zer (r.a.) anlatır: "(Ramazan'ın) son on günü olunca Rasulullah mescitte itikâfa girdi. (Ramazan'ın) 22'sine denk gelen Pazartesi günü ikindi namazını kıldırdı ve şöyle dedi: 'Bu gece namaz kılacağız, inşallah. Gece namaz kılmak isteyen kılsın!' Bu gece ayın 23'ü oluyordu. Hz. Peygamber yatsıdan sonra cemaate gecenin üçte biri oluncaya kadar (teravih/teheccüt) namazı kıldırdı, sonra bitirdi. Ayın 24'ü olunca bir şey demedi ve gece namaza gelmedi. Sonra 25. geceyi kastederek şöyle dedi: 'İnşallah, bu gece namaz kılacağız. Gece namaz kılmak isteyen kılsın!' Gecenin üçte birine kadar cemaate (teravih/teheccüt) namazı kıldırdı, sonra bitirdi. Ayın 26'sı olunca bir şey demedi ve gece namaza gelmedi. 26. günün ikindi namazı olunca kalktı ve 27. geceyi kastederek şöyle dedi: "İnşallah, bu gece namaz kılacağız. Gece namaz kılmak isteyen kılsın!' Ebu Zer anlatmaya şöyle devam etti: (O gece) namaz için toplandık ve Hz. Peygamber bize gecenin üçte ikisi oluncaya kadar (teravih/teheccüt) namazı kıldırdı. Sonra mescitteki (itikâf) çadırına gitti. Ben kendisine 'Ey Allah'ın Resulü! Sabaha kadar bize namaz kıldırmanı çok isterdik' deyince şöyle buyurdu: 'Ey Ebu Zer! Sen imamınla bu namazı kılıp tamamladığında gecenin tümünü ibadetle geçirmiş gibi sevap alarak bitirmiş olursun.' Hz. Peygamber bu şekilde bir kere kıldırdı. Farz olmasından korktuğu için (cemaatle kıldırmaya) devam etmedi."
PEYGAMBERİMİZ İFTAR VE SAHURDA NE YERDİ?
Peygamberimiz, o günkü imkânlar çerçevesinde ne varsa onu yerlerdi. Özellikle Hayber'in fethine kadar ciddi bir zorluk çekilmişti. O dönemleri Hz. Aişe şöyle anlatır: "Kaç ay geçerdi de evimizde yemek pişirmek için ateş yakılmazdı. Günler birbiri arkasına düşerdi de bizim evimizde sadece iki siyahtan (su, hurma) başka bir şey olmazdı."
Hayber sonrası Medine maddi rahatlık sağlanınca Peygamber ve Sahabe evleri de biraz rahata kavuştu. Fakat israf derecesinde Ramazan sofrası kurulmazdı. Su ve hurma ile açılan iftarlar, bir iki kap yemekle devam etti. Sayılı günlerde ise o hanelere et girdi. İftara olduğu gibi, sahura da misafir davet ederdi. "Midenizi yemekle doldurmayın. Üçte biri hava, üçte biri su, üçte biri ise yemek olsun!" Hz. Peygamber bu ilkeyi Ramazan'da da korudu ve sahabeleri de korumaları konusunda teşvik etti.
10 sene hizmetinde bulunan Enes bin Mâlik, vakit girince, birkaç taze hurma, yoksa kuru hurma, o da yoksa birkaç yudum su ile orucunu açtığını söyler. Yemeğe tuzla başlamak da övülmüştür. Kışın hurma, yazın su ile açtığı da nakledilir. Zeyd bin Sâbit der ki: 'Resulullah ile sahur yedikten sonra, elli âyet okuyacak kadar zaman geçti ve sabah namazını kıldık.