Ayet ve hadisler ışığında İslam'da emanet kavramının önemi
Ayet ve hadislerde birbirinden farklı anlamlarda kullanılan emanet kelimesi insanın; Allah'a, ailesine, içinde bulunduğu topluma, hayvanlara ve doğal çevresine, hatta insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını ifade eder. Kısacası, insanın sorumluluk alanına giren her şey emanettir. Peygamberlerde bulunması gerekli beş nitelikten birisinin "emanet " olması, bu kavramın mana ve önemini açık bir şekilde bizlere ifade etmektedir. Bu minvalde sizler için, İslam'da emanet konusunun önemine ayet ve hadisler ışığında değindik.
Giriş Tarihi: 03.04.2020
09:45
Güncelleme Tarihi: 21.08.2021
13:43
Arapça'da "güvenmek, korku ve endişeden emin olmak" manasındaki emn masdarından gelen emanet kelimesi hıyanetin karşıt anlamlısı olarak isim şeklinde kullanıldığı gibi "güvenilir olmak" anlamında masdar şeklinde de kullanılır. Ayet ve hadislerde çok geniş anlamlarda zikredilen emanet kelimesi insanın; Allah'a, ailesine, içinde bulunduğu topluma, hayvanlara ve doğal çevresine, hatta insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını ifade eder. Kısaca insanın sorumluluk alanına giren her şey emanettir.
"Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberine ihanet etmeyin. Şayet Allah'a ve Peygamberine ihanet ederseniz, size verilen emanetlere bile bile ihanet etmiş olursunuz." Enfâl, 8/27.
Enfâl suresini okumak ve dinlemek için tıklayın
Emanet hıyanetin karşıt anlamlısı olarak isim şeklinde kullanıldığı gibi güvenilir olmak anlamında masdar şeklinde de kullanılır. Ayrıca güvenilen bir kimseye geçici olarak bırakılan şey manasına da gelir. Halk arasında yaygın olan manası da budur.
Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem, içinde doğup büyüdüğü toplum tarafından, daha Peygamber olarak görevlendirilmeden önce el-Emîn -güvenilir- olarak tanınmıştı.
"Size iki emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız. Bunlar, Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir." Muvattâ, Kader, 3
İyilik ve hayırda yarışmak ile ilgili hadisler
İslam literatüründe emanet oldukça geniş kapsamlı bir kavram niteliği taşır. Bu durum kelimenin Kur'an ve hadislerdeki kullanımından ileri gelmektedir. Buna göre öncelikle, bir süre sonra geri alınmak üzere birinin uhdesine bırakılan aynî veya nakdî hakka hem emanet hem vedîa denirse de vedîadan farklı olarak emanet ücret, kira, ortaklık hakkı, buluntu gibi maddî haklar yanında iman, ibadet gibi dinî yükümlülükler, beden ve ruh sağlığı, servet, makam ve mevki gibi imkân ve kabiliyeti gerektiren hususlar, sözleşmeler, mesken ve aile mahremiyetine saygı, nimet ve ikrama teşekkür, selâma karşılık verme, sırların saklanması vb. dinî, ahlâkî, içtimaî ilke ve kuralları da içine almaktadır.
"Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz, yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz…" hadisi gereği, her durumda sadakat ve vefayı gerektirir. Paylaşmayı, yardımlaşmayı ve dayanışmayı gerektirir.
Kur'an ne zaman kitap haline getirildi?
Hiç şüphe yok ki, insanın ilk sorumluluğu , kendisini yaratan ve akıl gibi üstün yetenekler veren Allah'a karşı olan sorumluluğudur. Allah Teâlâ insanoğluna bu sorumluluğunu hatırlatmak üzere pek çok Peygamberler göndermiş ve bu Peygamberlerin bazıları ile de kitaplar indirmiştir. Bu kitaplarda uyulması ve sakınılması gereken hususlar yer almıştır. Allah Teâlâ'nın görevlendirdiği son Peygamber, Muhammed Mustafa (sas.), indirdiği son kitap da Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerim, Allah'ın emanetini insanoğlunun taşıdığını bildirmektedir. Şöyle buyuruluyor:
"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insanoğlu yüklendi. O gerçekten çok zalim ve cahildir.'' Ahzab, 33/72
Ahzab suresini okumak ve dinlemek için tıklayın
Allah'ın emir ve yasaklarına , gönderdiği son Peygamberin sünnet ve tavsiyelerine uymayan kimse yüklendiği bu emanete karşı görevini yapmamış olur. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Allah'a ve Peygamberine hainlik etmeyiniz ki bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olmayasınız.'' Enfal, 8/27