Arama

Barbaros Hayreddin Paşa Camii için hazırlanan minyatürlerin hikayesi

Fikriyat Sohbetleri'nde bugün "Barbaros Hayrettin Paşa Camii"ndeyiz. Mimarisi kadar süslemeleri ve minyatür desenli çinileriyle ön plana çıkan bu cami, bölgedeki en büyük camilerden biri olarak biliniyor. Minyatür desenli çinilere emeği geçmiş bir isimle birlikteyiz bugün: Zehra Akdeniz… Kendisiyle güzel bir sohbet edeceğiz. Gelin önce camiyi kısa bir ziyaret edelim, sonrasında sohbetimize başlayalım.

  • 11
  • 16

Özge Özkul: Bir çalışmanız, başlangıcından ortaya çıkışına kadar hangi aşamalardan geçiyor?

Zehra Akdeniz:

🔹 Önce günlerce düşünürüm, sonra okumalar yaparım yani kendimce psikolojik hazırlık sürecinden geçiyorum. Sonra da karalamalar şeklinde tasarıma başlıyorum ama tabii ki finale kadar o çok evriliyor yani baştan tasarımı bitirip sonra uygulamaya geçemiyorum; biraz kervanı yolda da dizdiğim oluyor. Ben manevi bir yolculuğa çıkıyorum tasarımlarımda, o havayı seviyorum o yüzden çok kuralcı biri değilim, esnetebilirim kuralları. Yolculuk sırasında bir şeyler ekleyip, çıkarabiliyorum.

İstanbul'da mutlaka gidilmesi gereken 5 Osmanlı camisi

  • 12
  • 16

Özge Özkul: Zehra Hocam eserlerinizde sık sık tekrar eden motifler var mı? En çok hangi temaları işlemeyi seviyorsunuz?

Zehra Akdeniz:

🔹 Farklı temalar işliyorum ama siparişler de bunu yönlendiriyor. Tabii ki cami gibi bir yere tasarım yapmak istediğimde ona göre temalar seçiyorum. Mesela burada hiç figür, bitkilerin dışında bir şey kullanmadım. Onun dışında da ben hemen hemen bütün tasarımlarımda özellikle camilerde mutlaka çiçekleri "kalp" şeklinde yapıyorum. Çünkü kalbimi bırakıyorum tasarımlarımda o yüzden de çiçeklerin hepsi kalp formunda.

  • 13
  • 16

Özge Özkul: Geleneksel minyatür sanatının günümüzdeki yeri ve geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?

Zehra Akdeniz:

🔹 Minyatür sanatını ben de geleneksel üsluplarla öğrendim ve o şekilde öğretmeye çalışıyorum. Bir şeyin öğrenilmesi aşamasında geleneksel üsluba sadık kalınması taraftarıyım. Çünkü bunlar kadim ve köklü sanatlar. Geçmişte aslında tarihi belgelemek ve fotoğraflamak için kullanılmış da bir sanat. Yani daha çok belgeleme sanatı diyebiliriz. Bir Gazavatname'de, savaşı anlatan bir minyatürde ya da edebi eserde, kafamızda hayal ettiğimizi, yan tarafında resmedilerek, minyatürleştirilerek kitabın zenginleştirildiğini görüyoruz. Daha keyifli okunuyor. O yüzden geleneksel sanatlar geleneksel usüllerle öğrenilmeli ama daha sonrasında çağdaş yorumlar da katılabilmeli.

  • 14
  • 16

Özge Özkul: Yurt içi ve yurt dışında minyatür sanatına olan ilgi ne durumda?

Zehra Akdeniz:

🔹 Minyatür sanatının Osmanlı'daki ismi nakıştır, yapana da nakkaş denir. Minyatür kelimesi Latince kökenli, Batı'da da kullanılan bir resim sanatı. Tabii ki teknikler, renkler veya figürlerin kompoze ediliş şekilleri farklı. Ben yurt dışında kişisel sergi açmıştım ve çok beğenildi, takdir edildi. Galeri müdürü, "yıllardır burada sergiler açıyoruz bu kadar ince, hassas işler görmemiştik" dedi. Ülkemizde de hem talep olarak hem de beğeni olarak artmakta. O yüzden camideki tasarımlarımı ekstra önemsiyorum hem sanatımız için hem de benim için güzel bir hatıra olacak inşallah.

  • 15
  • 16

Özge Özkul: Türk mimarisinde süsleme sanatının yeniden değer görmeye başladığını söylemek mümkün olur mu?

Zehra Akdeniz:

🔹 Zaten çini sanatı veya tezyinatta kullanılan süslemeler olmadan bir cami hayal edemiyoruz. Aslında bu insanın doğasında olan bir şey, yaşadığı yeri güzelleştirmek adına hemen süslemeye başlıyor. Son yapılan camilerde de görüyorsunuz hala hem geleneksel etkiler devam ediyor ama burada olduğu gibi modern dokunuşlar da var; halısında veya büyük beden pencerelerinde gördüğünüz gibi…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN