Barbaros Hayreddin Paşa Camii için hazırlanan minyatürlerin hikayesi
Fikriyat Sohbetleri'nde bugün "Barbaros Hayrettin Paşa Camii"ndeyiz. Mimarisi kadar süslemeleri ve minyatür desenli çinileriyle ön plana çıkan bu cami, bölgedeki en büyük camilerden biri olarak biliniyor. Minyatür desenli çinilere emeği geçmiş bir isimle birlikteyiz bugün: Zehra Akdeniz… Kendisiyle güzel bir sohbet edeceğiz. Gelin önce camiyi kısa bir ziyaret edelim, sonrasında sohbetimize başlayalım.
Giriş Tarihi: 21.06.2024
14:52
Güncelleme Tarihi: 24.06.2024
11:26
➡ Zehra Akdeniz:
🔹 Bu tasarıma başlarken Midilli Adası'nın yer aldığı bir bölgede olduğumu tesadüfen öğrendim. Hızır Reis de Midilli doğumlu. Tasarımı o sebeple alt kısımda sol alttaki ada, orası Midilli. Üzerinde de Osmanlıca yer isimleri yazıyor. Adını "Hızır'ın Yolu" koydum çünkü Hızır Midilli'de doğdu. Aslında korsan ya da denizci değildi ama abisi Oruç Reis, Rodos Şövalyeleri tarafından esir edildiği için onu kurtarmak için girişimde bulunuyor ve hayatı değişiyor. Hızır'ın yolu Midilli'den başlıyor, Cezayir, Tunus, Cebelitarık ve en üstte Preveze'yi yaptım. Bu haritaların dizilişi gerçek haritadaki gibi değil. Yolun akışına göre dizayn ettim bu da minyatürün kolaylıklarından. Topkapı S arayı'nın surlarının önünde tamamlanıyor yol. Donanma seferden döndüğü zaman birbirilerine top atışı ile selam verirlermiş. Ben tam o sahneyi resmetmek istedim. Ayasofya da biliyorsunuz Topkapı Sarayı'nın hemen bitişiğinde ama ben hep kompozisyonu tamamlamak için hem de bizim için fetih sembolü olduğu için onu biraz daha büyük, flu resmedip kompozisyonumu böyle tamamladım. Yukarıda Saf suresi 13. Ayetinden bir kesit var aşağıya da bir pasaj açtım oraya da Fetih suresinin 1 ve 3. Ayeti o da yine hem Osmanlı'da hem hala bu tip fetihler için okunan ayetlerden.
↪ Hızır'ın Yolu panosunda bir detay var. Denizin yüzeyindeki kuran sayfaları yer alıyor. Hızır Reis hatıratında şöyle anlatıyor: Preveze'de bizi pusuya düşürdüler, biz Osmanlı donanması tek, ama karşısında Vatikan, Fransa, İspanya, Hollanda kendi söylemiyle bütün Avrupa onun tabiriyle bütün kafir birleşmiş ama biz tekiz. Daha önce bir rüya gördüğü için bir manevraya karar veriyor. Diğer reisler, "rüzgâr bizim aleyhimizde bunu yapalım mı?" diye soruyorlar. Hızır Reis "eminim böyle yapacağız" diyor ve başlıyor duasını yapmaya. Kur'an yapraklarını koparıp denizin üzerine serpiştiriyor. Sonra gerçekten önce rüzgar duruyor sonra Hızır Reis ve donanmanın lehine geçiyor, kısa sürede dünyanın en büyük donanmasını tarumar ediyorlar. Hatta Andrea Doria kaçıyor. Okuduğum zaman bunu çok beğenmiştim o yüzden burada resmetmek istedim.
➡ Özge Özkul: Sanatınıza değinmek istiyorum. Minyatür sanatını anlatabilir misiniz? Minyatür sanatını seçmenizdeki en büyük etken neydi?
➡ Zehra Akdeniz:
🔹 Aslında minyatür sanatı tabii ki resim sanatı ama tarihi bir enteresan bir şey de var beni çeken cezbeden tarafı doğruydu ; aynı zamanda bir belgeleme sanatı. Benim hoşuma giden başka bir özelliği de normalde Batı sanatında ya da fotoğrafta özne değerlidir yani o resmi çizen ya da o fotoğrafı çekinin gözünden yapılır. Minyatür sanatında özne değil nesne kıymetlidir. Yani benim bakış açım değil neyi resmetmek istiyorsam, onun en güzel görüneceği açı, perspektif, büyüklük öncelikli oluyor. Bu çok hoşuma gidiyor. Mesela bir tarihi minyatürü düşünelim hepimiz tarih kitaplarında görmüşüzdür, çok geniş bir savaş minyatürü en ön cephedeki askerle en arka cephedeki dağın tepesindeki asker, aynı ebatta çizilir. Çünkü biri birinden daha önemli değil veya aralarında bir padişah varsa padişah biraz daha büyük çiziliyor. Yine aynı şekilde bir kutsal mekânı çiziyorsanız, normalde perspektifte diyelim ki önde bir küçük ağaç veya bitki var. Arkada çok uzakta bir cami var, kutsal bir alan var. Öndeki büyük çizilir arkadaki küçük çizilir, normal resimde. Ama minyatürde öyle değil önem sırasına göre ebatlandırılıyor. Cami ya da kutsal kişi her zaman daha büyük çizilir, diğerleri de ona göre çizilir. Bir de şöyle bir farkı var; perspektif olmadığı için bir binanın aynı anda hem üstten görünüşünü hem yandan hem de içini gösterebilirsiniz. Bu noktada da bence çok fantastik bir tasarım imkânı sağlıyor.
➡ Özge Özkul: Bir çalışmanız, başlangıcından ortaya çıkışına kadar hangi aşamalardan geçiyor?
➡ Zehra Akdeniz:
🔹 Önce günlerce düşünürüm , sonra okumalar yaparım yani kendimce psikolojik hazırlık sürecinden geçiyorum. Sonra da karalamalar şeklinde tasarıma başlıyorum ama tabii ki finale kadar o çok evriliyor yani baştan tasarımı bitirip sonra uygulamaya geçemiyorum; biraz kervanı yolda da dizdiğim oluyor. Ben manevi bir yolculuğa çıkıyorum tasarımlarımda, o havayı seviyorum o yüzden çok kuralcı biri değilim, esnetebilirim kuralları. Yolculuk sırasında bir şeyler ekleyip, çıkarabiliyorum.
İstanbul'da mutlaka gidilmesi gereken 5 Osmanlı camisi
➡ Özge Özkul: Zehra Hocam eserlerinizde sık sık tekrar eden motifler var mı? En çok hangi temaları işlemeyi seviyorsunuz?
➡ Zehra Akdeniz:
🔹 Farklı temalar işliyorum ama siparişler de bunu yönlendiriyor. Tabii ki cami gibi bir yere tasarım yapmak istediğimde ona göre temalar seçiyorum. Mesela burada hiç figür, bitkilerin dışında bir şey kullanmadım. Onun dışında da ben hemen hemen bütün tasarımlarımda özellikle camilerde mutlaka çiçekleri "kalp" şeklinde yapıyorum. Çünkü kalbimi bırakıyorum tasarımlarımda o yüzden de çiçeklerin hepsi kalp formunda.
➡ Özge Özkul: Geleneksel minyatür sanatının günümüzdeki yeri ve geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
➡ Zehra Akdeniz:
🔹 Minyatür sanatını ben de geleneksel üsluplarla öğrendim ve o şekilde öğretmeye çalışıyorum. Bir şeyin öğrenilmesi aşamasında geleneksel üsluba sadık kalınması taraftarıyım . Çünkü bunlar kadim ve köklü sanatlar. Geçmişte aslında tarihi belgelemek ve fotoğraflamak için kullanılmış da bir sanat. Yani daha çok belgeleme sanatı diyebiliriz. Bir Gazavatname'de, savaşı anlatan bir minyatürde ya da edebi eserde, kafamızda hayal ettiğimizi, yan tarafında resmedilerek, minyatürleştirilerek kitabın zenginleştirildiğini görüyoruz. Daha keyifli okunuyor. O yüzden geleneksel sanatlar geleneksel usüllerle öğrenilmeli ama daha sonrasında çağdaş yorumlar da katılabilmeli.