Arama

Camilerin iç süsü: Kubbe yazıları

Müslümanlar tarih boyunca ibadet ettikleri mabedleri tezyini sanatlar ile süslemeye ayrı bir ehemmiyet gösterdiler. İçerisinde Hak Teala'ya yakardıkları, istiğfar ettikleri bu yegane ibadethaneleri en güzel şekilde imar ettiler. Bu anlayışa binaen cami içerisinde bulunan en güzel yazı örnekleri de ekseriyetle iç kubbe üzerinde yer aldı. Ziyadesiyle ustalık gerektiren bu yazılar asırlar boyunca camilerimizin kubbelerini süsledi.

  • 10
  • 21

Fatih Camii iç kubbesi

"Tâ-hâ. Biz Kur'an'ı sana mutsuz olasın diye indirmedik. Ancak Allah korkusu taşıyanlar için öğüt olsun diye indirdik. O, yeri ve yüce gökleri yaratan Allah katından peyderpey gönderilmiştir. Rahmân olan Allah arşa istivâ etmiştir. Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve toprağın altında ne varsa hepsi O'nundur."

Tâhâ Suresi 1-6. Ayetler

Tâhâ Suresi 1- 6. Ayetleri dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Tâhâ Suresi 1- 6. Ayetler Tefsiri

➡ Müfessirler arasında, bu sûrenin ilk âyetini oluşturan ve "tâ-hâ" şeklinde okunan iki harfin mahiyeti ve anlamı hususunda iki yorum vardır. a) Bunlar bazı sûrelerin başında yer alan ve teker teker okunduğu için "hurûf-i mukattaa" diye adlandırılan harflerdendir (bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/1). b) Bunlar ayrı iki harf değil, anlamı olan bir kelimedir. Bu eğilim içinde kuvvetli bulunan görüşe göre bu kelime Arapça'nın bazı lehçelerinde "ey kişi, ey insan!" mânasına gelmektedir. Bu görüşün sahipleri, İslâm öncesi Arap şiirinden bu anlamdaki kullanımı gösteren örnekleri zikrederler.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

  • 11
  • 21

Fatih Camii

Ebu'l Feth Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Bizans imparatorlarının gömüldüğü tepeye yaptırılan, İstanbul'un ilk selatin camisi olan Fatih Camii, Mimar Atik Sinan'ın eseridir.

Atik Sinan kimdir?

Tam adı Sinaüddin Yusuf bin Abdullah olan Atik Sinan, Rum asıllı bir mimardır. İstanbul'un ilk İslam yapılarının mimarı olan Sinan aynı zamanda 15. yüzyıl mimarisinin en seçkin temsilcilerindendir.

◾ Cami içerisindeki Sahn-ı Seman Medresesi Osmanlıların uyguladığı yükseköğretimin en iyi numulerindendir. Fatih Külliyesi 1469'da hizmete girmesine rağmen 1766 depreminde harabe haline geldi. Sultan III. Mustafa tarafından tamir ettirilen mabed 1771 yılında tekrar ibadet etmeye uygun bir mekan oldu.

Fatih Camii ve Külliyesi hakkında 10 bilgi

  • 12
  • 21

Eminönü Yeni Valide Sultan Camii iç kubbesi

"Gerçek şu ki Allah, koyduğu düzenden sapmamaları için gökleri ve yeri tutmaktadır. Şayet sapacak olsalar artık O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O halîmdir, çok bağışlayıcıdır."

Fâtır Suresi 41. Ayet

Fâtır Suresi 41. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Fâtır Suresi 41. Ayet Tefsiri

➡ Göklerin yani ilâhî yasalar düzenine uygun olarak uzay içinde işlevlerini sürdüren bütün galaksilerin, gök cisimlerinin ve bu düzen içinde insan bakımından özel bir önemi haiz olan yerkürenin yörüngelerinden sapmaması Allah Teâlâ'nın irade ve kudretiyle mümkün olmaktadır. Yüce Allah bu hassas dengenin bozulmasını murat etmiş olsa artık bu sapmayı önleyebilecek hiçbir güç yoktur (bu konuda ayrıca bk. Ra'd 13/2). Âyetin "sapmamaları için" şeklinde çevrilen kısmında kullanılan ve zevâl kökünden türetilen fiil hem "bir şeyin nizamının bozulması" hem de "yok olması" anlamına gelir. Burada her iki mânanın birlikte kastedildiği anlaşılmaktadır. Zira göklerin ve yerin hareketindeki en küçük bir sapma ve dengesindeki en küçük bir bozulma aynı zamanda onların yok olması demektir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

  • 13
  • 21

Eminönü Yeni Valide Sultan Camii

"Yeni", "Valide Sultan Camii" olarak bilinen ve tarihi yarımadanın girişinde, Eminönü'nde ziyaretçilerini büyüleyen caminin esasında ilk banisi Safiye Sultan'dır.

68 yıl ile en uzun süre inşaatı süren cami olarak bilinen Valide Sultan Camii'nin inşasına Mimar Davut Ağa başlamış, Mimar Dalgıç Ahmed Ağa devam ettirmiş ve Mustafa Ağa hitama erdirmiştir.

Yapımı 66 yıl süren Osmanlı camisi

  • 14
  • 21

Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii iç kubbesi

"Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir."

Nûr Suresi 35. Ayet

Nûr Suresi 35. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Nûr Suresi 35. Ayet Tefsiri

➡ Nur âyeti diye anılan bu âyetin açıklanması amacıyla tefsirlerde sayfalar dolusu açıklamalar kaleme alınmış, ayrıca kitaplar yazılmıştır. Bunlar arasında en meşhur olanı Gazzâlî'nin Mişkâtü'l-envâr'ıdır. Genellikle tefsirciler, nurun Allah olamayacağı ön kabulünden yola çıkarak burada mecaz yoluyla bir anlatımın söz konusu olduğunu ve te'vil edilmesi gerektiğini ileri sürerken Gazzâlî farklı bir tezle karşımıza çıkmakta ve özetle şöyle demektedir: Nur kelimesinin, idrak kabiliyeti ve mânevî olgunluğu farklı irfan derecelerine göre birden fazla hakiki mânası vardır. Sıradan insanlara göre nur zuhurdan ibarettir. "Görünmek, ortaya çıkmak" mânasındaki zuhur da izâfî bir kavramdır. Bu kesime göre en güçlü idrak aracı duyulardır, konuyla ilgili olarak da görme duyusudur. Buradan hareketle, güneş ve lamba gibi hem kendini hem başka şeyleri gösteren nesneye "nur" denilmiştir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN