Arama

Cum'a suresi ve faziletleri

Göklerdeki ve yerdeki her şeyin, Allah'ı tesbih ettiğini haber veren, Esmâ-i hüsnâ'dan dört ismin yer aldığı Cum'a Suresi, dindarlığın vahye bağlı olmaksızın gerçekleşmeyeceğini, onun kuru bir iddia veya amelsiz bilgiler yığını ile değil, bu bilgilerin yaşanmasıyla elde edilebileceğini ortaya koyar.

Kaynaklarda verilen bilgilerden anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber bir cuma günü hutbe okurken dışarıdan gürültüler ve davul sesleri duyulur (o günün geleneklerine göre kervanların gelişi davul çalınarak ilân edilirdi.) Bunun üzerine birçok sahâbî mescidi terk edip sesin geldiği tarafa doğru gider; bu durum mescidde on iki kişiyle kalan Hz. Peygamber'i çok üzer.

Söz konusu kervan Şam tarafından geliyordu ve o yıl 'de büyük bir kıtlık hüküm sürdüğünden daha çok zahire ve yiyecek taşıyordu. Kervanın Dihye el-Kelbî'ye ait olduğu rivayet edilmekle birlikte (Fahreddin er-Râzî, VIII, 208) bunun gerçeğe uymadığı ve âyetin Câbir b. Abdullah'ın kervanı hakkında nâzil olduğu belirtilir (İbn Kesîr, IV, 367; Elmalılı, VI, 4992).

  • 5
  • 12
CUMA NAMAZI
CUMA NAMAZI

İbn Sa'd'ın rivayetlerine bakılırsa (et-Tabakāt, III, 118, 119) hicretten önce Medine'de kılınmaya başlanmıştı. Ancak bu âyetlerden anlaşıldığına göre sûrenin gelişine kadar ashap arasında cami ve cemaat adabıyla ilgili bir disiplin henüz bulunmuyordu.

Surenin konusu, peygamber göndermenin ilâhî hikmet ve faydaları, vahyin yol gösterici etkinliği ve cuma namazıyla ilgili bazı hükümlerden ibaret. Sure, esmâ-i hüsnâdan dört ismin yer aldığı, bundan önce ve sonraki bazı surelerinde benzer ifadelerle ilk ayetlerini teşkil eden bir tesbih cümlesiyle başlar. Daha sonra Allah'ın ümmî bir kavim içinden peygamber göndermesinin sebepleri ve dolayısıyla peygamberin görevleri açıklanır.

Bu görevler, peygamberlerin Allah'ın ayetlerini insanlara okumaları, onları maddî ve manevi temizliğe teşvik etmeleri, onlara kitabı ve hikmeti öğretmeleridir. Peygamberlerin insanlığa yönelik bu hizmetleri, hem kendi dönemlerindeki insanlara hem de daha sonra gelecek ümmetlere şâmildir. Sûrenin bu konu ile ilgili ayetlerinde peygamberlerin görevleri Hz. Muhammed'in şahsında ifade edildikten sonra önceki ümmetlerden Yahudilere gönderilen emirlerin onlar tarafından samimiyetle benimsenmediği ifade edilerek bu tür bir davranış içinde bulunanlar, sırtında Tevrat taşıyan ve tabii olarak onun kudsî muhtevasından habersiz olan merkebe benzetilmiştir. Tevrat gibi mukaddes bir kitaba sahip bulunduklarını söyleyen ve bu sebeple Allah'ın dostları olduklarını ileri süren yahudilerin samimiyetsizliği vurgulanarak onlara şöyle denilmektedir:

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN