Divriği Kale Camii: Anadolu'nun Tarih Kokan Minaresiz Cami 844 yıldır ayakta
Divriği Kale Cami, Anadolu'nun en eski Türk yapılarından biri olarak öne çıkıyor. 1179 yılında inşa edilen ve 844 yıldır ayakta kalan cami, minaresiz yapısı ve uçurum kenarındaki etkileyici konumuyla dikkat çekiyor. Tarihi yapının restorasyon çalışmaları tamamlanmış olup, cami yeniden ibadete açılacağı günü sabırsızlıkla bekliyor. Divriği Kale Cami, hem tarihi hem de mimari özellikleriyle Anadolu'nun zengin kültürel mirasının önemli bir parçası olarak korunmaya devam ediyor.
Giriş Tarihi: 27.07.2024
10:34
Güncelleme Tarihi: 30.09.2024
11:31
◼ Divriği Kale Camii , hem konumu hem de mimari özellikleriyle dikkat çeker; özellikle yapının, erken dönem örneklerinden olan Tarihi Kale Camii'yle kıyaslandığında öne çıktığı görülmektedir.
◼ Divriği Kalesi surları içinde, ilçeye hakim bir noktada konumlanan bu tarihi yapı, inşa teknikleri ve kullanılan malzemeler açısından sınırlı bilgi sunmaktadır. Ancak, yapının taç kapısındaki ve iç tezyinatındaki bazı süsleme örnekleri, sanat ve estetik anlamında çeşitli veriler sağlar.
Unesco Dünya Mirası Listesi'ndeki Anadolu'nun eşsiz ahşap camileri
◼ Divriği Kale Camii'nin inşası, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi' yle birlikte Anadolu'nun Türklere açılmasının ardından bölgede başlayan inşa ve imar faaliyetlerinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
◼ Bu cami, Anadolu'da Türkler tarafından başlatılan inşa sürecinin en erken tarihli örneklerinden biridir ve bu nedenle Türk mimari tarihi ve Türk tarihi içinde önemli bir yere sahiptir."
“844 yıllık cami ibadete açılmayı bekliyor”
◼ Divriği Kalesi surları içinde inşa edilen ve restorasyonu tamamlanan tarihi cami hakkında bilgi veren Yunus Budaktaş , 2008 yılında tamamlanan restorasyonun ardından caminin ibadete açılmadığını belirtti.
◼ Budaktaş, "Restorasyon çalışmaları sonrasında cami henüz ibadete açılmadı; ancak alanında uzman isimler tarafından yapılan bu çalışmalar, hem tarih meraklıları hem de turistler için önemli bir ilgi odağı olmaktadır. Cami, özellikle uçurumun kenarında yer almasıyla dikkat çekiyor.
Türkiye'nin Antik Mirasları: Keşfedilmeyi Bekleyen Kentler
Fetihten sonra yerleşim oldu
◼Sanat Tarihçi Prof. Dr. Erdal Eser , Divriği ilçesinin 1147 yılında Mengücekoğulları tarafından fethedildiğini belirtti. Prof. Dr. Eser, "Bu fetihten sonra bölgeye yapı inşa edilerek yerleşildiğini gösteren ilk veri, Divriği Kale Camii ya da İç Kale Mescidi olarak değerlendirilen yapıdır. Fetihten kısa bir süre sonra Divriği'de iç kale içinde böyle bir yerleşimin gerçekleşmiş olması oldukça önemlidir.
◼ Yapı üzerinde yer alan 'çiçekli kufi' yazı türündeki inşa kitabesi bize 1180-1181 tarihini vermektedir. Kitabede ayrıca ustanın Meraga'dan, yani günümüz Azerbaycan sınırları içindeki bir yerleşim yerinden geldiği bilgisi yer almaktadır. Bu durum, Mengücekoğulları'nın Anadolu dışından gelen sanatçılardan faydalandığını gösterir ve Divriği'nin Anadolu dışıyla olan ilişkilerini ortaya koyar. Meragalı sanatçının burada çalışması, Divriği'nin kültürel ve sanatsal etkileşimler açısından önemli bir nokta olduğunu gösterir."
Anadolu'daki erken dönem yapılarının izlerini taşıyor
◼ Prof. Dr. Eser, Divriği Kale Camisi' nin bölgedeki erken dönem yapılarının genel özelliklerini yansıttığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Malzeme ve teknik açıdan gelişmiş bir yapı olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Ancak bu gelişmişlik, destek sistemi ve taç kapısında gözlemlenebilir. Taç kapısı, kitabesi nedeniyle ikinci evrede eklendiği düşünülen ve süslemeleriyle tuğla etkisi yaratan bir düzenlemeye sahiptir. Bu düzenleme, sanatçının doğu ile olan ilişkisi ve bağlantısı nedeniyle ortaya çıkmış olmalıdır. Restorasyon öncesinde, taç kapıda bugün görmediğimiz bazı çini parçalar mevcuttu. Bir iki parça görülebilir durumdaydı; fakat restorasyondan sonra bu parçaların yerinde olmadığını görüyoruz. Yapının içerisinde bir mahfil katı bulunuyor. Bu mahfil katına çıkmak için batısında yer alan, merdivenle çıkılan pencere boyutlarında bir kapı var. Mahfil, büyük olasılıkla sultan tarafından kullanılıyordu ve sultan mahfili olarak hizmet veriyordu. Ancak zamanla, mahfile ait malzemenin yapının yıkıldığı anlaşılıyor. Cami büyük olasılıkla ahşap malzemeden yapılan bir mahfile sahipti. Restorasyon öncesinde, 12. yüzyıla ait özgün alçı kaplamalar da yapının içerisinde mevcuttu."