Arama

Ekrem Demirli: "İbn'ül Arabi cömert ve sofrası olan bir yazardır"

Bazı isimler ve eserler aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen düşünce dünyamızı ayakta tutmaya, beslemeye devam ediyor. Anadolu coğrafyasının kurucu ismi ve büyük düşünürü Muhyiddin İbn Arabi de bu müstesna isimlerdendi. İbn Arabi'nin meşhur kitabı Tedbirat-ı İlahiyye, kısa süre önce Fikriyat Yayınları tarafından neşredildi. Tedbirat-ı İlahiyye'yi çeviren ve notlandıran ise İbn Arabi düşüncesine ciddi emekler veren Ekrem Demirli... Tedbirat-ı İlahiyye'nin düşünce dünyamız için önemini konuştuğumuz röportajda Demirli, "İbn Arabi cömert ve sofrası olan bir yazardır" cümlesi etrafında eserin ince detaylarını anlattı.

Bekir Salih Yaman: "Tedbirat-ı İlahiyye"yi diğer siyasetnamelerden ayıran özellikler neler?

Ekrem Demirli:

Diğer siyasetnamelerde siyaset konusu, yönetim, yönetimin tarzının nasıl olması gerektiği, görev mekanizmaları vs. çok güçlüdür. İbn Arabi tam olarak böyle değil. İbn Arabi o konudaki anlatıları yapı ve verili bilgi olarak kabul edip, daha çok insanla ilgili kısmı anlatma taraftarıdır. Şöyle bir örnek vereyim: "Hükümdar kimdir?" sorusu İbn Arabi'ye göre çok önemli bir şey değil. Çünkü insanlar biliyor ve bu bilgiye göre hareket ediyorlar; hanedanlıklar kuruyor, hükümdarlıklar oluşturuyorlar. Fakat İbn Arabi'ye göre esas mesele devlet yapısından, mekanizmasından "Memleket-i İnsaniye'ye" yani insan ülkesine geçiştir. İnsan da bir ülkedir bir memlekettir ve bu, memlekete intikal etme meselesidir. Bunu sağlarken dış dünyayı bir model olarak alıyoruz. Yani insan bir modeldir şehri inşa eder, şehir bir modeldir insanı anlamamızı sağlar. Dolayısıyla bu ikinci kısma odaklandığı için daha çok insanla ilgili konular, insanın ahlakı, insanın dünya ile ilişkisi gibi bahisler üzerinde duruyor.

Ekrem Demirli:

Kitabı ayrıştıran temel nokta bu. Bir diğer ayrıştıran nokta ise; İbn Arabi'nin eseri yazmış olmasıdır. Çünkü birçok siyasetname vardır. Onları yazanlar sadece o siyasetnameleri yazmış kişilerdir. Ama İbn Arabi, alanında birçok eser yazmış büyük bir insandır büyük bir düşünürdür. Şimdi büyük bir düşünür, bir alanda kitap yazdığında o kitap diğer kitaplardan ayrı mütalaa edilir. Neden? O büyük kitapların, dev, hacimli kitapların, o muazzam asarın bir örneği haline gelerek bizim için İbn Arabi'yi tanımaya da vesile olur. Bu açıdan "Tedbirat"ı ayrı kılan belki de en önemli husus, onu İbn Arabi'nin yazmış olmasıdır.

Bekir Salih Yaman: "Tedbirat-ı İlahiyye"yi İbn Arabi Külliyatı içerisinde nereye alabiliriz? "Tedbirat-ı İlahiyye"nin diğer eserlerden farkı ve külliyatı tamamlayıcılığı noktasında neler söylersiniz?

Ekrem Demirli:

İbn Arabi'nin eserlerini ikiye ayırmak lazım. Birincisi Fususü'l Hikem ve Fütühatü'l Mekkiyye'dir. İkincisi ise diğerleridir. Diğerleri ne kadar çok olursa olsun ikincidir ve ikincildir. Çünkü İbn Arabi sistematik bir şekilde Fütühatü'l Mekkiyye ve Fususü'l Hikem'i yazmak üzere hareket etmiş birisidir. Yani bu kitaplarını, o iki kitaba doğru varmak için yazılmış ön metinler gibi kabul etmek lazım. Normal şartlarda "Tedbirat-ı İlahiyye", Fütühatü'l Mekkiyye'den bir bahis gibidir ya da birkaç bahis birkaç bölüm gibidir. Dolayısıyla şimdi "Tedbirat-ı İlahiyye", İbn Arabi için bir ara metin gibidir. İbn Arabi'ye giriş kabul edilebilir.

Birçok insan bana soruyor "İbn Arabi'yi nasıl okuyalım, ne yapalım" diye; "Tedbirat-ı İlahiyye" iyi bir başlama noktası olabilir. Çünkü birçok konu var içerisinde. Dolayısıyla "Tedbirat-ı İlahiyye" İbn Arabi'ye giriş gibi mütalaa edilebilir. Nitekim benim yazdığım şerhler de yazılar da İbn Arabi düşüncesinin çeşitli bahislerini ele alıyor. İlk önce bir biyografi yazdık. İbn Arabi'nin düşüncesini, muhtelif boyutlarını, muhtelif yönlerini ele alıyor. Böylece bir iyi bir başlangıç, iyi bir giriş kitabı olabilir.

  • 10
  • 17

Bekir Salih Yaman: "Tedbirat-ı İlahiyye" İbn Arabi'nin zihin kodlarını barındıran en önemli eserlerden biri. Eserin tesirinin İslam dünyasındaki yansımalarından söz edebilir miyiz?

Ekrem Demirli:

Belki beklenen tesiri yapmamış olabilir. Bunun nedeni İbn Arabi'nin öteki eserlerinin çok öne çıkmış olmasıdır. Fususü'l Hikem ve Fütühatü'l Mekkiyye çok öne çıktığı için beklenen etkiyi yapmamıştır ama bugün, modern dönemlerde İbn Arabi okumada bu kitap, çok önemli bir rol oynayabilir diye düşünüyorum. Büyük yazarların böyle bir meselesi vardır. Büyük yazarlar, birçok alanda yazıyor olabilir ama neticede insanlar birkaç kitaba odaklanarak o kitaplarda daha çok yoğunlaşıyorlar. Orada bir üretim ortaya çıkıyor. İbn Arabi için bu kitap biraz Fususü'l Hikem'dir. Fususü'l Hikem yazıldıktan sonra insan İbn Arabi'nin başka eserlerini daha az merak ediyor olabilir. Ben geniş Anadolu tabirini kullanırım. Yani fiziksel sınırlarının biraz daha ilerisine taşan kültürel coğrafya olarak "Anadolu" tabirini kullanırım. Anadolu coğrafyasının yani kültürel Anadolu coğrafyasının aslında kurucu düşünürü İbn Arabi'dir ve en önemli isimlerden birisidir. Fususü'l Hikem de onun kitabıdır. Yani buradaki kültürel sürekliliği sağlayan en önemli kitap Fususü'l Hikem'dir. Böyle olunca Fütühatü'l Mekkiyye ile birlikte "Tedbirat-ı İlahiyye" ya da İnşau'd-Devair ya da Ukletül'l Müstevfiz ya da diğer kitapları aynı etkiyi göstermiyor.

  • 11
  • 17

Ekrem Demirli:

Hâlbuki kanaatime göre bugün biz, büyük düşünürleri ara metinlerinden daha dikkatle okuma imkânı elde edebiliyoruz. Bu Aristoteles için geçerlidir Platon için geçerlidir. Ya da modern çağda da Heidegger için veya Kant için, başkaları için geçerlidir. Bence yeni dönemde böyle bir eğilim ortaya çıkması gerekiyor. İbn Arabi'nin ara metinlerinin keşfi diye bir durum olması lazım ve o ara metinlerle büyük metinler arasında irtibatı daha güçlü kurmamız lazım.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN