Arama

Fitne ile ilgili ayetler

Kur'an-ı Kerim'de imtihan, sınama, sapma gibi manalarıyla karşımıza çıkan fitne hakkında birçok ayet-i kerime bulunur. Öyle ki Bakara Suresi'nin 191'inci ayetinde "Fitne öldürmekten daha şiddetli bir suçtur" buyrulmuştur. Yüce Allah (CC), inkarcıların müminlerin inançlarına yönelttiği fitnenin taşıdığı tehlikenin büyüklüğünü vurgular. Peki, fitne kavramı Kur'an-ı Kerim'de nasıl geçer?

🔸 Enfal Suresi 25. ayetinin tefsirine bakıldığında fitnenin, toplum içinde imanın bozulması, baskı, düzensizlik, kargaşa, hukukun çiğnenmesi, hakka dayanmayan gücün hakim olması ve böylece kulluk imtihanının kaybedilmesi tehlikesi anlamında açıklandığı görülür.

🔸 İstenildiği takdirde el birliği ile engellenebilecek bir durum olarak açıklanan fitnenin önü kesilmediğinde suçsuzlar da etkilenir. Çünkü onlar da fitnenin ortadan kalkması için ellerinden geleni yapmamış, haksızlığa karşı mücadele etmemiş, bu nedenle de kusurlu ve sorumlu olmuşlardır.

"Sadece içinizden zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan fitneden sakının ve bilin ki Allah'ın cezası şiddetlidir." (Enfal Suresi 25. ayet)

Tefsiri: Fitne yani "toplum içinde imanın bozulması, baskı, düzensizlik, kargaşa, hukukun çiğnenmesi, hakka dayanmayan gücün hâkim olması ve böylece kulluk imtihanının kaybedilmesi tehlikesi" ya el birliği ile engellenecek ya da bunun zararı sınırlı kalmayacak, hak edenlerin yanında suçsuzlara da dokunacaktır. Çünkü onlar da fitnenin ortadan kalkması için ellerinden geleni yapmadıkları, haksızlığa karşı mücadele etmedikleri için kusurlu ve sorumludurlar. Bunların içinde hiçbir kusuru olmayan çok küçük bir grubun (acizler) bulunması tabiidir.

Tefsirin devamı için tıklayın

🔸 Kasas Suresi'nin 77. ayetinde bozgunculuk şeklinde ifade edilen fitne; fesat çıkarmak, taşkınlık yaparak haddi aşmak anlamındadır. Bu ayette Allah (CC), kulunun dünya hayatını bozgunculuk yaparak değil de asıl geliş amacı olan ahiretini kazanmak üzere yaşaması gerektiğini bildirir.

"Allah'ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez." (Kasas Suresi, 77. ayet)

Tefsiri: Burada kinaye yoluyla Karun'un servetinin çokluğu ifade edilmektedir. 77. ayetteki öğüt, Allah'a ve peygamberine iman ederek aydınlanmış müminlerin öğüdüdür. Dünyadan nasibin unutulmaması iki şekilde anlaşılabilir:
a) Asıl amaç ahiret yurdunu kazanmaktır, ancak dünya nimetlerinden de meşru şekilde yararlanmak gerekir.
b) Dünya hayatı, ebedi alemdeki hayata göre çok kısadır; kul bunu unutup dünya ebedî imiş gibi kendini ona vermemeli, dünyasını âhireti için değerlendirmelidir.

Tefsirin tamamı için tıklayın

🔸 Taha Suresi 94. ayette fitne kavramı,"insanların arasını ayırmak" anlamıyla karşımıza çıkar.

"O şöyle cevap verdi: "Ey anamın oğlu! Sakalımı saçımı çekme. Emin ol ki ben senin, 'Sözüme riayet etmedin de İsrâiloğulları'nın arasına ayrılık soktun!' diyeceğinden endişelenmiştim." (Taha Suresi, 94. ayet)

Tefsiri: A'raf Suresinde belirtildiği üzere Hz. Musa kırk gece sürecek bir buluşma için Allah Teala'nın huzuruna çağırılmış, Musa bu amaçla kavminden ayrılırken kardeşi Harun'u vekil olarak bırakmış ve ona şöyle demişti: "Kavmimin içinde benim yerime geç; onları ıslah et; bozguncuların yoluna uyma" (7/142). Bu süre içinde Samiri isimli bir kuyumcu, altından bir buzağı yaparak İsrailoğulları'nın ona tapmalarını sağlamış, Hz. Harun bunu önlemeye çalışmakla beraber başarılı olamamıştı. Kavminin Samiri tarafından saptırıldığını vahiy yoluyla öğrenen Hz. Musa son derece kızgın ve üzgün bir biçimde geri dönüp ağabeyi Harun'a çıkışmıştı, çünkü onun görevini yerine getirmede kusurlu olduğunu düşünüyordu. Oysa Harun bu sapkın hareketi engelleme çabalarında ısrarcı davrandığı takdirde kardeşi Musa tarafından kavmi içinde bozgunculuğa yol açmakla itham edilebileceğinden endişe ediyordu.

Tefsirin devamı için tıklayın

🔸 Zümer Suresi'nin 41. ayeti, Kur'an'ın, Allah (CC) tarafından Resulullah'a (SAV) gönderildiğini ve gönderiliş amacının gerçeğin ortaya konması, insanların batıl inançlara ve yanlış davranışlara sapmalarının önlenmesi olduğunu açıklar. Bu ayette geçen "sapma" kavramı, fitne kelimesinin doğru yoldan ayrılma şeklindeki farklı kullanımına örnek teşkil eder.

"Biz sana, insanlar için gerçeği ortaya koymak üzere kitabı indirdik; artık kim doğru yolu izlerse kendi iyiliği için izlemiş olur, kim de yoldan saparsa kendi aleyhine sapmış olur; sen onlardan sorumlu değilsin." (Zümer Suresi, 41. ayet)

Tefsiri: Kitaptan maksat, Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an, Resulullah'a (SAV) Allah tarafından gönderilmiştir; gönderiliş amacı ise gerçeğin ortaya konması, insanların batıl inançlara ve yanlış davranışlara sapmalarının önlenmesidir. Bundan sonra Yüce Kitabımızın aydınlığından yararlanarak doğru yolu tutmak veya ona sırt çevirip yanlış yollara sapmak insanların kendi seçimlerine kalmıştır. Peygamber de insanların vekili değildir; yani insanların sorumluluğunu kendisi yüklenmek veya onları ilâhî hükümlere zorla inandırmak gibi bir görevi yoktur. Çünkü yükümlülük zorlamaya değil, insanın kendi seçimine dayanır.

Tefsirin tamamı için tıklayın

🔸 Taha Suresi'nin 79. ayetinde fitne, sapmak, sapıklık ve sapkınlık şeklinde doğru yoldan ayrılmış, dine olan inancını yitirmiş anlamında kullanılır.

"Firavun kavmini saptırmış, doğru yolu göstermemişti." (Taha Suresi, 79. ayet)

Tefsiri: Hz. Musa'nın Allah'ın lutfuyla İsrailoğulları'nı Firavun'un zulmünden kurtarması ve bunun için denizin ortasından yol açılması mucizesine Kur'an-ı Kerim'in değişik yerlerinde farklı ifadelerle değinilmiştir.

Tefsirin tamamı için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN