Fitnenin söze dökülmüş hali: İftira
Dinimiz, fertlerin terbiyesi üzerinden toplumsal huzur düzenini sağlama gayesindedir. Bu amacın yegane durağı ise kişinin nefsini kontrol altına alması ve fitneden uzak durmasıdır. Çok açık bir şekilde kul hakkı olan iftira, kişinin yapmadığı bir fiili yapmış gibi muamele görmesi, suça isnad edilmesidir. Bu sebepten dolayı iftira, atmak fiili ile anılır. Çünkü bu eylemde bir masumun hakkı yenir ve toplumsal düzen dayanağının en büyük düşmanı olan kötülük hareketlenmiş olur.
Giriş Tarihi: 04.08.2022
18:24
Güncelleme Tarihi: 04.08.2022
20:29
İnkâr edenler, "Bu Kur'an, onun uydurduğu, birilerinin de bu konuda kendisine yardım ettiği bir düzmeceden ibarettir" dediler; böylece onlar açık bir haksızlık ve iftirada bulunmuş oldular.
Furkân Suresi 4. Ayet
🔍 Furkân Suresi 4. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
Furkân Suresi 4. Ayet Tefsiri
➡ Mekkeli putperestler, aslında Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini kendi bâtıl inançları, zulme dayanan mevcut düzenleri için zararlı gördüklerinden, onun etkisini değişik yollardan önlemeye çalışıyorlardı. Bu yollardan biri de Resûlullah'ın "birilerinden" yani o dönemde Mekke'de bulunan birkaç Ehl-i kitap mensubundan da yardım alarak Kur'an'ı kendisinin uydurduğu iddiasıydı.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Allah hakkında yalan yanlış şeyler uyduran yahut kendisine hakikat geldiğinde onu yalan sayandan daha zalimi kimdir! Cehennemde inkârcılar için kalacak yer mi yok!
Ankebût Suresi 68. Ayet
🔍 Ankebût Suresi 68. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
Ankebût Suresi 68. Ayet Tefsiri
➡ İslâm hâkimiyetinden önce Arap yarımadasında can ve mal emniyeti yoktu; insanlar öldürülür veya yurtlarından yuvalarından koparılıp sürülür, malları yağmalanırdı. Buna karşılık içinde kutsal Kâbe'nin bulunması sebebiyle Mekke şehri bir güvenlik merkezi olarak kabul edilir, Kureyş sûresinde de bildirildiği gibi Mekkeliler çevredeki Arap topluluklarından saygı görür, bu sayede daha güvenli bir hayat yaşarlardı. 67. âyette bu durum, Allah'ın Mekkeliler'e bir lütfu olarak gösterilmekte; bir tehlike ile yüz yüze geldiklerinde Allah'ı hatırlarken, güvenlik ortamına kavuşunca yine bâtıl inançlarına dönmelerinin bir nankörlük olduğuna işaret edilmektedir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Ey Peygamber! Mümin kadınlar Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacakları, hırsızlık yapmayacakları, zina etmeyecekleri, çocuklarını öldürmeyecekleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmeyecekleri, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmeyecekleri hususunda sana biat etmeye geldiklerinde onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan bağışlama dile. Kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Mümtehine Suresi - 12. Ayet
🔍 Mümtehine Suresi - 12. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
Mümtehine Suresi - 12. Ayet Tefsiri
➡ "Biat etme" ve "biatı kabul etme" anlamları verilerek çevrilen (birincisi geniş zaman, ikincisi emir kipindeki) fiiller, "satma ve satın alma" mânalarına gelen bey' masdarından türetilmiş olup aynı kökten gelen bey'at (biat) kelimesi, "satım sözleşmesinin tamamlandığını gösteren el sıkışma hareketi, itaat hususunda söz verme ve söz alma, bir kimsenin yöneticiliğini kabul etme" gibi anlamlara gelir. Fetih sûresinin 10 ve 18. âyetlerinde Resûlullah'a "bağlılık yemini etme" anlamıyla kullanılan bu fiilin burada Hz. Peygamber'e "dinin temel buyruk ve yasaklarına uyma hususunda söz verme"yi ifade ettiği görülmektedir. Resûl-i Ekrem, tebliğ görevinin dönüm noktası sayılan bazı zamanlarda ve gerekli durumlarda gerek kadınlardan gerekse erkeklerden biat almıştır.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın