Fitnenin söze dökülmüş hali: İftira
Dinimiz, fertlerin terbiyesi üzerinden toplumsal huzur düzenini sağlama gayesindedir. Bu amacın yegane durağı ise kişinin nefsini kontrol altına alması ve fitneden uzak durmasıdır. Çok açık bir şekilde kul hakkı olan iftira, kişinin yapmadığı bir fiili yapmış gibi muamele görmesi, suça isnad edilmesidir. Bu sebepten dolayı iftira, atmak fiili ile anılır. Çünkü bu eylemde bir masumun hakkı yenir ve toplumsal düzen dayanağının en büyük düşmanı olan kötülük hareketlenmiş olur.
Giriş Tarihi: 04.08.2022
18:24
Güncelleme Tarihi: 04.08.2022
20:29
"Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur."
Nisâ Suresi 48. Ayet
🔍 Nisâ Suresi 48. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
Nisâ Suresi - 48 . Ayet Tefsiri
➡ Yukarıda Ehl-i kitap'tan bahsedildikten sonra "Allah Teâlâ'nın şirk dışındaki bütün günahları dilerse affedeceğini" bildiren âyetin gelmesi sebebiyle bazı müfessirler, bu âyetin öncekilerle ilgisi bulunduğunu düşünmüşler, buradaki mağfiret (bağışlama) kavramının ne mânaya geldiği sorusuna cevap aramışlardır. Bu cevaplardan birine göre burada bağışlanan ceza –tabii felâketler, mağlûbiyet, esaret gibi– kâfirlere dünyada verilen cezadır. Allah bu cezayı müşriklerden kaldırmaz, diğerlerinden isterse kaldırır. Bir başka açıklamaya göre ise bağışlama "müsamaha, hukuk dahilinde yaşama hakkı verme" mânasına gelmektedir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Onlar, saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bunlar, dokunulmaz hayvanlar ve ekinler olup onları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Şunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır." Bir kısım hayvanlar da vardır ki, (böyle istiyor diye) Allah'a iftira ederek (keserken) üzerlerine O'nun ismini anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır.
En'âm Suresi - 138. Ayet
🔍 En'âm Suresi - 138. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
En'âm Suresi - 138 . Ayet Tefsiri
➡ Burada Câhiliye Arapları'nın bazı hayvanlar ve ziraî ürünlerle ilgili geleneksel uygulamalarına işaret edilmektedir. Buna göre Araplar söz konusu varlıkları üç kısma ayırırlardı: Bunlardan tanrıları için adadıklarından sahipleri yiyemez; ancak put bakıcıları, kutsal mekânların hizmetçileri veya buraları ziyarete gelenler gibi mal sahiplerinin uygun gördüğü kimseler yararlanabilirdi. Bahîre, sâibe, vasîle ve hâm isimleriyle andıkları bir kısım hayvanlara binmeyi yasaklar (bk. Mâide 5/103), bir kısmını keserken de Allah'ın adını özellikle anmazlar, bir rivayete göre bunları putlarının adını anarak keserlerdi (Râzî, XIII, 207).
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Allah'a iftira eden veya O'nun âyetlerini asılsız sayandan daha zalim kim vardır! Onlar kendileri için yazılmış nasiplerini elde ederler. Sonunda elçilerimiz gelip canlarını alırken, "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılarınız nerede?" derler. "Bizden sıvışıp gittiler" diye cevap verirler. Ve (dünyadayken) kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerinde şahitlik ederler.
A'râf Suresi - 37. Ayet
🔍 A'râf Suresi - 37. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
A'râf Suresi - 37. Ayet Tefsiri
➡ Allah'a ortak koşmak ve "Şu helâldir, bu haramdır" gibi keyfî hükümler koymak suretiyle Allah hakkında yalan uyduranlar veya Allah'ın âyetlerini yalan sayanlar zalimlerin en zalimi, en haksızıdırlar. Onlar "kitap"ta (ilm-i ilâhîde) tayin edilmiş bulunan nasiplerini alır yani rızıklarını ve ömürlerini bitirirler; ardından Allah'ın "elçileri" (ölüm veya azap melekleri) gelince güvendikleri her varlığın, bilhassa Allah'tan başka tanrı diye inandıklarının kendilerini terk ettiğini görür; o zaman, tam bir çaresizlik içinde, inkârcı olduklarına yine kendileri şahitlik ederler.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Allah hakkında yalan uyduran veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimse var mıdır? Günah yoluna sapanların kurtuluşu yoktur.
Yûnus Suresi - 17. Ayet
🔍 Yûnus Suresi - 17. Ayetin mealini dinlemek ve okumak için tıklayın
Yûnus Suresi - 17. Ayet Tefsiri
➡ Müşrikler bir yandan Allah'ın zâtı, sıfat ve fiilleri hakkında asılsız sözler uydurup söylemek, bir yandan da O'nun, peygamberi vasıtasıyla gönderdiği çok önemli açıklamaları inkâr etmek suretiyle insana verilen kabiliyetleri yersiz bulmakta ve kötüye kullanmakta, bu mânada kendilerine en büyük zulmü reva görmektedirler.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın