Fuat Sezgin'in zorla tutulan kütüphanesi
Dünyanın en önemli İslam Bilim Tarihi akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Fuat Sezgin'in, yarım asra yakın bir süre boyunca emek verdiği 45 bin ciltlik kütüphanesine Almanya tarafından el konuldu ve çoğu el yazması olan bu arşivin Türkiye'ye getirilmesine izin verilmiyor. Ömrünü İslam Bilim Tarihine adayan ve dünya bilim tarihini yeniden yazan Fuat Sezgin'in müstesna kütüphanesi için en son uzlaşma kararı çıkmasına rağmen durumda bir değişiklik olmadı.
Giriş Tarihi: 07.06.2023
14:23
Sesli dinlemek için tıklayınız.
POLİTİK SORUŞTURMA ➡ Oldukça politik olan soruşturma metninin ilk cümlesi şu şekildeydi: "Tayyip Erdoğan'ın yakın arkadaşı olan Fuat Sezgin…" Aynı sayfada Sezgin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir fotoğrafı da yer alıyordu.
➡ Soruşturma süreci başladı. Sezgin ve öğrencileri savcılığa bütün kolaylığı sundu, ortada bir yanlış anlaşılma olduğu kesindi. Kitaplar enstitünün değil, Sezgin'indi. Bununla ilgili deliller de mevcuttu.
➡ Soruşturma esnasında Sezgin'in çalışma odası mühürlendi ve kendisine sekreterin odası tahsis edildi. Fakat Sezgin'in hâlihazırda üzerinde çalıştığı İslam Bilimler Tarihi'nin 18'inci cildinin manuskripti, kilitlenen odasındaydı.
➡ Savcı, Sezgin'in ve vakfın mali müşavirleriyle yaptığı araştırmalar sonucu kitapların Sezgin'e ait olduğunu nihayet gördü. Soruşturma kapatıldı. Fakat soruşturmanın kapatılmasına gerekçe olarak, "Kültürel Eser Kanunu'na aykırı bir durum olmadığı, çünkü söz konusu kitapların Ulusal Kültürel Arşiv endeksinde kayıtlı olmadığı" söylendi.
➡ İkinci olarak da, -2016 Aralık tarihli- Kültürel Eser Kanunu'nun yeni bir kanun olduğu ve Sezgin'in bu kanunu bilmiş olmasının beklenemeyeceği belirtildi. Soruşturma kapatılırken taşınan kitapların zaten Kültürel Eser Kanunu kapsamına girmediği ifade edildi.
KENDİ KÜTÜPHANELERİYMİŞ GİBİ 'TEŞVİK FONU' ALMIŞLAR ➡ Soruşturma kapatıldı ancak Sezgin'e ait olan hava alanındaki 350 koli ve binlerce kitap hâlâ gümrükte tutuluyor. Soruşturma esnasında birtakım gariplikler de gün yüzüne çıktı. Örneğin Goethe Üniversitesi'nin, Sezgin'in kütüphanesini referans göstererek Federal Bilim Bakanlığı'ndan teşvik fonları aldığı belirlendi. Yani üniversite, Sezgin'in şahsi kütüphanesini, üniversitenin kütüphanesi olarak takdim etmişti.
SEZGİN İÇİN ÖNEMLİ OLAN İLİMDİ ➡ Sezgin, 36 senelik vakıf direktörlüğü esnasında emeklilik maaşı dışında vakıftan maaş almayı reddetmiş, enstitünün arabasına benzini bile vakfın bütçesinden karşılamamış, vakfın tabiri caizse tek bir kuruşunu bile almama konusunda gayretli bir tutuma sahip büyük bir ilim adamıydı.
➡ Bütün bu yaşananlara rağmen Sezgin, Goethe Üniversitesine, Türkiye'ye götürdüğü "kendi" kitaplarını dijitalleştirip, üniversiteye sunmayı bile teklif etmişti. Çünkü Sezgin için mühim olan bu kitaplardan istifade edilmesiydi. Goethe Üniversitesi ise, "kitapların zaten üniversitenin olduğu gerekçesiyle" teklifi reddetmişti.
KRİZİN SEBEBİ NEYDİ? ➡ Yaşanan bu süreçte ortaya çıkan belki de en önemli soru, bu yaşananların gerekçesi. Vakıf kurulduğundan beri üniversitede birçok rektör değişimi yaşandı. Sezgin'e yönelik tavrın, Goethe Üniversitesinde zaman içerisinde vakfın ve Sezgin'in konumuyla ilgili "hafızanın yitirilmesi" yle alakalı olduğu ihtimallerden biri. Bugüne dek üniversiteden tek bir kuruş almamış bir vakfın direktörünün, vakıftan haricen kendi şahsi kütüphanesindeki kitaplarını taşımak istemesinin bu denli sorunsallaştırılmasının başka bir açıklaması yok gibi görünüyor.
➡ Bugüne dek bütün eserlerini Almanca yazmış, Almanca'yı İslam bilim tarihi konusunda bir "kaynak dil" hâline dönüştürmüş, Almanya'yı "İslam bilimleri" alanında bir referans ülke olarak prestij sahibi yapan bir ilim adamının bu denli hırpalanması ve yarıda kalan eserine ulaşmasının engellenerek, ciddi bir hürmetsizliğe maruz kalması anlaşılır değil.