Arama

Gayb ile ilgili ayetler

İnsan yaratılışı gereği bilinmeyen, görünmeyen ve esrarengiz olana daima ilgi duymuştur. Gayb kavramı, insanlık tarihi boyunca birçok farklı disiplin tarafından irdelenmiştir. İslam'a göre gayb tabiriyle, "akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanı" kastedilir. Gayb bilgisi yalnızca Allah'a aittir, Allah'tan başkası gaybı bilemez. İnsanın gayb karşısındaki durumunu en sağlam şekilde tespit eden elbette Kur'an-ı Kerim'dir. İşte mukaddes kitabımızdan gayb ile ilgili ayetler…

"Allah, murdarı temizden, kâfiri mü'minden ayırmadıkça mü'minleri şu içinde bulunduğunuz hâl üzere bırakmayacaktır. Allah size gaybı da göstermez ki, mü'mini kâfiri ayırabilesiniz. Ancak Allah elçilerinden dilediğini seçip onlara dilediği ölçüde gaybî haberleri bildirir. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan sakınırsanız sizin için çok büyük bir mükâfat vardır."

Âl-i İmrân / 179. Ayet

Ayetin tefsiri

📌Yüce Allah dileseydi müminlere gayb bilgisi vererek müminleri münafıkların kalplerinden haberdar ederdi. Ancak bu O'nun kanununa aykırıdır. Çünkü O, evrendeki her şeyi bir sebebe bağlamış, gayb bilgisini ise sadece peygamberlerinden dilediğine vahyetmiştir. Bu sebeple müminlerin görevi Allah'a ve peygamberlerine iman ve itaat etmek, dünyadaki olayları değerlendirirken de sebep-sonuç ilişkilerini daima göz önünde bulundurmaktır. Eğer bunu yapar ve karşı gelmekten sakınırlarsa bunun mükâfatını görecekleri haber verilmiştir.

📌Gerek bu âyette gerekse Cin sûresinin 26-27. âyetlerinde Allah gayb bilgisinin kendisine mahsus olduğunu, sadece peygamber olarak seçtiği bazı kullarını bu tür bilgilerden vahiy yoluyla haberdar ettiğini bildirmektedir. Buradan anlaşıldığına göre peygamberler de dahil olmak üzere hiçbir insan veya cin gayb bilgisine sahip değildir. Ancak Allah, dilediği peygamberlere uygun gördüğü gayb bilgilerini vahiy yoluyla bildirmiştir (bk. Âl-i İmrân 3/44; Hûd 11/49; Yûsuf 12/102; En'âm 6/50; A'râf 7/188). Ahkāf sûresinin 9. âyetinde Hz. Peygamber'e, "kendisine neler yapılacağını bilmediğini, sadece kendisine vahyedilene uyduğunu" söylemesi emredilmiştir. Sebe' sûresinin 14. âyetinde de cinlerin gaybı bilmedikleri haber verilmiştir. Şu halde Allah'tan başka gaybı bilen yoktur.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Tefsiri

Fikriyat'ta yer alan hadislere ulaşmak için tıklayın

"Rasûlüm! De ki: "Size «Allah'ın hazîneleri yanımda» demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Yine size «ben bir meleğim» de demiyorum. Ben ancak bana vahyedilene tâbi oluyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?"

En'âm / 50. Ayet

"Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; başkası onları bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O'nun bilgisi dışında dalından bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir tek dâneyi, yaş ve kuru ne varsa her şeyi bilir. Bütün bunlar, gerçeği tüm netliği ile gösteren apaçık bir kitapta yer almaktadır."

En'âm / 59. Ayet

Ayetin tefsiri

📌Yüce Allah'ın ilminin ne kadar geniş, ne kadar kapsamlı olduğunun çok veciz ve eşsiz ifadelerindendir: Gaybın anahtarları (başka bir kıraate göre gaybın hazineleri) Allah'ın yanındadır (gayb terimi için bk. Bakara 2/3). Burada Allah'ın ilminin, karalar ve denizler gibi en geniş varlık ve olaylardan, düşen bir yaprağa, yerin karanlıklarındaki bir bitki tanesine, kuruluk, yaşlılık vb. keyfiyetler gibi en basit varlık ve olaylara kadar her şeyi kuşatıp kapsadığı, dolayısıyla bütün bunların en yüce, en ince bilgi ve kudretle yaratılıp düzenlendiği ifade buyurulmuştur. Bundan dolayı kelâm bilginleri tarafından söz konusu âyet, bazı düşünürlerin, ilm-i ilâhînin cüz'iyyâtı (değişken varlık ve olayları) kapsamadığı yolundaki iddialarını çürüten en kesin delillerden biri olarak gösterilmiştir. "Apaçık bir kitap" diye çevirdiğimiz "kitâbin mübîn" tamlaması, "hafaza melekleri tarafından tutulan amel defteri", "levh-i mahfûz" veya "Allah'ın her şeyi kuşatan ilmi" olarak açıklanmıştır.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Tefsiri

Fikriyat TV'de yer alan günün hadisine ulaşmak için tıklayın

"De ki: "Allah dilemedikçe kendim için ne bir faydaya ne de bir zarara gücüm yetebilir. Eğer gaybı bilseydim, elbette bundan bol bol faydalanırdım ve başıma hiçbir kötülük de gelmezdi. Fakat, ben ancak iman edecek kimseler için bir uyarıcı ve müjdeciyim."

A'râf / 188. Ayet

Onlar kalkmış: "Ona Rabbinden bir mûcize indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gayb sadece Allah'a aittir. Geleceğin neler getireceğini yalnız O bilir. Öyleyse bekleyin bakalım; ben de sizinle beraber beklemekteyim."

Yunus / 20. Ayet

Ayetin tefsiri

📌Müşrikler Hz. Peygamber'in tevhid çağrısına karşı itirazlarına devam ederek yeni bir Kur'an talebinden sonra bu defa da yeni bir işaret (mûcize, âyet) istiyorlar. Meâlde "işaret" diye tercüme edilen âyet kelimesi, "Kur'an âyeti, mûcize, insanı Allah'a inanmaya götüren işaretler, nişanlar" gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Mûcizeler hem Allah'ın varlığını hem de Peygamber'in doğru söylediğini gösteren işaret ve delillerdir, ancak mûcizeyi yaratan, onu dilediği zaman peygamberine lutfeden Allah'tır, mûcize gayb âlemine dahildir; Allah yaratıp göstermedikçe peygamber tarafından bile bilinemez ve gösterilemez.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Tefsiri

Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından sureleri okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN