Arama

Görünüyorum O Halde Varım

Modern dönemin öne çıkan sıkıntılarından birisi "görünme" problemidir. İnsanların isteklerini sorgulayamadığı bu çağda toplum ve hakim kültür tarafından insanlığa dayatılan göz önünde olma, her yerde görünme kültü insanların zihin dünyasını etkiliyor. "Görünüyorum o halde varım" diyen insan, kendi varlığından vazgeçtiği gibi bir nesne olmayı da kabul eder.

Sesli dinlemek için tıklayınız.

◾ Bugün çok uluslu, kapitalist şirketlerin araştırma geliştirme denilen ARGE çalışmaları, tüketimi artıran ve tüketiciyi sürekli piyasa ekonomisinin içinde kılan yolların, inanılmaz bilimsel çabalar içerisinde araştırılmasından ibarettir.

◾ Beş saniyelik, on saniyelik herkesin anlayabildiği bir reklam için inanılmaz psikanaliz çalışmalar yapılır. Bu çalışmaların nihayetinde hiç umulmadık bir anda, reklamdaki şovun gizlendiği yerde, bilinçaltına akseden şeyde insan yakalanır.

(x) Sezai Karakoç'un kaleminden alıntılarla "İslam"

◾ Bu mesele, içerisinden çıkılamayan bir döngüdür. Reklamın anlamsız, saçma bir şey olduğu konuşulurken bile, reklam amacına ulaşır. "Ne kadar saçma" dediğimiz bir reklam, bilinçli olarak yapılmış o kadar saçma bir reklamdır aslında.

◾ Bu saçmalığıyla bir sihir, bir illüzyon yapıp, bizi o salaklığa çekerek bilinçaltımıza bir mesaj enjekte eder ve insan o mesajın güdülediği bir varlığa dönüşür zamanla.

◾ Bir markette veya bir alışveriş mağazasında gezinirken gördüğümüz renkler, şekiller bizi elimizdeki sepeti doldurmaya iter. Bir eksiğini almak için mağazaya giren kişi, bir de poşetler dolusu malzemeyle mağazadan çıkıverir. Kapitalizm, sepetlere hitap eden bir ideolojidir çünkü.

(x) Katip Çelebi'nin başyapıtı: Mizanü'l Hak

◾ Bu hakikat sadece bu bağlamda değil yaşamın bütününde geçerlidir. Kafeye giden bir insan o mekanda içtiği kahvenin değil, orada imajinatif (tasavvuri) bir şekilde var olmanın, zaman ve mekân kirasını verir.

◾ Orada bir varlık kazanmış gibi "Görünüyorum o halde varım" edasına bürünür. Orada deşarj olur, ben varım der ve varlığını unuttuğu anda tekrar o yere gider, ona söylediğini kahvenin yahut pastanın kalitesine göre varlığı tekrar hatırlatılır.

(x) Osmanlı'nın ilk baskı eserleri

"Sen varsın, sen kıymetlisin, sen önemlisin…" Önünde ona karşı saygılı, kibar, lakin aslında ondan farklı olmayan hizmetkârlar, güzel bir fon müziği olur ve güya sadece sizin gibi nitelikli insanlar oraya gidebilir.

◾ Onlar buna inanırlar. Son derece lüks ve modern bir şekilde döşenmiş bu mekânlara girildiğinde insanlar "işte ben varım" edasına bürünür. İşte ben de buradayım, diğer nitelikli insanlardan benim ne farkım var edasıyla kahvelerini yudumlar ve bir yaşam stili kiralarlar.

(x) Osman Yüksel'e göre bir nesil nasıl mahvoldu?

◾ Kiracılar için kışın bir elektrikli ısıtıcı asar ve onları ısıtırlar, yazınsa klimalarla onları sonuna kadar ferahlatırlar. İşte bu kadar kıymetlidir müşteri onlar için. Dolayısıyla insan, kendi iç yanılsamasına inanmaya başlar. Simülasyon dediğimiz şey, gerçekten daha gerçektir.

◾ Yani bu, taklit ile gerçek ayrımı gibi bir şey değildir. Bu ayrımın yittiği yerde simülasyon her ikisini de ortadan kaldırarak kendini onların yerine ikame ettirir. Artık insan için bir gerçeklik fikri yoktur.

(x) Nurettin Topçu'nun hayata bakışı: İslam ve İnsan

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN