Hasan Basri Kader Risalesi
Kader meselesi, İslam'ın en kadim meselelerinden biridir. 7. yüzyılda yaşayan İslam alimlerinden Hasan Basri, "Kader Risalesi" isimli metinde bu konuyu ele alır. Peki kulun ilahi hükümdeki konumu nedir? İşte Hasan Basri'nin kader hakkındaki görüşleri…
Giriş Tarihi: 06.01.2020
10:37
Güncelleme Tarihi: 06.01.2020
12:14
Kendi eylemlerimizden kendimiz sorumluyuz
Bunun sebebi Allah'ın ilminin ezeli olmasının yanı sıra hüküm alanında Allah'ın iradesinin ne olacağının, eylemden önce değil ancak kişinin o eylemi işledikten sonra belirgin hale gelmesidir. Hasan Basrî Allah'ın, kulu hakkındaki hükmünü önceden değil kulun yapıp ettikleri sonucunda, süreç içerisinde şekillenecek bir hüküm olarak görmüştür. Kulun bir eylemi seçmesi sonucunda bir bakım hüküm kula ait olur kaza ise yapılan fiillerin vasfına ve Allah'ın nasıl takdir edeceğine dairdir.
"Ey Emirel Müminin! Bilmiş ol ki, Allah kullara yapılacak; işleri kesin olarak mukadder kılmamıştır, fakat şöyle yaparsanız size böyle yaparım, böyle yaparsanız size şöyle yaparım, diyor ve onları ancak yaptıkları amellere göre cezalandırıyor. Allah kendine ibadet, dua edilmesini ve kendinden yardım' dilenilmesini emrediyor. Eğer kullar Allah'ın. indinde olan ecri isterlerse; .Allah onlara yardım eder ve iyiliği elde etmek, kötülükleri bırakmak hususunda onlara muvaffak olmakta kolaylık gösterir. Allaha itaat edip yanındakini (ecir) isteyen kimse hakkında Allah'ın hükmü budur ki bence de söz budur."
Hasan Basri kimdir?
642 yılında Medine'de doğan ve Hz. Ömer başta olmak üzere birçok sahâbînin duasını alan Hasan-ı Basrî on iki yaşında Kur'an'ı ezberledi. Yetmişi Bedir gazisi olmak üzere 120 kadar sahâbî ile görüşme imkânı buldu. Daha sonra Vâdilkurâ'ya giderek burada kendini ilme verdi. Hz. Ali'nin halife olmasının ardından ailesiyle birlikte Basra'ya gitti ve ömrünü burada geçirdi.
Pek çok sahâbîden hadis rivayet eden Hasan-ı Basrî tâbiînin en faziletlilerinden biri olarak kabul edilir. Hasan-ı Basrî, hem yaşayışında hem tavsiyelerinde ılımlı bir zühd anlayışı ortaya koymuştur. Zühdü, ahlâk kurallarına uyulmasını kolaylaştıran ve dinî görevlerin yerine getirilmesini sağlayan bir unsur olarak görür.
Kur'an'a getirdiği serbest yorumları, hakîmâne sözleri, dünya ve âhirete bakış tarzıyla zâhid ve sûfîlere örnek olan Hasan-ı Basrî, tasavvufî hayatın vücut bulmasını sağlayan ve ona mânevî zemini hazırlayan takvâ sahibi tâbiîlerden kabul edilir.