Arama

Hasan Basri Kader Risalesi

Kader meselesi, İslam'ın en kadim meselelerinden biridir. 7. yüzyılda yaşayan İslam alimlerinden Hasan Basri, "Kader Risalesi" isimli metinde bu konuyu ele alır. Peki kulun ilahi hükümdeki konumu nedir? İşte Hasan Basri'nin kader hakkındaki görüşleri…

  • 6
  • 14
Kader ve kaza hakkındaki yanlış hükümler
Kader ve kaza hakkındaki yanlış hükümler

Hasan Basri kader ve kaza hakkında yanlış hükümler verenler için Risalesi'nde şu cümleleri kurar:

"Ey Emirel Müminin! Allahın hükmünü ve kazasını bilmeyenIerin boş lafını bırak da kitabın sana söylediğine kulak ver: Allah bir kavme ihsan ettiği nimeti onlar kendileri değiştirmedikçe üzerlerinden eksik etmiyeceğini söylemektedir. O halde nimetin başı Allahu Tealadan ve bu nimetin değiştirilmesi -onlara emrettiği şeylere muhalefetlerinden dolayı- kullardandır."

  • 7
  • 14
Kader konusunda yorumda nasıl tahrife gidilmiştir?
Kader konusunda yorumda nasıl tahrife gidilmiştir?

İnsan, Allah karşısında sorumlu olması hasebiyle özerk bir varlıktır ve insanın iradesini yok sayarak mutlak irade fikrini ortaya çıkarmak yorumda tahrife gitmektir. Bir takım zümreler kendi durumlarını meşrulaştırmak adına ayet ve hadisleri çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır.

  • 8
  • 14
Kulun özerkliği
Kulun özerkliği

Hasan Basri bu konuyu kesin çizgilerle reddetmiş, Allah karşısında kulun konumunun belli bir cemâate ve zümreye göre değişkenlik gösteremeyeceğini dile getirmiştir. Zira Allah insanlara emir ve yasaklarını bildirmek için Peygamberler göndermiş ve ona sorumluluk yükleyerek kulun özerkliğine meydan açmıştır. Kulun özerkliği Hasan Basrî' nin metninde ele aldığı ikinci maddeyi teşkil eder. Hasan Basri Kader Risalesi'nde bu konuyu şöyle açıklar:

"Fakat Allah: "Allah kişiye kapasitesinin (vüs'a) üstünde yük yüklemez"derken yalan söylemez. Şu kesindir ki Allah, küfrün onların seçimiyle (bi ihtiyârihim) olduğunu bilir, çünkü onlar kendi arzularını takip etmişlerdir. Onlar bunu (inanmaya güç yetiremeyişlerini) kendilerinin biçimleri, renkleri, uzun veya kısa olacaklarına dair Allah'ın ezeli bilgisine kıyaslarlar. Allah bilmektedir ki onlar, bu ölçülerin dışına çıkamazlar. Fakat bir kimse de bir başka kimseye benzemez, çünkü uzunluk, kısalık, şekiller ve renkler Allah'ın onlar üzerindeki fiilleridir, dolayısıyla onlar ne seçim önceliğine (takdim ihtiyar) sahiptirler, ne de değiştirme gücüne (kudret). Fakat Allah ezelde onların küfrü sonradan kendi arzularıyla seçeceğini bilmektedir. Ve Allah onların, (eğer) nefret ederlerse (küfür) onu yapmayacaklarını (terekû; o şeyin içine girmeme) da bilir, çünkü onlar, Allah'ın onları iman ve adalet konusunda denemek için kendilerine vermiş olduğu (veya ce'ale: yarattı) kapasite (istitâa) ile buna kapasiteleri vardır (kâdirîn)."

  • 10
  • 14
Kulun iradesi ve kudreti
Kulun iradesi ve kudreti

Metnin bize verdiği üçüncü ana fikir ise; Allah'ın kula bir kudret bahşetmesi ve bu kudretle kulun kendi fiillerini gerçekleştirmesidir. Kula verilen bu kudret beraberinde seçme hakkını da getirmiştir, kul iyiyi ve kötüyü bu verilen kudretle temyize girişebilir. Hasan Basrî kulun özerkliğini ve sorumluğun nihayetinde kula ödül ve ceza verilmesi gerektiğini ilk olarak kula verilen kudret meselesinde ele alıyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN