Arama

Haşr Suresi tefsiri

24 ayetten oluşan ve Medeni surelerden olan Haşr Suresi'nde genel olarak yahudilerin Medine topraklarından sürülmesi, münafıklar anlatılır. Haşr Suresi'nin son üç ayeti ise halk arasında "huvallahullezi" olarak bilinir. Hakkında bulunan bir hadis-i şeriften dolayı Müslümanlar sabah ve akşam Haşr Suresi'nin son üç ayetini okurlar. Bu ayetlerde bütün varlıkların Allah'ı eksikliklerden tenzih ettiği, O'nun birliği, yüceliği, ilminin sınırsızlığı, rahmet ve şefkatinin enginliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcı olması anlatılır. İşte Haşr Suresi tefsiri, meali ve fazileti...

Haşr Suresi 2-5. Ayet

﴾2﴿ Ehl-i kitap'tan inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarına ihtimal vermemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah'a karşı koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı hiç beklemedikleri bir yerden geliverdi; Allah yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem de müminlerin elleriyle yıkıyorlardı. O halde ibret alın, ey akıl sahipleri!

﴾3﴿ Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, onları bu dünyada yine mutlaka (başka şekilde) cezalandıracaktı. Âhirette ise onları cehennem azabı beklemektedir.

﴾4﴿ Bu, onların Allah ve resulüne karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim Allah'a karşı cephe alırsa bilmeli ki Allah cezalandırmada çok çetindir.

﴾5﴿ Herhangi bir hurma ağacını kesmeniz de kökleri üzerinde ayakta bırakmanız da Allah'ın izniyledir ve bu, yoldan çıkmışların burunlarını sürtmesi içindir.

Haşr Suresi 2-5. Ayet Tefsiri

◼ Hicretten kısa bir süre sonra Hz. Peygamber Medine'ye yakın bir mahallede oturan Nadîroğulları ile bir tarafsızlık antlaşması yapmıştı. Uhud Savaşı'na kadar Nadîroğulları bu antlaşmaya uydular. Hatta müslümanların Bedir zaferine sevindiklerini ve Tevrat'ta anılan âhir zaman peygamberinin Hz. Muhammed olduğuna kanaat getirdiklerini söylemeye başladılar; ama Uhud savaşının müslümanlar aleyhine sonuçlanması üzerine fikir değiştirdiler ve antlaşmayı bozdular. Hicretten kısa bir süre sonra Hz. Peygamber Medine'ye yakın bir mahallede oturan Nadîroğulları ile bir tarafsızlık antlaşması yapmıştı. Uhud Savaşı'na kadar Nadîroğulları bu antlaşmaya uydular. Hatta müslümanların Bedir zaferine sevindiklerini ve Tevrat'ta anılan âhir zaman peygamberinin Hz. Muhammed olduğuna kanaat getirdiklerini söylemeye başladılar; ama Uhud savaşının müslümanlar aleyhine sonuçlanması üzerine fikir değiştirdiler ve antlaşmayı bozdular. Reisleri Kâ'b b. Eşref, yanına bazı adamlarını alarak gizlice Mekke'ye gidip müşriklerin reisi Ebû Süfyân ile bir ittifak antlaşması yaptı.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Haşr Suresi 6-10. Ayet

﴾6﴿ Allah'ın onlardan alıp resulüne fey' olarak verdikleri için siz at veya deve koşturmuş değilsiniz. Ama Allah elçilerini dilediği kimselere üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.

﴾7﴿ Allah'ın (başka) beldeler halkından alıp resulüne fey' olarak verdikleri, Allah'a, peygambere, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir; (servet) içinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey olmasın diye böyle hükmedilmiştir. Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allah'a karşı saygısızlık etmekten sakının. Kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir.

﴾8﴿ (Bu gelirler) Allah'ın lutuf ve rızâsının peşine düşerek Allah'a ve resulüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan yoksul muhacirlerin hakkıdır. İşte onlar dosdoğru kimselerdir.

﴾9﴿ Onlardan önce bu yurda yerleşmiş ve gönülden inanmış olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler, onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar; ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır.

﴾10﴿ Bunların ardından gelenler de "Ey rabbimiz" derler, "Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin."

Haşr Suresi 6-10. Ayet Tefsiri

◼ İlk iki âyette geçen efâe fiili sözlükte "geri döndürmek, şeklini değiştirmek" anlamlarına gelir. Burada İslâm hukuk terminolojisinde fey' olarak adlandırılan maddî değerler kastedilmektedir. Terim olarak fey', gayri müslimlerden alınan haraç, cizye, ticarî mal vergisi (uşûr) ve diğer bazı gelirleri ifade eder. Ganimet de dahil olmak üzere gayri müslimlerden alınan her türlü malın bu kapsamda olduğunu düşünenler bulunmakla beraber yaygın görüşe göre ganimet fey'in kapsamı dışındadır. Kelimenin sözlük anlamıyla terim anlamı arasındaki bağ hakkında farklı izahlar yapılmıştır. 6 ve 7. âyetlerin aynı konuyu mu yoksa ayrı konuları mı düzenlediği noktasında önemli bir görüş ayrılığı bulunmaktadır. Âlimlerin birçoğuna göre bu âyetler ayrı durumları düzenlemektedir: 6. âyette savaş olmaksızın ele geçirilen mallar söz konusudur; bunlar Hz. Peygamber'e ait olup başkalarına pay ayrılmamıştır.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Haşr Suresi 11-17. Ayet

﴾11﴿ Şu münafıklık edenleri görüyor musun? Ehl-i kitap'tan inkârcı yandaşlarına, "Şayet siz çıkarılacak olursanız, bilin ki biz de sizinle beraber çıkarız, sizin hakkınızda (aleyhinizde) kimseye asla itaat etmeyiz. Eğer size savaş açılırsa muhakkak yardımınıza koşarız" diyorlar. Allah şahittir ki onlar düpedüz yalancıdırlar.

﴾12﴿ Oysa çıkarılsalar asla onlarla beraber çıkmazlar, onlara savaş açılsa asla yardımlarına koşmazlar; yardım etmeye kalksalar da, muhakkak arkalarını dönüp kaçarlar. Ve sonunda onlar yardımsız kalırlar.

﴾13﴿ Şu bir gerçek ki, yüreklerinde size karşı duydukları korku Allah'a karşı duyduklarından daha şiddetlidir. Çünkü onlar anlayışı kıt bir topluluktur!

﴾14﴿ Onların topu birden sizinle, ancak müstahkem yerlerde ve siperler ardında olduklarında savaşırlar. Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir.

﴾15﴿ Kendilerinden az öncekilerin durumu gibi: Onlar yaptıklarının cezasını tatmışlardı ve onları elem veren bir azap beklemektedir.

﴾16﴿ Tıpkı şeytanın durumu gibi: Hani o insana "İnkâr et" der; o inkâr edince de, "Bilesin ki benim seninle ilgim yok, ben âlemlerin rabbi olan Allah'tan korkarım" der.

﴾17﴿ Ama ikisinin de âkıbeti, içinde ebedî kalacakları ateşe girmek olacaktır! İşte zalimlerin cezası budur!

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN