Hayvanlara karşı merhametin hadislerdeki yeri
Bir yanda ölen atlar için mezar taşları ve kitabeler yaptıran atalarımız, diğer yanda akıl almaz işkencelerle hayvanlara zulmeden modernite adı altına sığınmış insanlar! Hayvan sevmek, onlara şefkatle yaklaşmak dinin bir gereği, emri iken, bu konuda birçok hadis mevcut iken nasıl oluyor da vicdansızlık yeniden sahneye çıkıyordu? Bilinmiyor ki, hayvana değer vermeyen bir ümmet , insan ve tabiat sevgisinden de yoksun olacaktır. Çünkü onların Allah'tan başka koruyucusu yoktur.
Giriş Tarihi: 18.12.2018
17:45
Güncelleme Tarihi: 20.12.2018
17:26
Hz. Muhammed, Miraç hadisesini anlatırken şöyle bir olaydan söz eder:
"Ben miraca çıktığımda bana cehennem gösterildi. Baktım ki içinde bir kadın azap görüyor. Sebebini sordum. Bana şöyle denildi: O bir kediyi hapsetmiştir; Ona ne bir şeyler yedirmiş ne de ona su içirmiştir. Ölünceye kadar haşerat türünden şeyleri yemesine dahi müsaade etmemiştir. Bu nedenle bu kadın cehennemde azap görmektedir."
Üsame İbn-i Zeyd'in rivayetine göre, Hz. Muhammed:
"Ey Üsame, acıkan ciğer sahibi her hayvan hususunda dikkatli olun, kıyamet günü Allah'a şikâyet edilirsin" buyurdu.
İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre:
"Nebi hayvanlara işkence yapanlara lanet etti."
Abdurrahman b. Osman'dan gelen rivayete göre:
"Bir tabip gelerek Resûlallah'a ilaç yapımında kurbağanın kullanılmasını sordu. Resûlallah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti (yasakladı)."
Cabir'den rivayet edildiğine göre, Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki, İbrahim Mekke'yi haram kılmıştır. Ben de Medine'nin iki taşlığı arasını haram kıldım. Onun ağacı kesilmez; avı da avlanmaz."
Hz. Muhammed Taif şehri için de aynı yasağı geçerli kılmıştır. Taif'ten gelen heyetle yaptığı sözleşmeye şöyle bir madde koydurmuştur:
"Onların vadileri bütün itibariyle haramdır. Ve burada bulunan yabani ağaçlar ile av hayvanlarına karşı her çeşit tecavüz, gasp, hırsızlık ve fena muamele Allah adına yasaklanmış bulunmaktadır."
"ATEŞLE AZAP VERMEK SADECE ATEŞİN RABBİNE HASTIR"
İbn Abbas, Hz. Muhammed'den şöyle rivayet etmiştir: "Kim av peşinde koşarsa heva ve hevesinin peşinden koşmuş olur, gafil olur" buyurdu.
Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdullah'tan rivayet ettiğine göre, O şöyle demiştir:
"Biz bir seferde Resûlallah ile beraber idik. Resûlallah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada "humara" denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. Kuş kaçtı, yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resûlallah gelince: Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu ızdıraba attı? Yavrusunu geri verin! diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. Kim yaktı bunu? diye sordu. Biz! Dedik. Ateşle azap vermek sadece ateşin Rabbine hastır, buyurdu."
Hayvan yavrularının hayatlarının korunmasıyla ilgili Cabir şu hadiseyi rivayet etmiştir:
"Resûlallah bana geldi. Ben de ona bir keçi kesmeye karar verdim. O arada keçi melemeye başladı. Allah Resûlü onun melemesini duydu ve: Ey Cabir! Henüz süt emen bir yavruyu kesme" buyurdu. Ben de: "Ya Nebiyyellah, bu kendi başına otlayabilen yetişkin bir yavrudur. Ben onu hem yaş hurmayla hem de olgun taze hurmayla besledim, öyle ki semizleşti dedim."
Abdullah İbni Amr'dan naklen: "Resûllullah bir keçiyi sağmakta olan bir adama uğramıştı, ona: Ey kişi, sağınca yavrusu için de süt bırak, dedi."
"Sağ iken hayvandan koparılan şey meyte hükmündedir (haramdır)." Kütüb-i Sitte, s.59
Ensardan bir kadın esir edilmişti. Esir düştüğü halk, bir akşam evlerinin önünde develerini dinlendiriyordu. Kadın bağlı olduğu ipten çözülerek develerden birine bindi ve kaçtı. Halk, kadının kaçtığını anlayınca, onu aramaya koyuldu, fakat bulamadılar. Kadın, kendisine kurtulma nasip olursa, deveyi Allah için kurban edeceğini söyledi. Kurtulan kadının bu sözünü duyan Hz. Muhammed: "Sübhanellah! Hayvancağıza ne kötü mükâfat vermiş. Allah onu bunun üzerinde kurtarıyor, o tutup bunu kesmeye kalkıyor, öyle mi? Olacak şey değil"! buyurdu ve kadının kurtulmasına vesile olan bu devenin kurban edilmesine engel oldu.