Huzur veren Osmanlı geleneği: Temcid-i şerif
Osmanlı'da orucun başlangıcını haber vermek için sahur vaktinde temcid-i şerifler okunurdu. Ramazan'ın ilk on beş gecesinde "Merhaba ya şehr-i Ramazan merhaba!", son on beş gecesinde "Elveda dost elveda!" ifadeleri kullanılırdı. Temcidler, Ramazan ayında son teravihe kadar devam ederdi. Peki, temcidler nasıl okunurdu?
Giriş Tarihi: 27.04.2020
09:30
Güncelleme Tarihi: 27.04.2020
09:47
Hep birlikte "ve'l-hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn " denilip ardından bir kişi tarafından Fatiha çekildikten sonra yine bir kişinin, "Mâ kâne Muhammedün ebâ ehadin ..." veya "Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ..." diye başlayan ayeti okumasıyla temcîd sona erer.
Ramazan ilahilerinde olduğu gibi temcidlerin güftelerinde de Ramazanın ilk on beş gecesinde "merhaba ya şehr-i Ramazan merhaba!" , son on beş gecesinde "elveda dost elveda! " ifadeleri kullanılır.
Temcidlerin belli bir makamı bulunmaz, her gece farklı bir usulde okunurdu. Rast, uşşak, segâh, hicaz, nevâ, hüseynî, acem, acem-aşiran, eviç, muhayyer, şehnaz gibi makamlarının yanında nihavend ve suzinak ilahileri de okunurdu. Anadolu'da ise daha basit bir şekilde icra edilirdi. Bazen naat ve ilahilerle temcid uzatılırdı.
Temcidlerin metni şöyle olabilirdi:
Yâ Hazret-i Mevlâ, Mevle'l mevali, ente'l Kerîmü'l Bâkî ve ente'r Rahîmü yâ Allâh. Ente'l-lezî teferratte bi'l fadli ve'l kerami ve'l ulâ, yâ Rahmân. İlâhün vahidün, Rabbün Teâlâ, hüva'llâhü'l bedi'u'l hakku'l 'ulâ, Yâ Mennân. Teâlâ zâtühû lemmâ tecellâ mine'l ğaybi ile'l 'ayni fecellâ, Yâ Deyyân. Sübhâne men tâbe 'alâ Âdeme ba'demâ 'asâ, fectebâhü Rabbühû ve rafe'a ile's semâvâti'l 'ulâ yâ Sübhân. Sübhâne men encâ Nûhan, ile's sefîneti ve eshâbehû, Sübhâne men ersele Mûsa ilâ fir'avne bi'l 'asâ yâ Furkân. Sübhâne men ahsene savte Dâvûde ve rafe'a Îsâ. Sübhâne meni'ttehaze İbrâhîme Halîlen ve'stafâ yâ Hannân. Sübhâne men tecellâ ve kelleme Mûsâ yâ Rıdvân. Sübhâne men hateme'l enbiyâ, bi Muhammedini'l Mustafâ, Fidâhü ebî ve ümmî, keme'l Halîlü İsmâile fedâ. Allâh, yâ Hazret-i Mevlâ. Lâ ilâhe illâ'llâh, Allâh, yâ Hazret-i Mevlâ. Hak Lâ ilâhe illâ'llâh, Allâh, yâ Hazret-i Mevlâ. Lâ ilâhe illâ'llâh, Evvel Âdem Safiyyü'llâh, yâ Mevlâ, Allâh, yâ Hazret-i Mevlâ. Lâ ilâhe illâ'llâh, Muhammedü'r rasûlûllâh, hakkan ve sıdkan ve salli ale'n Nebiyyi'l Mustafa, Ahmedüne'l hâdî ve aleyhi's senâ, Allâh, yâ Hazret-i Mevlâ. Kerîmün, Rahîmün, Allâh, yâ Mevlâ
Münacat:
Yâ hâteme'r risâleti yâ eşrafe'l verâ, Aceben li'l muhibbi keyfe yenâm Külli nevmin 'ale'l muhibbi harâm Kum yâ nâim ü kem tenâm, Âşıku'llâhi ve yenâm, ed'ûke bi't tazarru'i yâ dâime'l bekâ. Aslih lenâ bi fadlike yâ vâsi'a'l atâ. İlâhî ben kime idem münâcât Kapunda eyleyim arz-ı hâcât Ve yâ dânende-i sırr-ı hafiyyât Ne hâcet hazretine arz-ı hâcât Ey kerîm ü lem yezel ve'y pâdişâh-ı lâ yezâl Saltanat-ı küllî senindir, hiç sana ermez zevâl Salli alâ seyyidinâ Mustafâ, Ahmedüne'l hâdî aleyhi's senâ.