Hz. Ali kimdir? Hz. Ali ne zaman, nasıl öldü?
Hz. Ali, Peygamberimizin nübüvvetini kabul eden ve İslam ile müşerref olan ilk Müslümanlardandı. 5 yaşından Hicret'e kadar Ali, Resul-i Ekrem'in yanında büyüdü. Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber başta olmak üzere bütün gazve ve seriyyelere katıldı, büyük kahramanlıklar gösterdi. Kur'an, hadis ve fıkıh alanlarındaki ilmi nedeniyle diğer üç halifenin de kendisine başvurduğu bir sahabeydi. Hz. Osman'ın şehid edilmesinin ardından dördüncü halife olarak İslam'a hizmet etti. Peki, Hz. Ali kimdir? Hz. Ali kimin oğludur? Hz. Ali ne zaman, nasıl öldü? İlk Müslümanlardan dördüncü halife Hz. Ali'nin hayatı…
Giriş Tarihi: 10.08.2020
09:23
Güncelleme Tarihi: 20.06.2021
10:56
İLK İŞİ HZ. OSMAN’IN KATİLLERİNİ CEZALANDIRMAKTI
Biattan sonra Hz. Ali'yi bekleyen en önemli mesele, Hz. Osman'ın katillerinin cezalandırılması idi. Ancak ortada belirli bir katil yoktu. Sayıları binleri bulan bir kalabalık, "Osman'ı hepimiz öldürdük" diyorlardı. Halifenin şehre, tamamen hâkim durumda olan âsilerle hemen başa çıkamayacağı açıktı. Bu durumda ortalığın yatışmasını beklemek en doğru yoldu.
Yeni halifeyi bu karara sevkeden muhtemel âmillerden biri de kendisine fiilen yalnız Medine'de biat edilmiş olması, diğer vilâyetlerde durumun henüz aydınlığa kavuşmamış bulunması idi. Nitekim Şam valisi ve Hz. Osman'ın yeğeni Muâviye, kendisini biata davet için gelen elçiye, Ali'nin isyancıların suç ortağı olduğunu iddia ederek red cevabı vermiş ve Osman'ın kanını dava edeceğini göstermişti.
UYGUN ŞARTLARIN DOĞMASINI BEKLİYORDU
Bunun üzerine Hz. Ali, önceleri Hz. Osman'a karşı muhalefeti desteklerken şimdi kendisini halife olarak tanımak istemeyen Hz. Âişe'yi, ayrıca dört ay sonra Âişe'nin saflarına katılan Talha ve Zübeyr'i itaate davet için acele kuvvet toplamak ve Basra üzerine yürümek zorunda kaldı.
Hz. Osman'ın katillerini cezalandırmayı samimi olarak isteyen, ancak uygun şartların doğmasını beklediği anlaşılan halifeye karşı Muâviye'nin gösterdiği bu menfi tutumun, ayrıca Mekke'de bulunan Emevî ailesi mensuplarının yanında yer alan bazı sahâbîlerin bu davranışlarının gerçek sebeplerini izah edebilmek, mevcut bilgilerle mümkün görünmemektedir.
MÜSLÜMANLAR NEDEN KARŞI KARŞIYA GELDİLER?
Hz. Âişe'nin önderliğindeki ordu ile hilâfet ordusu Basra önlerinde Hureybe mevkiinde karşılaştı. Tarihte Cemel Vak'ası adıyla meşhur olan savaş sonunda Hz. Ali galip geldi, Talha ve Zübeyr de dâhil olmak üzere pek çok Müslüman öldü. Bu savaşta ölenlere çok üzülen ve cenaze hizmetlerini bizzat yürüten halife, Âişe'yi hanımlardan oluşan bir heyet refakatinde Medine'ye gönderdi.
Beytülmâl'deki paraları ve savaş meydanında ele geçen mal ve silâhları ordusuna ganimet olarak dağıttıktan ve kendisine karşı harekete geçenlerle hesaplaştıktan sonra Muâviye'yi tekrar biata davet etti, fakat sonuç alamadı. Bu yüzden Müslümanlar bu defa Sıffîn'de karşı karşıya geldiler (Haziran 657). Süvari ve piyade kuvvetlerinin üç ay süren ve tarafları oldukça bıktıran mücadeleleri, "leyletü'l-herîr" adıyla meşhur olan 27-28 Temmuz 657 gecesi cuma sabahına kadar bütün şiddetiyle devam etti.
(x) Hz. Ömer nasıl şehit edildi?
MUAVİYE İLE HANGİ ŞARTLAR DOĞRULTUSUNDA ANLAŞTI
Halife, ünlü kumandanı Mâlik el-Eşter vasıtasıyla Muâviye ordusuna son ve öldürücü darbeyi indirmek üzere iken ümidini kaybeden Muâviye savaş meydanından kaçmaya karar verdi, fakat Mısır fâtihi Amr bin Âs imdadına yetişerek iki taraf arasındaki ihtilâfın halledilmesi için Allah'ın kitabının hakemliğine başvurulması tavsiyesinde bulundu. Bunun üzerine Muâviye büyük Şam mushafını beş mızrağın ucuna bağlatarak taşıttı, askerleri de yanlarında bulunan mushafları mızraklarının ucuna bağlayarak, "Ey Iraklılar! Savaşı bırakalım; Allah'ın kitabı aramızda hakem olsun!" diye bağırdılar.
Bu hareket Ali bin Ebû Tâlib'in ordusundaki kurrânın üzerinde Amr'ın beklediği tesiri icra etti, halife bunun bir hile olduğu hususundaki ikazlarına rağmen ordusuna söz dinletemedi ve kurrâdan birçoğunun ısrarıyla hakem kararına başvurulması teklifini kabule mecbur kaldı. Hz. Ali istemeyerek Ebû Mûsâ el-Eş'arî'yi hakem tayin etti, Muâviye de Amr b. Âs'ı hakem seçti. Taraflar Sıffîn'de, hakemlerin Allah'ın kitabı, gerektiğinde de Resûlullah'ın sünneti ile hükmetmeleri şartıyla anlaştılar (31 Temmuz veya 4 Ağustos 657).
ORDUDA HAKEM OLAYINA HANGİ GEREKÇE İLE KARŞI ÇIKTILAR?
Ancak 70 bin Müslümanın öldüğü Sıffîn Savaşı'nın sonunda hakemlerin belirlenmesine rağmen halifenin ordusundaki Temîmliler'den bazıları, "Lâ hükme illâ lillâh" sloganıyla hakem olayına karşı çıktılar; Hz. Ali'nin hakem tayin etmek suretiyle işlediği hatadan tövbe etmesini ve Kur'ân-ı Kerîm'in buyruğuna uyarak (el-Hucurât 49/9) isyancılarla Allah'ın emrine itaat edinceye kadar savaşmasını istediler. Hz. Ali de Allah'ın bu emrini işin başında kendilerine hatırlatmasına rağmen kendisini dinlemediklerini, şimdi ise karşı tarafla bir anlaşmaya gidildiğini, dolayısıyla Kur'ân-ı Kerîm'in hükmüne göre (en-Nahl 16/91) bu anlaşmayı bozamayacağını bildirdi.
Bunun üzerine, çoğunluğu Temîm kabilesine mensup yaklaşık 10 bin civarındaki asker halife ile birlikte Kûfe'ye dönmeyerek Kûfe yakınındaki Harûrâ'ya çekildiler. Halife Harûrâ'ya gidip onlarla konuştu, 6 bin kişilik bir grup kendisiyle beraber Kûfe'ye döndü. Geride kalan ve daha sonra Hâricîler diye anılacak olan 4 bin kişilik bir kuvvet ise Nehrevan'a gitti.