Hz. Eyyûb'un uğradığı musibetlere karşı sabrı
İnsanlar içerisinde en çok musibete uğrayanlar Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlerdir. Belalar karşısında gösterdiği sabır ile simgeleşen Hz. Eyyub da, Kur'an'da adı geçen ve Allah'ın kendilerine ilim ve hikmet verdiği bildirilen peygamberlerdendi. O, sabrın ve şükrün sembolüydü. İşte musibetler karşısında mümine düşen görev, yaraları kemiğe dayandığı halde Eyyub peygamber gibi sabır ve metanet sahibi olmaktır.
Giriş Tarihi: 15.10.2020
09:56
Güncelleme Tarihi: 15.10.2021
18:50
"İnsanların en çok musibete uğrayanları evvelâ peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve sâlihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir, gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz."
(Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174)
📌Yüce Allah, çok sevdiği hayırlı kullarını musibetlerle imtihan eder. Belalar karşısında dirayetli olabilen, sabır ve tevekkül ile karşılayabilen kulun günahlarına kefaret olur, kalplerini aydınlatarak ve ruhlarını olgunlaştır.
📌Hadiste bildirildiği üzere, insanlar içerisinde en çok musibete uğrayanlar Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlerdir. Belalar karşısında gösterdiği sabır ile simgeleşen peygamber ise Eyyûb aleyhisselamdı.
📌 Hz. Eyyûb başına gelen hastalıklara, bütün varlığını kaybetmesine tevekkül ile yaklaştı. Enes b. Mâlik'ten nakledilen bir hadise göre hastalığını on sekiz yıl çekti.
Fikriyat podcastte yer alan Prof. Dr. Zekeriya Güler'in sunumuyla Hadis ve Sünneti dinlemek için tıklayın
HZ. EYYUB'UN UĞRADIĞI MUSİBET
📌Hz. Eyyûb'un musibete uğramasına neden olan olay hakkında çeşitli sebepler gösterilir . Bu rivayetlerden biri, Beseniye halkının zulmeden krallarının huzuruna çıktığında kendisine ağır sözler söylediği halde, Hz. Eyyüb'ün konuşmasında yumuşak davranması, zalimi işlediği zulüm hakkında uyarmamasıydı.
📌Şam'da şiddetli kuraklık yaşandığı bir dönemde Mısır Kralı Firavun, Eyyûb aleyhisselamı yanına çağırdı. Ona ve ailesine yiyecek verip barınmasını sağladı. Hz. Eyyûb, Firavun'un yanında bulunduğu sırada, Şuayb aleyhisselam gelip içeri girdi ve:
📌 "Ey Firavun! Gök halkı, yer halkı, denizler ve dağlar halkı kızınca Allah'ın da, gazaba geleceğinden korkmaz mısın?" dedi. Hz. Eyyûb susup konuşmadı. Firavun'un huzurundan çıktıklarında ise Şuayb aleyhisselam "Ey Eyyûb! Sen, Firavun'un ülkesine gittiğin için, sustun, ibtilaya (belalara) hazırlan!" dedi.
📌 Hz. Eyyûb'un bütün serveti yok oldu, evlatları öldü. Fakat bunlara rağmen Allah'a hamd edip ibadetlerine devam etti. Karşılaştığı musibetler karşısında tevekkül edip katlandı.
📌 Ardından Eyyûb peygamber hastalandı. Hastalığı o kadar şiddetliydi ki yemeği iki elini birleştirerek ağzına götürebiliyordu. Dili ağzını kalmayacak kadar şişiyordu. Yakalandığı hastalığın cüzzam ya da çiçek olduğu, on sekiz yıl devam ettiği rivayet edilir.
(Taberî-Tarih c.1,s.166, Sâlebî-Arais s.156, İbn. Esîr Kâmil c.1,s.129)
📌Hz. Eyyûb'un bu hastalığından sonra etrafında eşinden başka kimse kalmadı. Öyle ki halk, onları şehir dışına çıkardı. Bir gün hanımı kendisine:
"Allah Teâlâ'ya dua etsen de bu hastalık ve dertlerden şifa bulsan olmaz mı?" dedi. Oda; "Benim bolluk ve genişlik ve sıhhat içinde yaşadığım müddet seksen senedir. Bu hastalık ve sıkıntı müddetim, genişlik zamanlarıma erişmiş değildir. Ben Allah'tan utanırım. Bu durumdan kurtulmak için Allah'a nasıl dua ederim" buyurdu.
(İbn-i Kesir, Kısasu'l-Enbiyâ, 1, 370; Meybudî, s. 1892-1894; Bilmen, IV, 2174)
📌 Hz. Eyyûb hastalığından hiç şikâyet etmedi, sadece yüce Allah'a sığınarak hamd etti. "Anamın bağrından çıplak çıktım ve toprağın bağrına çıplak döneceğim; Rab verdi ve Rab aldı. Rabbin ismi mübarek olsun " derdi. Her tarafı yara bere içerisinde olduğundan vücudunu kurt kapladı.
📌 Kendisine gelen bu hastalık ve yorgunluğu şeytana addetti. Kur'an-ı Kerim'de bu durum şöyle geçer: "(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb'u da an. Hani o, Rabbine, "Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu" diye seslenmişti."
(Sad suresi, 41. ayet)
Müfessirler "şeytanın ona azap vermesini", iblisin hastalıktan çektiği meşakkat ve acıyı kullanarak vesvese vermesi, hastalığı veren Allah'a karşı isyana zorlaması olarak yorumlar.
Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından sureleri okumak ve dinlemek için tıklayın
📌Hz. Eyyûb'un hastalığı iyice ağırlaşınca, yaralar vücudunun her tarafını sardı. Artık sadece dili ve kalbiyle ibadet edebiliyordu.
📌 Bu musibet, dili ve kalbine zarar verince ibadetlerini ifa ederken zorlandı. Kulluk vazifesini yerine getirememekten çekinerek, Allah'a kendisine şifa vermesi için "Yâ Rab, zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor" diyerek dua etti.
"(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyub'u da an. Hani o, Rabbine, "Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu" diye seslenmişti. Biz de ona, "Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su" dedik. Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik. Şöyle dedik: "Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma." Gerçekten biz Eyyub'u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah'a çok yönelen bir kimse idi."
(Sad suresi, 41-44. ayetler)
Bünyamin Topçuoğlu'ndan Sad suresini dinlemek için tıklayın