Tek başına bir ümmet: Hz. İbrahim (AS)
Hanîf, müslim, evvâh, halîm… Hz. İbrahim (AS) kâmil insana mahsus olan hayır ve güzellik sıfatlarının kendisinde toplandığı bir peygamberdi. Tek başına bir ümmet olan Hz. İbrahim (AS) bir olan Allah'a iman etmiş, kavmini de tevhide davet etmişti. Ancak o da atası Nuh (AS) gibi yalanlandı. Fakat o (AS), inancında kararlıydı. İmanının nuru ateşi serinletti, Nemrut'un ağzını bağladı.
Giriş Tarihi: 14.11.2022
12:24
Güncelleme Tarihi: 14.11.2022
14:01
Hz. İbrahim'in (as) Nemrut ile mücadelesi:
◼ Nemrut, kendisine Allah tarafından verilen saltanatın kibrine kapılır ve Firavun gibi ilahlığa soyunur. Bunun üzerine Hz. İbrahim (AS) "Benim Rabbim hem diriltir hem öldürür." der.
◼ Nemrut da hem diriltip hem öldürebileceğini iddia eder. Hatta rivayete göre huzuruna iki esir getirtip birinin öldürülmesini, diğerinin sağ bırakılmasını ister. Bu şekilde can alıp verebileceğini göstermeye çalışır. Fakat Hz. İbrahim (AS), Nemrut'un bu tutumunu tartışmaya değer bulmayarak "Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir." der. Ardından Nemrut şaşırıp kalır. (Bakara Sûresi, 258. ayet)
"Allah'ın kendisine verdiği iktidara dayanarak rabbi hakkında İbrâhim ile tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrâhim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat veren ve öldüren benim" dedi. İbrâhim "Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" dedi. Bunun üzerine inkârcı ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez."
Bakara Sûresi, 258. ayet tefsiri
➡ Hz. İbrâhim, herkesin gözleriyle gördüğü bir vâkıadan hareket ederek ikinci bir delil getirmiştir. Güneşin doğudan doğması ve batıda kaybolması te'vil götürmez bir gerçektir. Nemrud söyleyecek söz bulamamış ve iddiasının asılsız olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Kur'an-ı Kerîm'in verdiği bu tartışma örneği, din ve inanç konusunda insanları ikna etmek veya inancı savunmak için tartışma yapmanın câiz olduğunu göstermektedir. Kelâm ilmi de işte bu nevi tartışmalardan doğmuştur.
HZ. İBRAHİM'İN (AS) TEBLİĞ YÖNTEMİ:
◼ Hz. İbrahim (AS) kendisinde peygamberlik geldiğinde tebliğe en yakınlarından başlayarak ilkin babasına anlattı. Bu durumdan Meryem Sûresi'nin 42. ve 47. ayetleri arasında şöyle bahsedilmektedir:
"Hz. İbrahim (as) babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun? Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim. Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahman'a isyankâr olmuştur. Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahman tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum." Babası ise şöyle karşılık vermişti: "Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!" Bunun üzerine Hz. İbrahim (as), şunu söyledi: "Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır."
rol model olarak Hz. İbrahim (AS):
◼ Müntehine Sûresi'nin 4. ve 6. Ayetlerinde Hz. İbrahim (AS) ve beraberindekiler, Allah'ı ve ahiret gününü arz edenler için örnek gösterilmiştir. Öyle ki diğer Müslümanların da Hz. İbrahim (AS) gibi kâfirlere rol model olması tavsiye edilmiştir.
"İbrâhim'de ve ona uyanlarda size güzel bir örneklik vardır; onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: Bilin ki bizim sizinle ve Allah'ı bırakıp da taptıklarınızla bir ilişiğimiz yoktur. Sizi (ve değerlerinizi) reddediyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar sürüp gidecek bir düşmanlık ve nefret açıkça ortaya çıkmıştır. Ancak İbrâhim'in, babasına "Hiç şüphen olmasın bağışlanman için dua edeceğim, ama Allah'tan sana geleceklere karşı yapabileceğim bir şey de yoktur" demesi başka. Rabbimiz! Sadece sana dayanıp güvendik, sana yöneldik; dönüş de ancak sanadır." ( Müntehine Sûresi, 4. ayet)
Müntehine Sûresi, 4. ayet tefsiri İnsanlık tarihinde tevhid mücadelesinin öncü isimlerinden olan Hz. İbrâhim ve ona uyanlar hakkında kullanılarak, şirk ve inkâr batağına saplanıp kalma olgusunun yeni olmadığına dikkat çekilmekte ve bu gibi kimselerle ilişkiler konusunda yararlanılacak önemli bir tecrübeye gönderme yapılmaktadır.
HZ. İBRAHİM'İN (AS) EHLİ İÇİN YAPTIĞI NAMAZ DUASI:
Hz. İbrahim (AS) şöyle dua etmişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut!"
"Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, senin kutsal evinin (Kâbe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı kılsınlar. İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler."
"Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et.
"Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı, babamı ve müminleri bağışla." (İbrahim Sûresi, 35,37,40 ve 41. ayetler)