Hz. Peygamber Bedir'e giderken nasıl dua etti?
İslam tarihinin ilk savaşı Mekkeli müşriklerle yapılan Bedir Savaşı'dır. Doğup büyüdükleri şehir olan Mekke'den baskı ve zulüm sonucu çıkmak durumunda kalan Müslümanlar, hicretin 2. yılında sayıca kendilerinden üç kat fazla müşriklerle savaşır. Efendimizin muharebe gerçekleşmeden önce yaptığı dua Müslümanların o gün bulunduğu durumu anlatır.
Giriş Tarihi: 01.03.2023
11:49
🔷 Peygamberimiz (SAV) Bedir harekatından önce istihbari faaliyetlerde bulunması için Talha b. Ubeydullah (RA) ve Said b. Zeyd'i (RA) görevlendirir. Ancak iki sahabi de savaş günü gelecektir.
🔷 Kervanın dönüş haberini başka bir kaynaktan öğrenen Efendimiz (SAV), Ramazan ayının 12. günü yerine müezzin ve âmâ olan sahabi Abdullah b. Ümmü Mektum'u (RA) bırakarak Medine'den Bedir'e ashabıyla yola çıkar.
Resulullah'ın görme engelli vekili: Abdullah bin Ümmü Mektum
🔷 Bedir Savaşı için çıkılan yolda İslam'ın ilk ordusunun sancaktarlık görevine Mus'ab b. Umeyr (RA), Hz. Ali (RA) ve Sa'd b. Muaz (RA) tayin edilir. Toplam 305 kişiden oluşan ordunun yetmiş dördü muhacir iken diğer kimseler ensardandır. Çeşitli vazife ve mazeretleri sebebiyle muhacirlerden üç, ensardan beş kişi izinli sayılır. Daha sonra onlara da bu gazveye katılanlar gibi ganimetten pay verilir. Yola çıkan Müslüman ordusunun yanında sadece yetmiş deve ile iki de at vardır.
Ensarın ilk öğretmeni: Mus'ab bin Umeyr (RA)
🔷 Kureyş kervanının başında bulunan Ebu Süfyan, Suriye'ye döneceği sırada Efendimizin (SAV) yapacağı baskını haber alır almaz Mekke'den yardım ister. Talep üzerine Kureyş kabilesinin tüm kollarından bin kişi toplanarak harekete geçer.
🔷 Mekke'de toplanan bin kişi Ebu Cehil kumandasındadır. 700 deve ve 100 atla yola çıkan ordu, yolda olduğu sırada Ebu Süfyan'ın kervanının kurtulduğunu öğrense de Müslümanlara karşı güç gösterisinden bulunmak için yoluna devam eder.
🔷 Bu sırada Bedir yakınında ordusuyla konaklayan Efendimiz (SAV), kervan hakkında istihbari bilgi toplamak için Zübeyr b. Avvam (RA), Hz. Ali (RA) ve Sa'd b. Ebu Vakkas'ı (RA) Bedir kuyularına gönderse de Kureyş ordusunun Bedir'e geldiklerinden habersizdirler.
🔷 Müşrikler ise Müslümanların Bedir'e geldiklerinden habersizdir. Bu durum Kur'an'da şöyle geçer:
"İki birlik karşılaştığı sırada siz vadinin (Medine) daha yakın yamacında idiniz, onlar ise daha uzak olan yamaçta idiler, kervan da sizden daha aşağıda bulunuyordu. Eğer siz karşılaşma yeri ve zamanı hususunda anlaşma yapmaya çalışsaydınız aranızda ihtilâf çıkardı; fakat Allah, olmasını murat ettiği şeyi gerçekleştirmek için böyle yaptı; ta ki ölenin niçin öldüğü, yaşayanın niçin yaşadığı da apaçık ortaya çıksın. Kuşkusuz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
(Enfal Suresi, 42. Ayet)
Enfal Suresi Tefsiri
Ebû Süfyân, müslümanların kervanı vurmak üzere yola çıktıklarını haber alınca Bedir'den geçerek Mekke'ye ulaşan yolu terketmiş, râkımı daha düşük olan sahil yoluna kaymıştı. Müslümanların mevzilendikleri yer iki cihetten sakıncalı idi: a) Deniz tarafında korumalarıyla birlikte düşman kervanı, karşı tarafta ise Ebû Cehil kumandasındaki düşman askerleri vardı; buna göre İslâm askerleri iki düşman gücü arasında kalmış oluyorlardı. b) Mekkeliler'in daha önce gelerek mevzilendikleri, Medine'ye daha uzak bulunan yer hareket için daha uygun, kumsuz ve sağlam zeminli bir mekân olduğu halde, müslümanların mecburen mevzilendikleri yer kumlu idi, hareket kabiliyetini zorlaştırıyordu.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
Enfâl Suresi'nin tefsirini okumak için tıklayınız
Efendimizin (SAV) Allah'a (CC) yakarışı
🔷 17 Ramazan Cuma günü iki ordu sabahın erken saatlerinde Bedir'de karşı karşıya gelir. O anları büyük sahabi Hz. Ömer (RA) şöyle anlatır:
"Bedir günü Resûlullâh (SAV) müşriklere baktı, onlar bin kişiydiler. Ashâbı ise üç yüz on üç kişi idi. Hemen kıbleye yönelip, ellerini kaldırdı. Rabbine sesli olarak şöyle yakarmaya başladı: "Ey Allâh'ım! Bana olan vaadini ihsân eyle! Allâh'ım! Bana zafer nasîb et. Ey Allâh'ım! Eğer ehl-i İslâm'ın bu topluluğunu helâk edersen, artık yeryüzünde Sana ibâdet edecek kimse kalmayacak!" Ellerini uzatmış vaziyette duasına öyle devâm etti ki, ridâsı omuzundan düştü. Bunu gören Hz. Ebubekir (RA), yanına gelerek ridâsını aldı, omuzuna koydu ve yanına yaklaşıp: Ey Allâh'ın Rasûlü! Rabbine olan yakarışın yeter. Allâh (CC) Sana olan vaadini mutlakâ yerine getirecektir" dedi. O sırada Yüce Allah (CC) şu âyet-i kerîmeyi indirdi: "Hani siz Rabbinizden imdâd istiyordunuz, O da; "Muhakkak ki Ben size meleklerden birbiri ardınca bin(lercesi ile) imdâd edeceğim." diyerek duânızı kabul buyurmuştu." (Enfâl Suresi, 9. Ayet)
(Müslim, Cihâd, 58 - Buhârî, Megâzî, 4)
Allah'ın bizden muradı ve bizimle muradı