İbadetlerde ölçülü olmaya ve amellerde devamlılığa dair ayet ve hadisler
Peygamber Efendimiz ibadetlerde ölçülü olmayı ve amellerde devamlılığın sağlanmasını öğütlemiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz bir hadisinde "Gücünüzün yettiğini yapın. Allah'a yemin ederim ki siz usanırsınız da Allah usanmaz. Allah'ın en sevdiği ibadet, kişinin az da olsa devamlı yaptığı ibadettir" buyurmuştur. Belirli ölçülerde ancak devamlı olarak yapılan ibadetlerin feyzini anlatmış, aşırıya kaçılan ibadetlerin nefse ağır gelebileceğini, devamlılığının sağlanamayacağını, ibadetleri terk etmenin doğru olmadığını vurgulamıştır. İbadetlerde ölçülü olmaya ve amellerde devamlılığa dair ayet ve hadisleri derledik.
Giriş Tarihi: 06.05.2020
09:36
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020
14:24
Ebû Muhammed Abdullah b. Amr b. Âs (ra) anlatıyor: "Vallahi, yaşadığım müddetçe gündüzleri oruç tutacağım, geceleri de ibadet edeceğim, dediğimi Peygamber'e söylemişler. Bunun üzerine Peygamber "Bu sözü söyleyen sen misin" diye bana sordu. "Evet, anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah, o sözü ben söyledim" dedim. Resûlullah "Bunu yapamazsın. Bazen oruç tut, bazen tutma. Biraz uyu, biraz da ibadet için kalk. Her ay üç gün oruç tut. Bir iyiliğe on misli sevap verildiği için, böyle yapmak, ara vermeden oruç tutmak gibidir" buyurdu. "Bundan fazlasını yapabilirim" dedim. "Öyle ise bir gün oruç tut, iki gün tutma" buyurdular. "Ben bundan fazlasına güç yetirebilirim" dedim. "O hâlde bir gün oruç tut, bir gün tutma. Bu, Davud'un (as) orucudur ve orucun en ölçülü olanı –diğer bir rivayete göre– oruçların en faziletlisidir" buyurdu. "Bundan daha fazlasına gücüm yeter" dedim. Bunun üzerine Resûlullah "Bundan daha faziletlisi yoktur" buyurdu. Allah Resûlü'nün söylediği üç günü kabul etseydim, bu bana malımdan ve ailemden daha sevgili olacaktı (lakin iş işten geçti).
Buhârî, Enbiyâ, 37; Müslim, Sıyâm, 181
*Bu hadis-i şerifte bahsedilen orucun farz olan Ramazan orucu olmadığını hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Ebû Abdullah Câbir b. Semüre'den (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:
Namazları, Peygamber ile birlikte kılardım. Onun namazı da hutbesi de mutedil idi.
Müslim, Cum'a, 41
Ramazan ile ilgili 40 hadis
İbn Abbâs (ra) anlatıyor:
Peygamber hutbe verirken, ayakta duran birini gördü ve onun kim olduğunu sordu. "Ebû İsrâîl'dir; kendi kendine güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve oruç tutmayı adamıştır" dediler. Peygamber "Ona söyleyin, konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın" buyurdu.
Buhârî, Eymân, 31
Resûlullah'ın kâtiplerinden birisi olan Kâtip Ebû Rib'î Hanzala b. Rebî' el-Üseyyidî'den (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Bir gün Ebû Bekir (ra) bana rastladı ve "Hanzala, nasılsın" dedi. "Hanzala münafık oldu" dedim. "übhânâllah, sen ne diyorsun" dedi. "Resûlullah'ın huzurunda bulunuyoruz, bize cennet ve cehennemi hatırlatıyor, sanki onları gözlerimizle görüyor gibi oluyoruz. Allah Resûlü'nün huzurundan çıkıp da çoluk çocuğumuza ve işimizin başına dönünce (bu öğütlerin) çoğunu unutuyoruz" dedim. Ebû Bekir (ra) "Vallahi biz de aynı hâldeyiz" dedi. Sonra Ebû Bekir'le beraber yürüdük, Peygamber'in huzuruna girdik. "Yâ Resûlallah, Hanzala münafık oldu" dedim. Peygamber "O nasıl söz" dedi. "Yâ Resûlallah, senin yanında bulunuyoruz, bize cennet ve cehennemi hatırlatıyorsun, onları gözümüzle görür gibi oluyoruz. Senin yanından çıkıp da çoluk çocuğumuza ve işimizin başına dönünce çoğunu unutuyoruz" dedim. Bunun üzerine Resûlullah şöyle dedi "Bu canı bu tende tutan Allah'a yemin ederim ki yanımda bulunduğunuz hâl üzere kalıp, zikre devam edebilseydiniz, hem yataklarınızda hem de yollarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ey Hanzala! (İnsan bu) Bazen öyle, bazen böyle! (Bir müddet ibadetle, bir müddet de işlerinizle uğraşmanız yeterlidir)" diye üç defa tekrarladı.
Müslim, Tevbe, 12
İman edenlerin Allah'ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar...
Hadîd, 16