İnsana yüklenen ilahi emanet: Varlık
İnsanoğlu dünyaya belirli bir amaç uğrunda gelmiştir. Mevlâna'ya göre insanın dünyadaki varoluş gayesi; ona yüklenen İlahî emaneti yerine getirmektir. Emanet ise insana yüklenen teklif ve sorumluluktur. Dünyaya geliş amacımızı bilmek ibadetlerimizi şekillendirir. Yaşam, varlık ve ölüm bilinci bizlere dünyayı daha anlamlı yaşama şuuru kazandırır.
Giriş Tarihi: 16.11.2022
10:55
Güncelleme Tarihi: 16.11.2022
11:09
🔸 İnsanın fıtratı, yani yaratılıştan gelen en önemli vasfı, ebedî yaşama arzusunun olması, hadsiz emelleri ve arzularının bulunması ve sonsuz elem ve sıkıntılarının olmasıdır. Bu fıtrattaki bir insanın bütün arzularını yerine getirecek birisine dayanmaya ve bütün düşmanlarından onu koruyacak birisine sığınmaya ihtiyacı vardır.
🔸 Bu ihtiyacın karşılanması da insanın her türlü arzularını bilecek ve onları yerine getirmeye gücü ve kudreti yetecek ve her türlü düşmanını bilip onlardan koruyacak, sonsuz ilim, irade, kudret ve merhamet sahibi birisini tanımakla, O'na (CC) inanmakla ve O'na (CC) ibadet etmekle mümkündür.
Var olmanın vacibi
🔸 Vav TV 'de yayınlanan Düşünce ve Hayat programının bu haftaki bölümünde insanın yaratılış gayesi konu olarak ele alındı.
🔸 Prof. Dr. Ekrem Demirli, "Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." ayetini nasıl anlamamız gerektiğini anlattı:
"Rabbimiz bizi yarattığına göre ona teveccüh etmemizi ona yönelmemizi istiyor. Başka dertlerin başka kavgaların peşinde olmamız gerekmez. Bu insanın niçin var oldum sorusuna açık bir cevap değildir. Niçin var olduk sorusu sadece bizimle ilgili bir soru değil. Ölümlere tanık olunca bu soruları sorarız. İnsanlar ekmek kaygısından kurtulduklarında neden var olduklarını düşünürler. Bedenin ruh üzerindeki yükü azaldıkça insanlar büyük düşüncelere girerler. Nereden geldim nereye gidiyorum soruları neden varım sorusunu ortaya çıkarıyor."
VIDEO
🔸Demirli her şeyden evvel Allah'ı (CC) tanımamız gerektiğini gayet vazıh ifadelerle dile getirdi:
"Allah'ın ibadet için yarattım" demesi bir kademedir. Bu niçin varım sorusuna giden bir kademedir. İbadet ile marifet arasındaki ilişkiyi bize gösterir. İbadet edeceğiz bu ibadet bize sonunda ya da başında bir marifet bir bilgi verecek. İbadet sonrasında en nihayetinde aklımıza bir cevap gelecek. Bana ibadet etsinler aslında beni tanısınlar demektir. Çünkü Allah'ı tanımıyor isek ona ibadet etmiş sayılmayız. İbadet edip tanımamız ve tanıdıkça ibadet etmemiz gerekir. Burada ibadet ile marifet arasında bir gereklilik vardır "
Olan ile olabilecek arasında insanın krizi: Müşkülpesentlik ve ahlak
🔸 Hayat ve hazine kavramlarını birlikte düşünmemiz gerektiğini anlatan Prof. Dr. Ekrem Demirli, varlığı şu sözlerle tasvir etti:
"Düşünmeye kendimizle ilgili kaygılardan hareketle başlarız. Varlık hayat ve hazine arasındaki ilişkiyi kurmamız lazım. Hayat, nefes almamız, yaşamımız bir hazinedir. Hayatı ve varlığı bir iyilik olarak düşünmek gerekir. Din var ise bir insan yaşıyor olmalıdır. Varlığın kendisi iyiliktir Allah (cc) ise mutlak iyidir. En gizli hazine insanın kendisidir. Yaşadığımız hayat da bir hazinedir. Allah'a iman etmek hayattan yana olmak demektir. "
Niçin Varız: Varlığımızı Bir Gaye İçinde Düşünmek
VIDEO
🔸 Ekrem Demirli çokça tartışılan ve üzerine düşünülen iki kavram olan varlık ve hayır kavramlarına değinerek meseleye farklı cephelerden pencere açtı. Ekrem Demirli,
"Bizim kullar olarak dinini hayattan yana olan yönünü güçlendirmemiz gerekir. Din var ise bir insan yaşıyor olmalıdır. İnsan hayattan yana olmalıdır. Ayette "Bir insanın ölümü bütün insanların ölümü gibidir" diyor. Bu ayetle ilişkimiz dini ahlakla ilişkimizi belirleyecek bir ölçüdür. Tersini düşünelim bir insana hayat vermek tüm insanlara hayat vermek gibidir. Varlık iyi ve hayır olduğu için insanın hayatta kalması amaç haline geldi. sözleri ile kavramları izah etti.