İslam mimarisinin tacı camilerin bölümleri
İslam aleminin nişaneleri, birlik ve beraberliğin sembolü camilerimiz… Herkesin üzerindeki makam ve unvanı bırakıp abd olarak Rabbine kulluk ettiği, kardeşliğin ve sevginin hasıl olduğu kubbesi altında manevi şifayı bulduğu mabedlerimiz… Eşiğinden herkesin geçtiği, İslam aleminin en güzel meskeni olan camilerimiz, ilk inşa edildiği günden bu yana çeşitli formlar kazandı ve günümüzdeki halini aldı. Maneviyatın ve estetik zevkin doruklarını yaşatan mabedlerimizinbu gelişimine beraber tanık olalım…
Giriş Tarihi: 18.08.2023
13:05
Güncelleme Tarihi: 18.08.2023
17:38
➡ Hünkar mahfilleri ile başlayan camilere bitişik hünkar kasırları ise İlk olarak Sultan Ahmed Camii'nde ortaya çıkar ve 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyümeye başlar. Hünkar kasırlarına sahip camiler; Ayazma Cami, Beylerbeyi Cami, Selimiye Cami, Küçük Mecidiye Cami, Hırka-i Şerif Cami, Ortaköy Cami, Dolmabahçe Cami, Pertevniyal Vâlide Sultan Cami ve Yıldız Camii olup Ayasofya'da da 1847-1849 yıllarında gerçekleştirilen onarım ve bakım sırasında Sultan Abdülmecid tarafından İtalyan mimar Fossati'ye tasarlanan Neo-Bizans üslûbundaki çokgen planlı hünkâr mahfili de yer alır.
➡ Osmanlı camilerinde hünkar mahfili yanında müezzin mahfilleri de yer alır. Müezzin mahfillerinin hepsi yüksek konumda olup akustik açısından en uygun yer olarak harimin merkezinde bulunması gerekse de cami içindeki görsel bütünlüğünü bozmamak adına genellikle taç kapının sağına kaydırılmıştır. Edirne'deki Selimiye Camii'nin mahfili bu hususta tek istisnadır. Harimin merkezinde kare planlı ahşaptan mahfilin altındaki alanda ise sekizgen küçük bir havuz bulunur.
ŞADIRVAN
➡ Dilimize Farsçadan şādurbān – şādurvān olarak geçen kelime büyük çadır, gölgelik anlamına gelse de Türkçede farklı bir anlam kazanmıştır. İslam mimarisinin bir diğer vazgeçilmez parçası olan şadırvan genellikle caminin dış avlusunda bulunur. Üzeri kubbeli olan bu yapının ortasında havuz olup etrafındaki musluklardan akan temiz su sayesinde Müslümanlar abdest almışlardır.
➡ Abdest alma yeri olarak bilinen şadırvanlar Türk-İslam mimarisinin vazgeçilmez yapılarındandır. İslam'ın hakim olduğu ilk zamanlarda abdest almak için çeşitli çeşme ve kuyular açılsa da Türklerin İslamiyet'i kabulü ile bu yapılar çok daha zenginleşmiştir. Zamanla şadırvanlar , kervansaray ve medreselerin yanında birçok meydan ve çarşılarda da kullanılmaya başlanmıştır.
İSLAM MİMARİSİNDE ŞADIRVAN
MİNARE
➡ Camilerimizin en güzel dış süsü olan ve şairin deyimiyle bir süngü gibi göğe yükselen minareler, zamanla şekillenmiş mimari yapılardandır. Kelimenin kökeni Arapça ateş ve ışık anlamına gelen "nar" kelimesinden gelir. Minarelerin kökenine bakıldığında farklı görüşler vardır. Bunlardan bazıları Orta Asya ve İran'daki işaret ve haberleşme kuleleri olduğu, bazıları da Akdeniz beldelerinde gemicilere yol gösteren deniz fenerleri veya doğudaki Hint zafer âbideleri ne dayandığını zikreder.
➡ Rivayetlere göre Bilal-i Habeşi, Mescid-i Nebevi yanında duran bir silindire iple tırmanıp ezan okusa da bildiğimiz manada İslam aleminde minareler karşımıza ilk Emevi döneminde çıkar. Kaynaklara göre Mısır valisi Mesleme b. Muhalled, Mısır fâtihi Amr b. Âs'ın başladığı ama bitiremediği Amr b. Âs Camii'ni tamamlatır ve camiye minare ekler. Bundan sonra gelişen minare kültüründe farklı bölge ve kültürlerle beraber farklı biçimde minareler inşa edilir
ŞEREFE
➡ Eski zamanlarda inşa edilen minarelerin kare yapıda olması ilginçtir. Fethedilen yerlerde camiye çevrilen bazı kiliselerin çan kuleleri de minareye dönüştürülmüştür. Ayrıca Orta Asya ve Anadolu'd a konik ve dilimli olarak inşa edilen minareler zamanla uzun ve ince gövdele r halinde şekillenmiş ve etrafında şerefeler konulmaya başlanmıştır. İçlerinde sarmal bir merdivenle çıkılan minarelerde müezzinler şerefelere çıkıp ezan okumaya başlamışlardır.
➡ Oval minarelerle beraber mimaride şerefelerin yer alması da artar. Genellikle çini, tuğla, baklava desenleri gibi çeşitli materyallerle süslenen minareler eklenen şerefelerle beraber mukarnas ve kesme taşla da şekillenmeye başlamıştır. Minare ve şerefenin var olması cami ve medreselerin üzerinde de etki etmiştir. Edirne Üç Şerefeli Cami, Erzurum Çifte Minareli Medrese ve Yivli Minare gibi yapılar mimari şekline göre isim almıştır.
DÜNYANIN EN GÜZEL CAMİ MİNARELERİ
ALEM
➡ Minare ve kubbelerin bir diğer önemli unsuru da alemlerdir. Arapça ilm yani bilmek, bildirmek, kökünden türeyen alem, "belli eden, bildiren; iz, işaret, nişan" anlamına gelir. Bayrak ve çeşitli sancaklar için de kullanılan bu tabir İslam mimarisinde de minarelerin ucunda yer alan ve genellikle demir, tunç gibi dayanaklı malzemelerden yapılan hilale denir.
➡ İslam'ın sembolü olan alemler, Allah'a (CC) davet eden ezanın okunduğu minare ve kubbelerin ucunda göğe yükselerek hak dinin hakikatini temsil eder. Tarihten bu yana tarafını belli eden ve bunu bir bayrak veya işaretle gösteren insanlar çeşitli işaretler kullanmıştır. İslam alemi içinde hilal İslamiyet'in sembolü olup tüm dünyada bulunan cami ve mescitlerin kubbe ve minarelerinden vahdeti haykırırlar.