İslam’da gaza, cihad, fetih ve şehadet kavramları
Fani dünyada yaşam mücadelesi verirken, huzur ve barış içinde yaşayabilmek için akıl, ilahi vahiy ve peygamberler bize rehberlik eder. Akıl, doğru işlerde ve hakka uygun olarak kullanılmadığı; ilahi vahiy ve peygamber gibi anlamı yüce kavramlar doğru anlaşılmadığı zaman hedefe ulaşılamaz; güven ortamı sağlanamaz. İslam'da gaza, cihad ve fetih kavramları hakkında kısa, anlaşılır bilgiler derledik.
✔ İslam fetihlerinin en önemli özelliğinden biri devamlı ve kalıcı olmalarıdır. Tarih boyunca fetihler sonucunda ele geçen ve İslâm'a açılan topraklarda bugün de hâlâ Müslüman millet ve devletlerin yaşadıkları görülür. Bu da İslâm köklü olduğunun açık bir delilidir.
✔ İslâm dünyasında gerçekleştirilen fetihlerle ilgili çok zengin bir literatür bulunmaktadır. Gazânâme, gazavatnâme, fetihnâme, zafernâme örnekler arasında yer alır.
✔ Şehadet kavramı Allah'ı niteleme bağlamında başka hadis rivayetlerinde de yer almaktadır. "Allah yolunda öldürülmek" şeklinde de ifade edilmiştir (Bakara, 2/154). Âlimler, şehîd isminin temel manasının "bilen " olduğu ve şâhidden daha zengin bir muhtevaya sahip bulunduğu hususunda ittifak etmiştir. Şehîd "müşahede yoluyla meydana gelmiş ilme sahip olan varlık" demektir. Buradaki müşahede Ebû Bekir İbnü'l-Arabî'ye göre işitme dışındaki duyu vasıtalarıyla elde edilen bilgidir.
İslam'da şehadet anlayışı
✔ Birçok ayette şehitliğin önemine ve Allah katındaki değerine dikkat çekilmiştir.
"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Zira onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz" (el-Bakara 2/154);
"Sakın Allah yolunda öldürülenlerin ölü olduklarını sanma! Onlar diridir ve rableri katında rızıklara mazhar olmaktadır" (Âl-i İmrân 3/169);
"Allah yolunda öldürülenlere gelince Allah onların amellerini zayi etmez (…) Allah onları kendilerine tanıtmış olduğu cennete koyacaktır." (Muhammed 47/4-6) ayetlerinde bu husus vurgulanmıştır.
✔ Bir seferinde Hz. Peygamberin "Siz kimi şehit sayıyorsunuz?" sorusuna sahabenin "Allah yolunda öldürülenler şehittir." diye cevap vermeleri, onların da şehitliği bu dar manada anladıklarını veya kelimenin önceleri böyle anlaşıldığını göstermektedir. Hz. Peygamber, aldığı bu cevap üzerine şehit kelimesinin kapsamının daha geniş olduğunu belirtip "Kim Allah yolunda öldürülürse şehittir. Kim Allah yolunda ölürse şehittir. Kim tâûn (vebâ, bulaşıcı hastalık) sebebiyle ölürse şehittir. Kim karın (hastalığı) sebebiyle ölürse şehittir." demiştir.
Ayet ve hadislerle İslam'da 'ümmet' kavramı
✔ Müslümanlar, Allah Resûlü'ne şehitlerin âhirette nasıl bir muamele ile karşılaşacaklarını sordukları gibi şehit yakınları da şehitlerinin durumlarını merak ederek sorular soruyorlardı. Enes b. Mâlik'in anlattığına göre, Hârise b. Sürâka'nın annesi ve Enes'in halası olan Rubeyyi', Peygamber Efendimize geldi. Oğlu Hârise Bedir günü kim tarafından atıldığı belli olmayan bir ok ile öldürülmüştü. Rubeyyi' dedi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Hârise'nin gönlümdeki yerini bilirsin. Eğer o cennetteyse onun için ağlamam. Ama değilse ne yapacağımı (nasıl yas tutup ağlayacağımı) göreceksin. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona,
"Sen aklını mı yitirdin? Cennet bir tane mi? Birçok cennet var ve senin oğlun en yüce (olan) Firdevs cennetindedir." buyurdu. (Buhârî, Rikâk, 51)